Tanıklar
Roswell olayının üzerinden zaman geçtikçe Ordu’ nun baskısından kurtulmaya başlayan, içlerinde emekli generallerin de bulunduğu güvenilir tanıklar, Roswell enkazının dünya dışından gelen bir cisme ait olduğunu doğrulamışlardır.
UFO kazasını doğrulamak isteyen ve isminin kullanılmasına izin veren ilk tanık, Roswell’ deki 509. Bomba Grubu’ nun istihbarat görevlisi emekli Yarbay Jesse Marcel olmuştur. Kaza yerini inceleyen ilk iki askeri görevliden biri olan Marcel, 1978 yılında araştırmacılara ve medyaya bir açıklama yaparak gördüğü enkazın “ bu dünyaya ait olmadığını” söylemiştir. Marcel, 1979’ da yaptığı bir röportajda şunları söylemiştir: “ O bir meteoroloji balonu olmadığı gibi bir uçak ya da misil de değildi.” Enkaz parçalarının özelliklerinden bahseden Marcel, “ Yanıcı bir madde değildi… ağırlığı yok gibiydi. Çok inceydi, kalınlığı ancak bir sigara paketinin içindeki folyo kadardı. Parçaları eğmeye çalıştım fakat olmadı. Hatta balyozla üstüne vurarak içinde bir çukur açmayı bile denedik ama başaramadık” , demiştir.
Marcel olay günü üsse dönerken evine uğramış ve karısı ile 11 yaşındaki oğluna bu esrarengiz enkazın bir kaç parçasını göstermişti. Bu parçalardan özellikle birinin yüzeyinde hiyeroglife benzer semboller bulunmaktaydı. Marcel’ in o zamanlar 11 yaşında olan oğlu tıbbi doktor, Ulusal Koruma helikopter pilotu ve uçuş cerrahı Dr. Jesse Marcel Jr. olayı çok iyi hatırlamaktadır ve söz konusu sembollerin bazılarının ayrıntılı çizimlerini yapmıştır. Jesse Marcel Jr. olaydan yıllar sonra yaptığı açıklamada babasının aldığı emir üzerine basına birlikte poz verdiği maddenin, o gece annesi ve kendisine gösterdiği madde OLMADIĞINI söylemiştir.
Askeri görevliler ve Roswell’ de yaşayanlar da UFO kazasını doğrulayan açıklamalar yapmışlardır. 1947’ de Forth Worth’ teki 8. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ nda General Ramey ile beraber çalışan Albay Thomas DuBose, 1992 yılında ölümünden önce yaptığı açıklamada, meteoroloji balonu hikayesinin tamamen bir örtbas hikayesi olduğunu itiraf etmiştir. DuBose, o tarihte Washington D.C’ deki Andrews Hava Kuvvetleri Üssü’ nden General Clements McMullen’ ın kendisini arayarak bir örtbas hikayesi bulmalarını emrettiğini doğrulamıştır.
Temmuz 1947’ de Roswell enkazının gönderildiği Ohio’ daki Wright Hava Üssü’ nde yarbay olarak görev yapmakta olan emekli General Arthur E. Exon ise, 1990’ da kendisiyle yapılan bir röportajda enkaz üzerinde yapılan testler hakkında şunları söylemiştir: “ Madde inceleme laboratuarlarımıza getirilen enkaz üzerinde kimyasal analizden gerilim testleri, sıkıştırma ve açma testlerine kadar her tür test yapıldı. Enkazın bir kısmı kolayca parçalanabiliyor ve değiştirilebiliyordu… fakat diğer kısımlar çok ince olmalarına rağmen son derece güçlüydüler ve ağır çekiçlerle vurulduğunda bile zarar görmüyorlardı. Testler sonrasında herkesin ortak kararı bu parçaların UZAYDAN geldiğiydi.”
Roswell’ de yaşayan görgü tanıklarının verdiği ifadeler arasında özellikle Glenn Dennis’ inki 1947’ de bulunan cismin niteliği konusunda hiçbir şüpheye yer bırakmamaktadır. Glenn Dennis, 1947’ de Roswell Hava Kuvvetleri Üssü’ ne morg ve ambulans hizmetleri sağlayan Ballard Cenazeevi’ nde çalışan bir gençti. Dennis, Roswell’ de bulunan esrarengiz enkazdan haberdar olmadan önce, Üs’ teki morg görevlisi ona birkaç kez telefon etmiş ve küçük, havageçirmez tabutlarının olup olmadığı, birkaç gün boyunca dış faktörlere maruz kalan bedenlerin nasıl muhafaza edileceği gibi sorular sormuştur. Buradan da anlaşılacağı üzere, Ordu, ceset dokularının kimyasal bileşiminin değişmesini engellemek için oldukça hassas davranmıştır.
O gece geç saatlerde, başka bir olay üzerine Üs’ teki hastaneye giden Dennis, arka kapının dışında iki askeri ambulans görmüş ve içlerinden büyük enkaz parçalarının çıkarıldığına şahit olmuştur. Dennis, hastaneye girdiğinde bir hemşire arkadaşıyla karşılaşmış, fakat onu gören askeri polisler onu tehdit etmiş ve zorla binadan dışarı çıkarmışlardır.
Dennis, ertesi gün hemşire arkadaşıyla yeniden karşılaşmış ve hastanede neler olup bittiğini sormuştur. Şok geçirmekte olan hemşire arkadaşı Dennis’ e, iki doktorun hastanede küçük, insan-dışı bedenler üzerinde otopsi yaptıklarını ve yardım etmesi için onu çağırdıklarını anlatmıştır. Ayrıca, bir peçete üzerine bedenlerin nasıl göründüğünü çizmiştir. Bu, Dennis ve arkadaşının son görüşmeleri olmuş; hemşire birkaç gün sonra İngiltere’ ye transfer edilmiştir. Dennis daha sonra hemşire arkadaşından hiçbir haber alamamıştır.
Dennis’ in ifadesine göre, yere çakılan aracın ana gövdesi Brazel çiftliğindeki enkaz alanından aşağı düşerek ikinci bir bölgeye doğru sürüklenmiştir. Araştırmacılar, çok az kişinin haberdar olduğu bu ikinci enkaz alanının varlığını ancak yakın zamanlarda teyit edebilmişlerdir. Tanıkların ifadelerine göre, burası aynı zamanda uzaylı bedenlerinin bulunduğu yerdi. Bu bölgeyi gören tanıklardan çoğu hükümet korkusuyla isimlerinin kullanılmasına izin vermemektedirler.
Glenn Dennis ifadesinde askeri yetkililer tarafından tehdit edildiğini de belirtmektedir. Glenn Dennis’ in dışındaki diğer tanıklar da fiziksel olarak tehdit edilmiş ve korkutulmuşlardır. Enkazı bulan çiftçi Mac Brazel, Ordu tarafından yaklaşık bir hafta boyunca gözaltında tutulmuş ve olay hakkında bir daha hiç konuşmamıştır.
Roswell olayı 1980’ lerden beri kamuoyunda çok tartışılan bir olay olmasına rağmen ilginçtir ki, olayın tanıklarından hiçbiri meteoroloji balonu hikayesini doğrulamamış ya da olaya başka bir açıklama getirmemişlerdir. Görüşülebilen tanıkların hepsi, tüm tehditlere ve engellemelere rağmen, ısrarla enkazın dünya-dışı bir araca ait olduğunu söylemektedirler.
otopsi
1992 yılında, Elvis Presleyin bir filmini aramak üzere Ohionun Cleveland şehrine giden İngiliz video prodüksiyon şirketi Merlin Groupun başkanı Ray Santilli, burada elinde sözkonusu filmin bulunduğunu söyleyen kameraman Jack Barnett ile tanıştı. Elvis filmi üzerinde anlaştıktan sonra Barnett İngiliz prodüktöre elinde ilgisini çok çekecek başka bir film olduğunu söyledi ve Santilliye 16 mmlik siyah-beyaz filmlerden oluşan 22 kutu gösterdi. Barnettin söylediğine göre, bu filmler 1947 yılında Amerikan Ordusunda görev yaparken filme aldığı çok gizli bir olaydan kesitlerdi. Filmin konusu ise oldukça olağandışıydı: Bir uzay aracının ele geçirilişi ve ölü uzaylıların otopsileri!
Barnettin iddiaları Santillinin ilgisini çekmişti, fakat yaşlı adamın hikayesinin doğruluğuna ancak Barnett kendisine 1942-1952 yılları arasında gerçekten de ABD Ordusu için kameramanlık yaptığını kanıtlayan kağıtlar ve fotoğraflar gösterdikten sonra ikna oldu.
Barnettin geçmişi hakkında çok az şey bilinmektedir; Barnett, hükümet sırlarını açıkladığı için, olası bir kovuşturmayı engellemek amacıyla kişisel bilgilerinin gizli tutulmasını istemiştir. Barnett, Orduya 1942 yılında katılmış ve savaş kameramanı olmuştur. 1944te Hava Kuvvetleri Şef Yardımcısına bağlı İstihbarat Departmanına atanan Barnett, 1947 yılında New Mexicodaki White Sands Üssüne gönderilmiş, aynı yılın Haziran ayında ise Stratejik Hava Komutanlığından Tuğgeneral Clements McMullenın emri üzerine Washington D.C.ye gitmiştir. Kısa bir süre sonra, Barnett ve çoğunlukla tıbbi personelden oluşan 16 kişilik bir ekip Washingtondan New Mexiconun Socorro kasabasının güneybatısındaki bir kaza yerine gönderilmiştir. Roswell, Socorrodan 163 mil uzaklıkta bulunmaktadır. Barnetta kazanın Sovyet casus uçaklarından birinin düşmesi sonucu meydana geldiği söylenmiş ve kaza yerindeki enkazın kaldırılışını filme alması emredilmiştir. Barnett kaza yerine vardığında çöldeki enkazın bir Rus uçağına ait olmadığını, yerde tersyüz olmuş bir şekilde duran büyük bir uçan daireye ait olduğunu görmüştür. Enkazın kaldırılışını ve incelenmesini filme alan Barnett, daha sonra ölü uzaylılara yapılan otopsiyi görüntülemek üzere Teksastaki Forth Worth Üssüne gönderilmiştir.
Uzaylıların otopsileri Profesör Detlev Bronk, ve Barnettın isminin Dr. Willies ya da Williams olduğunu söylediği bir doktor tarafından yapılmıştır. Bu otopsilerin birinde bizzat Başkan Truman da bulunmuştur.
Santilli, özellikle Başkan Harry Trumanın bu otopsilerden birini izlerken çekilen sahneyi gördükten sonra, bu filmleri Barnettten satın almıştır. Aynı dönemde, Santilli İngiltere UFO Araştırma Derneği BUFORAnın Araştırma Müdürü Philiph Mantella bir UFO belgeseli yapma konusunda görüşmüştür. Santilli ve Mantel, Londrada bir basın toplantısında bir araya gelmişler, Santilli burada Mantlea otopsi filminden bahsetmiş fakat onu Mantle’ a göstermeye henüz hazır olmadığını söylemiştir.
Otopsi filminin ortaya çıkmasını isteyen Philiph Mantle, basın temsilcisi Carl Nagaitis aracılığıyla İngilterede bir dedikodu yayarak gizlenen otopsi filminin aslında film yönetmeni Steven Spielberg tarafından yürütülmekte olan yeni ve büyük bütçeli bir projenin bir parçası olduğunu söylemiştir. Steven Spielbergin prodüksiyon şirketi ise bu haberler üzerine hemen bir basın açıklaması yayınlayarak yönetmenin Roswell ile ilgili herhangi bir projesi olmadığını belirtmiştir.
Bu gelişmeler üzerine Santilli, otopsi filmlerinden birini 28 Nisan 1995te düzenlediği özel bir toplantıyla Reg Presley, ekin çemberleri araştırmacısı Colin Andrews, Romadan Maurizio Biata ve Philiph Mantlea göstermiştir. Santillinin açıklamasına göre bu 9 dakikalık film, Temmuz 1947de Dallastaki Forth Worth Üssünde yapılan bir otopsiyi göstermekteydi.
Filmin görüntü kalitesi çok bozuktu, fakat birtakım çarpıcı detaylar fark edilebiliyordu. Kamera sabitlenmiş gibiydi, bir odanın köşesine bakıyordu. Odadaki masanın üstünde insan olmadığı açıkça fark edilen cansız bir beden yatmaktaydı; üstü bir örtüyle örtülmüştü. Beyaz giysiler içindeki iki adam cesetten doku örnekleri aldılar, bu sırada siyah giysili üçüncü bir kişi ön planda sırtı kameraya dönük olarak durmaktaydı. Masada yatan varlık orta boyluydu. Ellerinde ve ayaklarında altı parmak vardı. Mantlea göre en dikkat çekici özelliği büyük, koyu renk gözleriydi. Film bu varlığa yapılan otopsinin görüntülerini içeriyordu.
Bir hafta sonra, 5 Mayıs 1995te, Santilli 3 Temmuz 1947 tarihinde yapılan ikinci otopsiye ait daha uzun bir filmi, gazeteciler, bilimadamları ve UFO araştırmacılarından oluşan 90 kişilik bir seyirci kitlesine göstermiştir. Antropolojist ve Magazin 2000 dergisi editörü Michael Hesemann ekranda gördüklerini şöyle anlatmaktadır:
Bir tür ameliyat masası üzerinde çıplak, insan olmayan bir yaratığın cesedi yatmakta. Yaratığın büyük saçsız bir kafası, büyük, koyu renk gözleri ve ağzı, küçük bir burnu ve kulakları var. Hemen hemen insan orantılarında bir vücudu olan yaklaşık 1.5 metre boyundaki yaratığın karın bölgesi oldukça şişkin (atmosferin etkilerinden meydana geldiği sanılmakta) . Sağ ayağında derin yaralar var, kas lifleri görülebiliyor Yaratığın kafası incelenmek üzere kesilip ayrılıyor kafatası zorlukla açılıyor ve daha şimdiden çürümüş beyin dışarı çıkarılıyor. Yaratığın cildi insan cildini andırıyor, iç organları da insan iç organlarından farklı. Uzaylı şaşırtıcı ölçüde insana benziyor. Hiçbir şekilde, uzun ve sıska kolları olduğu söylenen küçük gri yaratıklara benzemiyor; Buradaki, büyük bir kafatası, normal büyüklükte elleri ve ayakları olan kısa boylu bir varlık. Otopsi esnasında odada dört kişi bulunuyor; bunlardan biri bir kadına benziyor. Cesedin solunda üstünde ameliyat malzemeleri olan küçük bir masa duruyorDuvardaki saat otopsinin başlangıcında 10:06yı, bitişinde ise 11:45i gösteriyor. Bu da otopsinin yaklaşık 2 saat sürdüğünü gösteriyor. Duvarda ayrıca spiral kordonlu siyah bir telefon ve üzerinde Tehlike yazılı bir levha asılı. Film her üç dakikada bir kararıyor ve sonra görüntü yeniden başlıyor.
Film üzerindeki tartışmalar, filmin 28 Ağustos 1995te dünya genelindeki 28 TV istasyonunda yayınlanmasıyla birlikte doruğa ulaştı. Şüpheci kesim sürekli yeni detaylar bularak filmin sahte olduğunu ispatlamaya uğraşıyordu. Telefonun spiral kordonu, duvardaki saat, ameliyat malzemeleri, hatta doktorların koruyucu giysileri bile bir şeylerin yanlış ve alışılmadık olduğunun bir kanıtı olarak sunulmaya çalışılıyordu.
İlk incelemeler olumluydu: duvar saati 1936 yılından beri satılmaktaydı; odada asılı mikrofon 1945ten beri piyasadaydı. Filmde görülen ameliyat malzemelerinin, 1940larda otopsilerde kullanılan standart aletler olduğu Amerikan Adli Bilimler Akademisi Başkan Yardımcısı Profesör Cyril Wecht tarafından doğrulandı.
Peki ya filmdeki doktorlar? Özellikle Majestic-12 belgelerinin su yüzüne çıkmasından sonra UFO çevrelerinde sık sık ismi geçen, bio-fizikçi ve Hava Kuvvetleri Danışma Komitesi üyesi Dr. Detlev Bronk, hiç şüphesiz, bir uzaylının otopsisini yapma konusunda güvenilecek nadir insanlardan biriydi. Fakat Dr. Williams Roswell araştırmalarında daha önce hiç sözü edilmemiş yeni bir isimdi. Uzun bir araştırmadan sonra, gerçekten de Dr. Robert Parvin Williams isminde bir doktorun olduğu ve o dönemde Virginiadaki Forth Monroe Üssünde genel cerrah asistanı olarak görev yaptığı ortaya çıkmıştır. Yalnızca Dr. Williamsın adını vermesi bile Barnettin Ordu hakkında oldukça bilgi sahibi olduğunu göstermektedir.
Otopsi filmini inceleyen Sheffield Üniversitesi Adli Patoloji Bölümünden Prof. Christopher Milroy, filmdeki görüntülerin insanımsı bir vücuda sahip genç bir kadına ait olduğu sonucuna varmıştır. Milroy, bu kadının beyin yapısının insanınkine benzemediğini belirtmiş ve operasyonun bir cerrah tarafından değil deneyimli bir patalog tarafından yapılmış olduğunu da sözlerine eklemiştir: Tıpkı fizyolog ve bio-fizikçi Detlev Bronk gibi! Daha sonra araştırmacı George Wingfieldla da görüşen Milroy, otopsiye konu olan bedenin zekice yapılmış bir model bebek değil, bir ceset olduğunu bildirmiştir.
Tüm bunlara rağmen, şüpheci kesim film hakkındaki tartışmalarına devam etmiştir. Böyle şaşırtıcı ve radikal bir belgenin gerçeklere dayandığının kanıtlanması için belirli kriterlere uyması gerektiğini belirten şüpheciler, belgenin kaynağının bilinmesi ve tanımlanması gerektiğini söylemişlerdir. Fakat Santilli, ABD Hükümetinin Ordu sırlarını açıkladığı için ona karşı misilleme yapabileceğini söyleyerek Jack Barnett hakkında daha fazla bilgi vermeyi reddetmiştir. Şüpheciler ayrıca, belgenin doğruluğunun kanıtlanması için yaşının ve fiziki özelliklerinin de tespit edilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.
Santillinin filmin yaşı konusundaki tek kanıtı Kodakın film kutuları üzerine işlediği, her yıl değiştirilen ürün kodlarıydı. Araştırmalar sonucunda otopsi filminin üzerinde bulunan, bir kare ve bir üçgenden oluşan kodun Kodak tarafından 1927de, 1947de ve 1967de üretilen tüm filmler üzerinde bulunduğu ortaya çıkmıştır.
İşte tam bu sırada elde edilen çok güçlü bir kanıt, otopsi filminin gerçekliği hakkındaki tartışmalara son noktayı koymuştur. Filmin yaşı hakkındaki tartışmaları takip eden fotoğraf uzmanı Bob Shell, problemi kesin olarak çözebileceğini söylemiş ve Santilli tarafından kendisine gönderilen film parçaları üzerindeki incelemelerine başlamıştır. Shellin araştırmasının ilk sonuçları 19 Ağustos 1995te açıklanmıştır: Kullanılan film, 1940ların başlarında üretilmeye başlanan ve 1956-57 yıllarında üretimi durdurulan Cine Kodak Super XX marka bir filmdir. Filmin üzerindeki kodlar 1927, 1947 ya da 1967 yıllarına ait olabileceğinden ve bu film 1927 ya da 1967 yıllarında üretilmemekte olduğundan, geriye tek olasılık olarak 1947 yılı kalmaktadır. Resimlerin kalitesi ve filmin bulanıklığı, görüntülerin film çok tazeyken, yani üretiminden sonraki ilk 3-4 yıl içinde, çekildiğini göstermektedir. Bu bakımdan, filmi 1947nin Haziran ve Temmuz aylarında çektiğini ve birkaç gün sonra da hazır hale getirdiğini söyleyen kameramanın bu açıklamasından şüphe etmek için hiçbir sebep bulunmamaktadır. Filmin fiziksel özellikleri konusunda yaptığım testlere dayanarak, bu filmin kameramanın söylediği zaman ve söylediği şekilde çekilmiş olduğunu doğrulamaya hazırım.
Shell film üzerindeki araştırmasını 6 Eylül 1995te tamamlayarak tartışmalara son noktayı koymuştur: Roswell filminin ve filmdeki görüntülerin fiziksel özellikleri 1947 yılında üretilen, çekilen ve işlenen bir film olduğunu göstermektedir.
OTOPSİ GİZLİ BELGELER
Roswell enkazında ele geçirilen ölü uzaylılar üzerinde gerçekten de otopsi yapıldığını kanıtlayan, Santilli filmi dışında başka belgeler de bulunmaktadır.
Amerikan Hükümetinin Gezegenlerarası Olaylar Birimi IPU ve MJ-12 gibi diğer birtakım gizli operasyon grupları tarafından Roswell kazası hakkında hazırlanan raporlar, olay hakkında bilinmeyen pek çok gerçeği gözler önüne sermektedir.
Roswell soruşturmasının en rahatsız edici noktası, kaza yeri yakınlarında bulunan uzaylı bedenlerinin incelenmek üzere kesildiğine ve otopsilerinin yapıldığına dair kayıtlardı. Örneğin bu soruşturmayla ilgili belgelerin birinde, uzay aracının içinde ölü hayvanlara ait parçalar bulunduğu belirtilmekteydi.
Kaza yerinin temizlenmesi sırasında uzaylı bedenlerinden birini ortadan kaldırmaya çalışan bir teknisyen son anda engelenmişti. Bir başka teknisyen, o dönemde Dünya Dışı Biyolojik Varlıklar adı verilen uzaylılardan birini ceset torbasına yerleştirdikten sonra dört saat boyunca komada kalmıştı. Yine bu operasyon esnasında, üç personel hastalık belirtileri göstermiş ve incelenmek üzere hemen Los Alamos Laboratuarına götürülmüştü. Bu üç asker, daha sonra ani hastalık nöbetleri ve durdurulamayan kanamalar nedeniyle can verdi. Bu askerlerin üçü de koruyucu elbiseler giyiyorladı. Bunlardan ikisi uzaylıların vücudundan çıkan sıvıya temas etmiş; diğeri ise itici güç reaktörünün yakınlarındaki bir enkaza girmişti.
Ölen varlıkların otopsileri de net bir sonuca varılmasını sağlayamamıştı. Uzaylıların bir tür toksin zehirlenmesi ya da bulaşıcı bir hastalık dolayısıyla öldükleri düşünülüyordu. Uzaylılardan alınan kan örnekleri Marylanddeki Fort Detrick üssünde saklanmaktaydı. Bunun iki temel nedeni vardı. Birincisi uzaylıların taşıdığı olası bir virüse karşı önlem almaktı, çünkü böyle bir durum karşısında yapılabilecek hiçbir şey bulunmamaktaydı. İkincisi de havadaki radyasyonun New Mexicoya yayılması tehlikesiydi ki, ordu bu konuda kaygılanmakta haklıydı. Kaza alanının üzerinde yapılan denetleme uçuşları, kaza bölgesinde ve çevresinde yüksek oranda radyasyon bulunduğunu ortaya çıkarmıştı. Ölü uzaylıların bedenlerinin, Ohiodaki Wright Peterson Hava Üssüne ve New Mexicodaki AKC laboratuarlarına gönderildiği söylenmekteydi.
Enkazın teknik değerlendirme sonuçlarına göre:
Uzay aracının gövdesi çok dayanıklıydı,
Aracın yapıldığı metal çok yüksek sıcaklıklara dayanabiliyordu,
Aracın gövdesini bir arada tutacak herhangi bir bağlantı, kaynak ya da dolgu izine rastlanmamıştı,
Aracın kanat benzeri herhangi bir parçası bulunmamaktaydı,
Araçta herhangi bir hava girişi ya da egzos çıkışı bulunmamaktaydı,
Kontrol panelinde herhangi bir düğme, anahtar, elektrik devresi ya da pedal bulunmamaktaydı.
Kaza yerinde bulunan araç ileri bir mühendislik örneğiydi ve dünyada bir benzerine daha rastlanmamaktaydı. Tüm kanıtlar, bu aracın başka bir gezegenden gelme ileri bir kültürün ürünü olduğuna işaret etmekteydi. Bu kültür, sahip olduğu ileri bilim ve teknolojiyi kullanarak gezegenlerarası yolculuk yapmaya imkan sağlamıştı. Araç, birbirine bağlı bir dizi bobin ve mıknatıstan oluşma nötronik bir motora sahipti.
Aracın güç sağlayıcısının içinde, hidrojen-florit gazı, su, uranyum tetraflorit, magnezyum, potasyum, alüminyum, plütonyum, gümüş, berilyum gibi elementler ile kurşun benzeri bir bileşim ve plastik benzeri bir madde bulunmaktaydı. Aracın nasıl çalıştığı bilinmemekteydi, fakat içinde bulunan düz metalik panel sayesinde harekete geçtiği ve hareketlerinin TV benzeri bir monitörden izlendiği düşünülmekteydi. Araçta herhangi bir erzak ya da depo ünitesinin bulunmaması, aracın kısa mesafeli keşif uçuşları için dizayn edildiğini düşündürüyordu. Kaza hakkındaki raporlardan birinde, MITin enkazda bulunan mikroelektronik devreler üzerinde yürüttüğü bir çalışmadan bahsedilmiş ve elde edilen bulguların kendilerine stratejik avantaj sağlayabileceği belirtilmiştir.
--
TÜRKİYE’DE DURUM:
1999'dan 2002'ye Türkiyede ufo olayları
İzmir halkı, bir aydır gökyüzünde görülen garip ışıklı cisimleri konuşuyor. Önce Çeşme ve Karaburundan gelen Uçan Daire İhbarlarına, Kordonyolu ile ilgili bir haber hazırlarken tesadüfen bir UFO fotoğrafı çeken Sabah Gazetesi muhabiri Mustafa Hepikizin çektiği görüntülerin de eklenmesi herkesi heyecanlandırdı. Hepikiz, 29 Temmuz 1999 saat 17.00da İzmir Cumhuriyet Meydanında çektiği fotoğrafların banyosunu yaparken resimlerden birinde daha önce hiç görmediği bir cisimle karşılaştı. Hepikiz, fotoğrafları çekerken cismin orada olduğunu fark etmediğini söylüyor. Resimde, çok net bir biçimde üzerinde kubbe biçiminde bir bölüm olan metalik renkli, disk şeklinde bir cisim, uçarken görülüyor.
25 Temmuz- 05 Eylül 1999 DEPREM öncesi ve sonrası yoğun UFO GÖZLEMLERİ
Temmuz 99 sonu itibariyle 17 Ağustos Depremi öncesi ve daha sonrada Deprem sonrası, Araştırma Merkezimize, İzmit, Adapazarı, Marmara, Avcılar ve İstanbul'un muhtelif yerlerinden sürekli UFO ihbarları gelmekte ve bu gözlemler zaman zaman amatör video kameraları tarafından filme alınmaktaydı. Merkezimiz tarafından incelenen ve analizleri yapılan bu görüntülerin bazıları kesinlikle UFO sınıflandırmasına girmekteydi ve bizlerde gündüz ve gece çekilmiş bu görüntülerin bazılarını yazılı ve görsel medya yoluyla halkın bilgisine sunduk.
Kimi muhafazakar çevreler hemen gözlemlenen bu ışıklı cisimlerin Deprem Işığı olduğu yönünde halkı yanlış bilgilendirmeye çalıştılar. Oysa ki analizlerden varılan sonuca göre, bu cisimler ateş topu, deprem ışığı gibi iyonize olmuş elektrik yüklü birtakım partiküllerin yarattığı bir plazma oluşumu kesinlikle değildir. Çünkü eğer böyle olsaydı, söz konusu cisimlerin havada kimi zaman birkaç saat boyunca kalıp, manevralar yaparak hareket etmesi mümkün olmazdı; dünyanın manyetik alanına hızla çekilip kaybolurlardı. Deprem uzmanlarının da çok iyi bildiği gibi literatürde böyle bir olay yoktur. Bu cisimler bazen iki, hatta üç tane olarak ortaya çıkmış, saatler boyunca yüzlerce sivil ve resmi tanık tarafından gözlemlenmiştir. Kimi zamanda bu cisimler gündüz gözlemlenmiş, hatta bir defasında gündüz gözlenlenen bir UFO videoya çekilmiş ve bu görüntü görsel medyada yer almıştır. Görüntüde, cismin maddesel formu ve yapısı çok net görülmekte, olağanüstü manevraları tespit edilmiştir..Oysa deprem ışığı gündüz görülmez ve maddesel bir formu olmaz...
23 EKİM 2000 İZMİR, KARŞIYAKA
23 Ekim 2000 tarihinde İzmir, Karşıyakadan iki amatör dağcı, bütün gazetelerde yayınlanan ve ülke çapında ilgi uyandıran inanılmaz bir olay yaşadılar. Dağcılar, Cem Arat (22) ve Mehmet Şafak (19) , Yamanlar dağındaki Karagöl yakınlarında yürüyüş yaparlarken uçan, garip bir cisim gördüler. “ Gördüğümüz şey inanılmazdı. UFO, kendini bilerek bize gösteriyor, daha sonra kayboluyordu. Sonraki günlerde UFO ile karşılaştıkları bölgeye gitmeye devam ettiler ve tekrar tekrar aynı görüntüyle karşılaştılar. Bir seferinde gençler, UFOnun birkaç fotoğrafını çekmeyi başardılar.
Gördüklerine kimsenin inanmayacağından emin olan Arat ve Şafak, konu hakkında kimseyle konuşmayarak sırlarını sakladılar. Uzun sessizlik dönemlerinden sonra fotoğrafları Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Fotoğraf Editörlerinden Dr.Ahmet İmancere göstererek resimleri laboratuar da incelemesini istediler. Negatifleri inceleyen İmancer, fotoğrafların orijinal olduklarını ve yaklaşık 500 metre mesafeden çekildiklerini açıklayarak dağcıların hikayesini doğruladı.
Daha sonra Kodak'a ait ON Fotograf Stdyolarında da incelemeye alınan negatifler, görüntülerin gerçek ve montaj olmadığını birkez daha kanıtlıyordu (altta)
UŞAK - EŞME OLAYI
1 HAZİRAN 2001
Uşak ilinin Eşme ilçesinde Haziran ayı başında yaşanan ve Narlı Köyünde ikamet eden 3 köylü tarafından tarlalarında dünyadışı bir varlık gördüklerine dair yapılan ihbar üzerine Merkezimiz yetkilileri olay yerine gitmiş ve gereken incelemeleri yapmıştır. Görgü tanıklarının verdiği ifadeye göre; varlık ilk görüldüğünde yerden 40-50 cm. kadar yükseklikte hiç ses çıkarmadan havada asılı durmakta ve toprakla temas etmemekteydi. Araştırma ekibimizin bölgede yaptığı incelemelerde, görülen cismin yerle temas etmediği için toprak üzerinde hiçbir yanık izi, is veya benzeri bir ize neden olmadığı görülmüş, ancak her türlü olasılık dikkate alınarak analizi yapılmak üzere toprak örnekleri alınmıştır. Örnekler 3 ayrı ülkede analizden geçmiş ve sonuçlar toprağın atomik ve moleküler yapısında herhangi bir anormal bulguya ve ayrıca hiçbir radyoaktif ve manyetik kalıntıya rastlanılmadığını göstermiştir.
Görülen cismin yerle teması olmadığı için bu sonuçlar Merkezimizce beklenen sonuçlardır ve konunun gerçekliğiyle ilgili hiçbir şüphe yaratmamaktadır. Tarafımızca ifadesi alınan görgü tanıklarının anlattıkları Merkezimiz yetkililerini tatmin etmiş, 3 kişinin aynı anda aynı hallüsinasyonu görmesi gibi bir durumun imkansız olduğu gerçeği de bu görüşümüzü desteklemiştir. Merkezimiz ayrıca görgü tanıklarını Yalan Makinesi testinden geçirmeyi istemiş, görgü tanıkları da bu teklifi hiç tereddüt etmeden kabul etmiş, ancak İçişleri Bakanlığına tarafımızca yapılan yalan makinesi tahsisi başvurusu maalesef geri çevrilmiştir. Oysa Yalan Makinesi Testibu olayın gerçekliğini ortaya çıkaracak en önemli ve en güvenilir yöntemdi.
Ayrıca Eşmedeki bu olaydan hemen sonra Adıyaman, Gaziantep, Sivas, İzmir, Foça, Kayseri gibi illerimizde yaşanan uçan daire gözlemleri sadece sivil halk tarafından değil, askeri yetkililerimiz, polislerimiz ve son olarak ta Hava Kuvvetleri pilotlarımız tarafından da yapılmıştır ve bu gözlemlerin raporları resmi kayıtlara geçmiştir. Bu olaylar ve raporlar Eşmede yaşananların gerçek olduğunu ve dünyadışı varlıkların gezegenimizi ziyaret ettikleri gerçeğini resmi olarak da desteklemektedir.
Uşakın Eşme ilçesine bağlı Narlı köyünde 3 çiftçi tarafından gözlemlenen ve bir haftadır Türkiyenin gündeminde yer alan uzaylı görüldüğü iddiası UFO Uzay Bilimleri Araştırma Merkezlerince detaylı bir şekilde bizzat yerinde araştırma ve incelemeye alınmıştır ve konu üzerindeki çalışmalar ve bilimsel araştırmalar halen devam etmektedir. UFO araştırmacısı olduğunu iddia eden bazı kişilerin olay yerinde hiçbir bilimsel araştırma yapmadan, hiçbir fiziki kanıtı yerinde inceleme gereği duymadan ve görgü tanıklarıyla görüşmeden görülen cismin bir balon olduğunu iddia etmeleri tamamıyla önyargılı bir yaklaşımdır. Halbuki olay incelendiğinde bunun bir balon olamayacağı çok açıktır ve bunu iddia etmek bilimsellikten uzak komik bir iddiadır, çünkü:
Yetişkin, aklı başında ve il sağlık müdürlüğü tarafından da belirtildiği gibi hiçbir patalojik rahatsızlığı olmayan bu 3 kişinin aynı anda 1,5-2 metre mesafeden bir balonu uzaylıya benzetmesi imkansızdır.
Yine, balon rüzgar yönünde uçar, halbuki görgü tanıklarının ifadelerine göre bu varlık önce 1,5 metre kadar havaya dikey olarak yükselmiş, daha sonra ters yönde ve yatay olarak hareket ederek görgü tanıklarının 2 metre kadar yakınına gelip yerçekimine ters gelecek bir şekilde manyetik bir etki yaratarak bir süre havada asılı kalmıştır. Bir balonun böyle hareket edemeyeceği son derece açık bir fizik kuralıdır.
Görgü tanıkları 2 metre yakınlarına gelen bu cismin oval biçimli iki gözü olduğunu ve başının üzerinden ve ayaklarının etrafından kırmızı bir ışın yaydığını çok net bir şekilde gördüklerini ifade etmişlerdir.
Yine, aynı varlığın karın bölgesinden sarı bir ışın yayıldığını ve bunun varlığın üzerindeki metalik gümüş rengindeki giysiye turuncu renkte bir yansıma yaptığını açıkça belirtmişlerdir. Oysa bir balonun aynı anda tepesinden ve altından kırmızı, önünden de sarı ışıklar saçması imkansızdır.
Görüldüğü gibi varlıkla ilgili tasvirler oldukça ayrıntılı bir biçimde yapılmış, üç görgü tanığı da aynı tasviri ve ifadeleri kullanmıştır.
Görgü tanıkları, varlığın genel yapısı ile ilgili verdikleri tanımları varlığı gözlemledikleri süre boyunca, varlık yerdeyken de, havadayken de, kendilerine yaklaşırken de aynı biçimde gözlemlemişler, hareketinden kaynaklanan bir değişime rastlamamışlardır. Eğer bu bir balon olsaydı, balonun tanıklara yansıyan görüntüsü yaptığı hareketlere ve arkasındaki güneşin konumuna göre değişirdi.
Ayrıca 1 Haziran günü üç çiftçi tarafından sabah 7 sularında yaşanan bu olaydan bir gece önce olay mahallinden arabasıyla geçmekte olan benzin istasyonu sahibi Şükrü Eroğlu da yine aynı tarla içinde kırmızı ve sarı lazer ışınları gibi ışınlar yayan bir cisim görmüştür.
5 HAZİRAN 2001 SİVAS
Eşme ve Uşakta meydana gelen UFO gözlemleri ve uzaylı karşılaşmaları iddialarından sonra, UFOların sonraki durağı Sivas oldu. Hakan Selek adındaki bir muhasebeci, üç adet UFO gördüğünü ve bunları kamerasıyla kaydettiğini bildirdi.
5 Haziran, saat 22.00de Selek, büyük bir gürültü duydu. İlk önce sesin bir uçaktan geldiğini sanarak bakmak için pencereye koştum. Fakat görünürde uçak yoktu. O esnada komşumuzun kızı Anne! ! UFO! ! diye bağırmaya başladı. Ayrıca eşim de pencerenin kenarındaydı. Beni çağırarak Atatürk Spor Merkezi üzerinde uçan üç ayrı ışık gördüğünü söyledi. Kameramı alarak balkona koştum ve onları görüntülemeye başladım. Kayıt sırasında hiçbir ses çıkarmamaları çok şaşırtıcıydı. Sanki bizi izliyor gibiydiler.
Selek, iki kez polis merkezini aradı fakat her seferinde aldığı cevap gerekli araştırmaları yaptık fakat bir şey bulamadık..oldu. Bence olayı ciddiye almadılar diyor Selek. Söylediğine göre, UFOlar saat 10.15- 10.45 arasında 30 dakika boyunca görülmüşler. Gördüğüm her şeyi kaydettim. Uzay araçlarının görüntüleri şu anda kameramda ve onları bilim adamlarına vermeye hazırım.
7 HAZİRAN 2001 ADIYAMAN
7 Haziranda saat 22.00 da, Adıyamanın Dandırmaz köyü yakınlarında devriye gezen bir gurup geçici korucu Yerden yükselen, yuvarlak, parıldayan bir cisim gördüklerini açıkladılar. Korucular, Hakan Ünal, Fevzi Cebe ile İbrahim ve Yusuf Yılmaz hemen telsizleriyle üslerine haber verdiler. Ayrıca aynı gece bölgede devriye gezen jandarma ekibi de gökyüzünde parlak bir cisim gördüklerini bildirmişti. Gördükleri cismi gece görüş dürbünleriyle izlemişlerdi ve UFO olduğundan şüpheleri yoktu. 3 korucu ve 7 jandarmadan oluşan gurup, gördüklerini şöyle anlatıyor:
Gördüğümüz cisim gökyüzünde ışıklar saçarak ilerleyen büyük bir kül tablasına benziyordu. Neredeyse bir ev büyüklüğündeydi. Üzerindeki pencereye benzer açıklıklardan sarı ve kırmızı ışıklar saçıyordu. Alt kısmı aynı bir çay tabağını andırıyordu. Alt kısmı hızla dönerken üst kısmı hareketsiz, sabit duruyordu. Bir süre sonra Ulubat Dağına doğru uçarak gözden kayboldu.
Adıyaman Valisi, Halil Işık, İçişleri Bakanlığıyla 11 Haziran olayı ile ilgili resmi bir toplantı düzenledi ve 10 görgü tanığıyla şahsen konuştuğunu söyledi. Farklı odalarda çapraz sorgulamalardan geçen 10 kişi, gördükleri şekli çizmeleri istendiğinde hep aynı şekli çizdiler ve benzer ifadeler verdiler. İddialar oldukça önemli olduğu için İçişleri Bakanlığını olaydan haberdar ettikdiyor Vali Işık.
Ve Vali Işık'ın hazırladığı 18 sayfalık resmi raporun birer örneği İçişleri Bakanlığına ve TÜBİTAK'a gönderilmiştir.
Vali Halil Işık tarafından gözlemi yapanlardan alınan yeminli ifade örneği
12 HAZİRAN 2001 ADANA
Adananın Kuzeyindeki Güzelyalı ilçesinde oturan bir kadın, saat 15.30da polisi arayarak çok alçaktan uçarak üzerlerinden geçen garip bir araç gördüğünü bildirdi. Şehrin Batı kısmındaki Şakirpaşa ilçesinden de benzer bir cisim gördüklerini söyleyen telefonlar gelmeye başlayınca şehirdeki tansiyon yükseldi. Olaya el koyan polis birimler bir yandan cismi görebilmek için gökyüzünü tararlarken, bir yandan da inmiş olabileceğini düşünerek şehrin her yerini araştırdılar. Adananın Batısında görülen parlak ışık kısa bir süre sonra kaybolmuştu. Oysa diğer ışıklı cisim, İncirlik Amerikan Hava Üssünün üzerinde dolaşırken yaklaşık iki saat kadar gözlemlenmişti. Daha sonra gittikçe küçüklen obje, gözden kayboldu. Amerikan askeri kaynakları, İncirlik Hava Üssü radarlarında her hangi bir sıradışı cisme rastlamadıklarını açıkladılar.
15 HAZİRAN 2001 KÜTAHYA
Kütahyanın Sofular İlçesi sakinleri, jandarmaya başvurarak gökyüzünde renk değiştirerek uçan garip bir cisim gördüklerini söylediler. Garip gök cismi, saat 02.00 ile 04.00 arasında görüldü. Cismi dürbünleriyle daha yakından izleyen görgü tanığı Halil Özerk, şöyle anlatıyor: Cisim, bir televizyon büyüklüğünde ve iki gündür görünüyor. Beni oldukça korkuttu. Ayrıca belediye Başkanımızda objeyi gördü. Jandarma yetkilileri olayı kayıtlarına geçirirlerken, Sofular ilçesi Belediye Başkanı Ünal Can, olayla ilgili incelemelerin süreceğini söyledi.
24 HAZİRAN 2001 MARDİN
Mardinin Yalım ilçesi sakinleri saat 04.37de gökyüzünde parlak bir ışık gördüler. Görgü tanıklarının anlattığına göre, cisim renk değiştiren bir yüzük şeklinde ve çok parlaktı. Olay yerine gelen polisler, cismi 15 dakika boyunca izlediler ve filme çektiler. Cisim daha sonra üçgen şekline geçti ve aniden ortadan kayboldu. Konu hakkında açıklama yapan Mardin Valisi Temel Koçaklar, filmi gördüğünü söyledi fakat filmle ilgili görüş beyan etmedi.
26 HAZİRAN 2001 İZMİR, NİF DAĞI
Uşak, Sivas, Adıyaman, Adana, Kütahya ve Mardinden sonra UFOlar İzmir sınırları içerisindeki Nif Dağında da görüldüler. 26 Haziran günü sabah erken saatlerde bölgede bulunan bir amatör kameraman, onun varlığının farkındaymış gibi şekil ve renk değiştiren uçan bir cismin görüntülerini kaydetti. 35 yaşındaki kameraman Erol Yıldırım, sabah erken saatte arkadaşlarıyla buluşacağı noktaya geldiğinde Nif Dağı üzerinde uçan cismi gördüğünü söylüyor.
Hemen kameramı alarak kaydetmeye başladım. Işıkları sırayla yeşil ve kırmızı parlıyordu. Sonra hızla yan dönerek aniden ortadan kayboldu. Çok korkmuştum, beni kaçıracaklarını sandım
9 TEMMUZ 2001 İZMİR, GAZİEMİR
İzmir, Gaziemirde yaşayan Emekli Hava Kuvvetleri Albayı Hidayet Mamak, Sabah yaklaşık 04.30da evinin balkonunda parıldayarak uçan bir cisim gördü ve kamerasıyla kaydetti. Konu hakkında konuşan Mamak: Cumartesi gecesi ben uyurken balkona çıkan eşim, uçan parlak cismi fark etti ve beni uyandırdı. Böyle bir şeyi ilk defa görüyordum. Çok parlak ışıklar yayıyor ve çok hızlı hareket ediyordu. Hemen kameramı alarak cismi kaydetmeye başladım. İlk başta, bunun yakındaki bir havaalanına iniş yapmaya hazırlanan bir uçak olduğunu sanmıştım ama değildi. Çok güçlü ışıklar yayıyordu.
Gördükleri cismin, İzmir üzerinde iki saate yakın dolaştığını söyleyen Mamak şöyle devam ediyor Cismi yaklaşık 06.30a kadar izledik. Güneş doğmasına rağmen aynı güçte ışıklar saçması çok ilginçti. 06.30dan sonra yavaşça uzaklaştı ve gözden kayboldu. Cisim hakkındaki en belirgin özellik dairesel hareketleriydi. Geçmiş deneyimlerime dayanarak, bunun kesinlikle bir yıldız yada uçak olmadığını söyleyebilirim.
31 yıl boyunca Türk Hava Kuvvetlerinde görev aldığını hatırlatan Mamak, bu Cismi, diğer uçan araçlarla karıştırabilmem mümkün değil. Sanki ateşten bir topa benziyordu. Sonra aniden kayboluşu.. Uşakta olan olayları duymuştum ama ciddiye almamıştım ve UFOlara inanmazdım. Fakat yaşadığım olay tüm görüşlerimi değiştirdi.Mamakın karısı Saadet Mamak, cismi kaydederken kocasının yanında olduğunu belirterek Evimiz Adnan Menderes Havaalanına yakın olduğu için evimizden, inip kalkan uçakları izleyebiliyoruz. Ayrıca ikimizde yıldızların ve diğer gök cisimlerinin yerlerini oldukça iyi biliyoruz. Cisim, çok değişikti ve çok garip hareket ediyordu. Onun bir UFO olduğundan eminim diyor.
16 17 TEMMUZ 2001 KASTAMONU
Kastamonunun Uzunkavak köyü sakinlerinin iki gece üst üste UFO gözlemlemesi ilgi uyandırdı. 16 Temmuzda Uzunkavak, Haliloğlunda oturan, İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencilerinden Mehmet Adsay, gökyüzünde elips şeklinde uçan bir cisim gördü. Bir süre uçan cisim, daha sonra arkasında uçakların bıraktığına benzer bir iz bırakarak ortadan kayboldu. Adsay, ertesi gece yanına kuzenlerini de alarak aynı yere gitti. Bu defa iki uçan cisimle karşılaştılar. Üstelik bu kez sadece o ve kuzenleri değil çevreden köylüler de UFOları görmüşlerdi. Cisimler, daha sonra aynı biçimde ortadan kayboldular.
22 TEMMUZ 2001 UŞAK, SALİHLİ
36 yaşındaki Uşaklı avukat Hüseyin Vadi Dalkılıç, Salihli ilçesi üzerlerinde uçan ışıklı bir cisim gördüğünü bildirdi. Dalkılıç, aynı zamanda kamerasıyla 3 dakika süreyle cismi görüntülemeyi başardı. Konu hakkında konuşan Dalkılıç, ışıklı cismi önce kendisinin gördüğünü, daha sonra karısını uyandırarak ona da gösterdiğini söyledi. Kocası gibi oda avukat olan Günnur Dalkılıç, cismin sarı ve elips şeklinde olduğunu, ışıklarını yayarak düz bir hat üzerinde ilerlediğini anlatıyor.
Eşmedeki köylülerin UFO görmesi olayını çoğu kişinin ciddiye almadığını hatırlattığımızda, kendisinin de böyle yorumlardan çekindiği için başta kimseye anlatmadığını, fakat daha sonra yaşadıklarını açıklamaya karar verdiğini söylüyor.
28 TEMMUZ 2001ANKARA,İSTANBUL,DENİZLİ,KÜTAHYA,KARABÜK
Ankara, İstanbul, Kütahya, Denizli ve Karabükte yaşayanlar, aynı saatlerde, gökyüzünde uçarak yeşil ışıklar saçan cisimler gördüler. Panik içinde televizyonları ve gazeteleri arayan tanıklar, yeşil ışığın gökyüzünde yaklaşık 10 dakika uçtuğunu, sonra alçalarak bir yerlere iniş yaptığını söylediler.
Aynı zamanlarda, Kütahyanın Emet ilçesi Polis Departmanı üzerinde parlak beyaz bir cisim gözlendiği bildirildi. Tanıkların bildirdiğine göre, cisim 10 saniye boyunca görülmüş, daha sonra ardında 4-5 metre uzunluğunda bir iz bırakarak ortadan kaybolmuştu.
6 AĞUSTOS 2001 İZMİR, ÇANDARLI
6 Ağustos öğleden sonra, iki Türk Hava Kuvvetleri pilotu, Türk havacılık tarihinde ilk defa yaşanan, eşine az rastlanır bir olaya şahit oldular: Kullandıkları T-37 tipi eğitim uçağı ile, Çandarlı Körfezi üzerinde 30 dakika süreyle bir UFO ile it dalaşı yaptılar.
6 Ağustosta saat 12.30 civarı Asteğmen İlker Dinçer ve öğrencisi, T-37 tipi bir eğitim uçağıyla Çiğli Hava Üssünden kalktılar. Çandarlı Körfezi bölgesine geldiklerinde uçağın motorları düzgün çalışmamaya ve uçak garip yalpalamalar yapmaya başladı. O sırada, Asteğmen Dinçer ve öğrencisi, önlerinde uçan tanımlanamayan, parlak, disk şeklinde gök cismini gördüler.
Kısa sürede yaşadığı şokun üstesinden gelen Asteğmen Dinçer, hemen yer kontrol birimleri ve Kütahyadaki Savaş Operasyonları Merkezi ile bağlantı kurarak onları durumdan haberdar etti. Operasyon Merkezinden UFO’ yu radarlarında tespit etmelerini isteyen Dinçerin aldığı yanıt şaşırtıcıydı. Merkez yetkilileri, Dinçer’ in uçağı etrafında yoğun bir aktivite olduğunu görüyorlardı. Fakat radarda görünen ikinci bir araç yoktu. Cismi tanımlamaya çalışan Dinçer yönünü UFOya doğru çevirdi. Aynı sırada UFOda T-37ye doğru döndü ve uçağın sol kanadına yaklaşarak yan yana uçmaya başladı.
Daha sonra UFO, T-37nin etrafında manevralar yapmaya başladı. Tecrübeli bir pilot olan Dinçer, UFOnun hareketlerinden sıyrılarak manevralarına cevap vermeye başladı. Bu tehlikeli it dalaşı yaklaşık 30 dakika sürdü ve UFOnun aniden inanılmaz bir hızla ortadan kaybolmasıyla son buldu. Asteğmen Dinçer ile kontrol kulesi arasında geçen ve UFO gözlemini ile it dalaşını doğrulayan telsiz kayıtları şöyledir:
T-37: Konum: Çandarlı bölgesi. Sıradışı bir durumla karşılaştık.
Operasyon Merkezi: Sorununuz nedir?
T-37: Sat 12 yönünde yarı-huni, yarı-disk şeklinde aşırı parlak bir cisim var ve çok hızlı uçuyor.
Operasyon Merkezi: Devam edin, konumu nedir?
T-37: Hızla bana yaklaşıyor. Cismi acilen radarda tespit edin. Daha önce hiç böyle bir cisim görmemiştim. Bir UFO olduğundan şüpheleniyorum.
Operasyon Merkezi: Uçağınızın etrafında yoğun bir hareket var. Fakat radarda ikinci bir cisim görünmüyor.
T-37: Cisme doğru yöneliyorum.
Operasyon Merkezi: İkinci bir cismi tespit edemiyoruz.
T-37: Cisim bize doğru gelmeye başladı.
Operasyon Merkezi: Radar tespiti: negatif.
T-37: Cisim, Kanat yönünden bize yaklaşıyor. Arkamıza geçti. Tekrar ön tarafıma almaya çalışacağım.
Operasyon Merkezi: Tekrar ediyorum, radar tespiti: negatif.
T-37: Cisim şu anda önümüzde. Görünüşe göre bu şey bizimle bir it dalaşı yapıyor.
Operasyon merkezi: Devam edin.
T-37: Cisim aniden ortadan kayboldu.
Olaydan sonra Çiğli Hava Üssüne iniş yapan pilotlar, gördüklerini üstlerine rapor ettiler. Yetkililer, araştırmaların süreceğini ve olayın NASA başta olmak üzere uluslar arası kuruluşlara bildirileceğini söylediler. Ayrıca, konuyla ilgili tüm fotografik görüntü ve video kayıtlarının, Türkiyenin diğer kesimlerinden gelen benzer belgelerle birlikte generallere ve diğer üst rütbeli yetkililere ulaştırıldığını eklediler.
Konu hakkında bir açıklama yapan Sirius UFO Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Derneği Başkanı Haktan Akdoğan, kendilerinin de olayı araştırdıklarını söyleyerek, pilotların ikisinin de UFOyu gördüklerini, iki kişinin aynı anda aynı halüsinasyonu görmelerinin mümkün olmadığını ekledi. Ayrıca Milli İstihbarat Teşkilatı bünyesinde bir UFO masası kurulduğunu ve onlarında UFO olaylarındaki artışı takip ettiklerini söyledi.
10 AĞUSTOS 2001 İZMİT, DERİNCE
10 Ağustos gecesi İzmit, Derince sakinleri, gökyüzünde silindir şeklinde, beyaz, parlak ışıklar yayan bir cisim gördüklerini söylediler. Tanıklar, o gece hava kapalı olduğu için yıldızların görünmediğini ve parlak cismin bulutların arasında uçtuğunu bildirdiler. Balkonlarında otururken cismi gören Nevin ve Ahmet Helvacıoğlu, 10 kişilik bir guruptuk ve hepimiz cismi gördük şeklinde konuştular.
16 EYLÜL 2001 KAYSERİ
YÜZLERCE ASKERİ GÖREVLİNİN GÖZLERİ ÖNÜNDE
KAYSERİ HAVA ÜSSÜNDE SORTİ YAPAN
U F O LAR!
2 uçandaire 16 Eylül Pazar gecesi saat 23:3024:30 arasında Kayseri-Erkilek 12. Hava Ulaştırma ve Üs Komutanlığında görüldü. Üsten merkezimizi arayan askeri bir görevlinin verdiği bilgiye göre 2 uçandairenin Üs Havaalanı üzerinde 100 feet kadar alçalarak yaptığı olağanüstü manevralar ve sortiler yüzlerce askeri görevli ve yetkili tarafından şaşkınlıkla izlenmiş ve bunun sonucunda Üs Komutanı Tuğgeneral Mehmet Erten teftişte bulunmak ve olay hakkındaki bilgileri almak için gece yarısı 01:00 sularında üsse gelmiştir. Üssün radar operatörleri tarafından radarlarda da tespit edilen cisimler, bir saat boyunca yüzlerce üs personeli tarafından izlenmiş ve daha sonra bir anda gözden kaybolmuşlardır.
UFOların sorti yapmasıyla gelişen bu önemli hadise, olay gecesi 222. Filo Nöbetçi Amirliğini yapan Hava Pilot Yüzbaşı Halit Gündüz tarafından tutanaklara geçirilmiş ve derhal Ankara Hava Kuvvetleri Komutanlığına rapor edilmiştir.
Merkezimiz Başkanı Haktan Akdoğan, 17 Eylül Pazartesi günü üssü arayarak Yüzbaşı Ender Özdengille konunun detaylarını öğrenmek üzere bir görüşmede bulunmuş ve Yüzbaşı Özdengil, olayın gerçekliğini doğrulayarak bu önemli olayla ilgili bilgilerin Ankara Hava Kuvvetleri Komutanlığına bir resmi raporla bildirildiğini teyit etmiştir.
16 Eylül 2001 saat 11.30 ile 12.30 arasında, Kayseri, Erkilet 12nci Hava Komuta Üssü üzerinde iki uçan daire görüldü ve ayrıca radar ekranlarında da tespit edildiler. İsminin gizli tutulmasını isteyen askeri bir yetkiliden öğrendiklerini açıklayan Sirius UFO Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Haktan Akdoğan şunları söyledi: İki UFOnun yaptığı manevralar, yüzlerce askeri yetkili tarafından şaşkınlıkla izlendi. Üs Tugay Komutanı, General Mehmet Ersen, üsse bizzat gelerek konu hakkında bilgi aldı.Olay, 222nci Filo nöbetçi pilotu Halit Gündüz tarafından kayıtlara geçirildi ve Türk Hava Kuvvetleri Kumandanlığına iletildi.
14 KASIM 2001 DENİZLİ
2001 yılının son UFO vakası Denizlide yaşandı. Denizli, Söğüt Dağı bölgesinden bir dişçinin çektiği bir fotoğraf, UFO tartışmalarını alevlendirdi. Denizlinin Horoz isimli haftalık dergisinde de bir sayfa hazırlayan Diş Hekimi Okan İlhan, Kasım ayının ilk haftasında, yanında Pamukkale Doğa Sporları Araştırma ve Kurtarma Ekibinden (PAKDOS) 16 kişiyle birlikte Söğüt Dağına tırmanmaya başladı. Tırmanış sırasında, Acıgöl yakınlarında PAKDOS ekibinin fotoğraflarını çeken İlhan daha sonra şunları anlatıyor: Fotoğrafçıdan resimleri aldığımda onları bilgisayarıma aktarmak için tarayıcıdan geçirdim. O sırada PAKDOS ekibinin arkasında, gökyüzünde siyah bir nokta fark ettim. Resmi 1/500 saniye ayarında çekmiştim. Sanırım bu, Türkiyede çekilen en yakın UFO fotoğrafı. Resimdeki siyah noktayı arkadaşlarıma gösterdiğimde onlarda gözlerine inanamadılar. Gerçek bir UFOyu görüntülemeyi başarmıştım!
Bu konuyu uzaman fizikçilerle de tartıştığını söyleyen İlhan,şöyle devam ediyor: Uzmanların söylediğine göre insan gözü evrendeki diğer yaratıklar arasında en zayıf optik özelliklere sahip gözlerden biri. Bu yüzden, evrenin yapısı ve içerdiği gizemler hakkında bilgiler taşıyan elektro manyetik dalgaları çıplak gözle göremiyoruz.
U F OLAR TEKRAR ADIYAMANDA!
BU DEFA EMNİYET TARAFINDAN FİLME ALINDI!
VALİ HALİL IŞIK EMNİYET KAMERALARIYLA ALINAN GÖRÜNTÜLERİN İÇİŞLERİ BAKANLIĞI, TÜBİTAK VE METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GİBİ RESMİ BİRİMLERİN YANINDA, İNCELENMEK ÜZERE SİVİL BİR ARAŞTIRMA MERKEZİ OLAN SİRİUS U F O UZAY BİLİMLERİ ARAŞTIRMA MERKEZİNE DE GÖNDERİLECEĞİNİ SÖYLEDİ
Adıyaman Valisi Halil Işık tarafından verilen bilgiye göre, 26 Ocak gecesi, saat 23.00 sıralarında Emniyet Müdürlüğü 155 Polis İmdat telefonuna, kentin doğusunda gökyüzünde parlayan bir cisim olduğuna yönelik ihbar geldi. Bunun üzerine, kentin doğusundaki Adıyaman-Kahta yolunda görev yapan bölge trafik ekibinden telsizle bilgi alındı. Ekibin de gökyüzünde parlak bir cisim görüldüğünü teyit etmesi üzerine, bu olağanüstü durum saat 23.15 sıralarında Nöbetçi Emniyet Müdürü'ne iletildi. Bunun üzerine kentin doğusuna gönderilen Güvenlik Şube Müdürlüğü ekibi, gece çekimi de yapabilen kamera ile doğu istikametinde renkli ışıklar saçan, yakın çekim görüntülerde kendi ekseni etrafında hareket ettiği görülen parlak bir cismin varlığını tespit ettiler ve bu kimliği belirsiz uçan cismi tam 5 saat boyunca kameralarıyla görüntülemeyi başardılar.
27 Ocak 2002 günü saat 02.15 sularında ise, bu sefer kentin batı istikametinde önceki günküne benzer 2 ayrı uçan cisim daha görüldü. Cisimler Güvenlik Şube Müdürlüğü izleme görevlisi tarafından Emniyet Müdürlüğü binası çatısından, 02.29-03.00 saatleri arasında, kamera ile de tespit edildi. Vali Işıktan alınan bilgiye göre, 23.00-05.20 saatleri arası, Kahta ve Samsat semalarında 2, Besni ve Gölbaşı ilçeleri semalarında ise 3 olmak üzere, toplam 5 tanımlanamayan cisim gözlendi. Işık, bu tanımlanamayan nesnelerin, yaklaşık 20 emniyet personeli tarafından gözle görüldüğünü önemle vurgulayarak, söz konusu cisimlerin tespit edilen görüntülerinin yetkili makamlara gönderildiğini bildirdi. Işık, görüntülenen cisimlerin yedi ay önce Adıyamanın Tut ilçesi semalarında korucular ve jandarma erleri tarafından gözlemlenen ve tarif edilen kimliği belirsiz cisimlerle aynı özelliklere sahip olduğunu da sözlerine ekledi.
Vali Işık, görüntülerin İçişleri Bakanlığı, TÜBİTAK, Antalya Ulusal Gözlemevi ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü gibi resmi birimler ile ayrıca incelenmek üzere Sirius UFO Uzay Bilimleri Araştırma Merkezine'de gönderildiğini belirtti..
ADIYAMANDA POLİS KAMERASIYLA GÖRÜNTÜLENEN KİMLİĞİ BELİRSİZ UÇAN CİSİMLERİN ANALİZ SONUÇLARI
26-27 Ocak geceleri Adıyamana bağlı Kahta, Samsat, Besni ve Gölbaşı ilçeleri semalarında gözlemlenen ve olay yerine gelen emniyet ekipleri tarafından kameraya alınan kimliği belirsiz uçan cisimlerin görüntüleri Sirius U F O Uzay Bilimleri Merkezimizce incelemeye alınmıştır. Merkezimizce yapılan analiz ve tetkikler sonrası varılan sonuç söyledir:
-Başlangıç olarak, görüntülerde net olarak gözlemlenen ışıklı cisimlerin görüldüğü 26-27 Ocak geceleri 23.00-05.20 saatleri arası gökyüzünün bulunduğu konum incelenmiş ve gökyüzü konfigürasyonunda, belirtilen yer ve açılarda Venüs gibi herhangi bir parlak gezegen veya yıldızın bulunmadığı tespit edilmiştir.
-Kaldı ki gözlemlenen cisimler bir tek değil 5 tane olup, bir yıldızdan çok daha parlaktırlar; ışıklar saçmakta ve hareket etmektedirler. Cisimlerin yakın plan görüntülerinde kendi eksenleri etrafında dönmekte oldukları göze çarpmaktadır.
-Görüntüleri özel montaj setlerinde ve bilgisayar programlarında büyüterek yaptığımız incelemelerde cisimlerin çok değişik renkte ışıklar saçtığı tespit edilmiştir.
-Cisimlerin parlaklığı ve yakınlığı, bu cisimlerin atmosferimiz içinde ve hareket halinde olduklarını göstermektedir. Yapılan analizde de UFOların yaydığı ışık huzmesi, cisimlerin bazen yaklaşıp bazen uzaklaştıkları ve hareket ettikleri tespit edilmiştir.
-Yapılan analizlerde cisimlerin yerçekimine ters gelecek bir şekilde, zaman zaman sabit kalarak havada asılı durdukları ve daha sonra hareket ettikleri tespit edilmiştir. Uçak ve benzeri gök araçlarının aksine ses çıkartmayan bu ışıklı cisimler bu özellikleriyle dünyada olmayan bir teknoloji sergilemektedirler.
-Yukarıda saydığımız karakteristik özellikler uydu, meteor, uçak, helikopter, meteoroloji balonu gibi kategorilere kesinlikle uymamaktadır.
-Bu cisimlerin gösterdiği karakteristik özellikler, cisimlerin atmosferik bir fenomen ya da doğa olayı olmadığını, aynı zamanda optik bir hava olayı veya İridyum uydusu yansıması da olmadığını açıkça göstermektedir.
-Yine analizlerden varılan sonuca göre, bu cisimler ateş topu, deprem ışığı gibi iyonize olmuş elektrik yüklü birtakım partiküllerin yarattığı bir plazma oluşumu kesinlikle değildir. Çünkü eğer böyle olsaydı, söz konusu cisimlerin havada 5-6 saat boyunca kalıp, manevralar yaparak hareket etmesi mümkün olmazdı; dünyanın manyetik alanına hızla çekilip kaybolurlardı. Deprem uzmanlarının da çok iyi bildiği gibi literatürde böyle bir olay yoktur.
-Cisimler bazen iki, hatta üç tane olarak ortaya çıkmış, 5-6 saat boyunca yüzlerce sivil ve resmi tanık tarafından gözlemlenmiş ve 20 emniyet görevlisi tarafından gece-görüşlü kameralarla filme alınmıştır.
-Bilindiği üzere, 7 Haziran 2001 tarihinde yine Adıyamana bağlı Tut ilçesinde benzer bir olay yaşanmış ve Dandırmaz köyü civarında görev yapan bir grup korucu ve jandarma eri verdikleri yeminli ifadelerde, yuvarlak, ışıklar saçan bir cismin yerden kalkarak havalandığını; geniş bir tepsiye benzeyen ve bir ev büyüklüğünde olan bu parlak cismin etrafa kırmızı ve sarı ışıklar saçtığını ve bir süre sonra da Ulubat Dağı yönüne doğru uçarak gözden kaybolduğunu bildirmişlerdi. Bu, dünya literatüründe de sıkça geçen çok net bir UFO (Tanımlanamayan Uçan Cisim) tanımıdır. Nitekim, Adıyaman Valisi Sn. Halil Işık, 26-27 Ocak geceleri meydana gelen olaylar üzerine yaptığı açıklamada, görüntülenen cisimlerin yedi ay önce Tut ilçesi semalarında gözlemlenen ve tarif edilen kimliği belirsiz cisimlerle aynı özelliklere sahip olduğunu belirtmiştir. İlden sorumlu en yüksek makama sahip, bölgeyi çok iyi tanıyan ve olayın detaylarına herkesten daha vakıf olan Sn. Vali tarafından yapılan bu açıklama da olayın doğruluğunu ve ciddiyetini ortaya koymakta ve söz konusu cisimlerin birer UFO, yani kimliği belirlenemeyen uçan cisimler olduğu düşüncesini desteklemektedir.
Sonuç: Yukarıda belirttiğimiz özellikleri taşıyan ve yerçekimine karşı durarak ve dünya fizik kurallarını altüst ederek gökyüzünde manevralar yapan bu cisimler, zeki varlıklar tarafından yönetilen ve UFO diye tabir edilen cisimlerdir.
İzmir'de çekilen ufo fotoğrafı
16 17 TEMMUZ 2001 KASTAMONU
Kastamonunun Uzunkavak köyü sakinlerinin iki gece üst üste UFO gözlemlemesi ilgi uyandırdı. 16 Temmuzda Uzunkavak, Haliloğlunda oturan, İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencilerinden Mehmet Adsay, gökyüzünde elips şeklinde uçan bir cisim gördü. Bir süre uçan cisim, daha sonra arkasında uçakların bıraktığına benzer bir iz bırakarak ortadan kayboldu. Adsay, ertesi gece yanına kuzenlerini de alarak aynı yere gitti. Bu defa iki uçan cisimle karşılaştılar. Üstelik bu kez sadece o ve kuzenleri değil çevreden köylüler de UFOları görmüşlerdi. Cisimler, daha sonra aynı biçimde ortadan kayboldular.
22 TEMMUZ 2001 UŞAK, SALİHLİ
36 yaşındaki Uşaklı avukat Hüseyin Vadi Dalkılıç, Salihli ilçesi üzerlerinde uçan ışıklı bir cisim gördüğünü bildirdi. Dalkılıç, aynı zamanda kamerasıyla 3 dakika süreyle cismi görüntülemeyi başardı. Konu hakkında konuşan Dalkılıç, ışıklı cismi önce kendisinin gördüğünü, daha sonra karısını uyandırarak ona da gösterdiğini söyledi. Kocası gibi oda avukat olan Günnur Dalkılıç, cismin sarı ve elips şeklinde olduğunu, ışıklarını yayarak düz bir hat üzerinde ilerlediğini anlatıyor.
Eşmedeki köylülerin UFO görmesi olayını çoğu kişinin ciddiye almadığını hatırlattığımızda, kendisinin de böyle yorumlardan çekindiği için başta kimseye anlatmadığını, fakat daha sonra yaşadıklarını açıklamaya karar verdiğini söylüyor.
28 TEMMUZ 2001ANKARA,İSTANBUL,DENİZLİ,KÜTAHYA,KARABÜK
Ankara, İstanbul, Kütahya, Denizli ve Karabükte yaşayanlar, aynı saatlerde, gökyüzünde uçarak yeşil ışıklar saçan cisimler gördüler. Panik içinde televizyonları ve gazeteleri arayan tanıklar, yeşil ışığın gökyüzünde yaklaşık 10 dakika uçtuğunu, sonra alçalarak bir yerlere iniş yaptığını söylediler.
Aynı zamanlarda, Kütahyanın Emet ilçesi Polis Departmanı üzerinde parlak beyaz bir cisim gözlendiği bildirildi. Tanıkların bildirdiğine göre, cisim 10 saniye boyunca görülmüş, daha sonra ardında 4-5 metre uzunluğunda bir iz bırakarak ortadan kaybolmuştu.
6 AĞUSTOS 2001 İZMİR, ÇANDARLI
6 Ağustos öğleden sonra, iki Türk Hava Kuvvetleri pilotu, Türk havacılık tarihinde ilk defa yaşanan, eşine az rastlanır bir olaya şahit oldular: Kullandıkları T-37 tipi eğitim uçağı ile, Çandarlı Körfezi üzerinde 30 dakika süreyle bir UFO ile it dalaşı yaptılar.
6 Ağustosta saat 12.30 civarı Asteğmen İlker Dinçer ve öğrencisi, T-37 tipi bir eğitim uçağıyla Çiğli Hava Üssünden kalktılar. Çandarlı Körfezi bölgesine geldiklerinde uçağın motorları düzgün çalışmamaya ve uçak garip yalpalamalar yapmaya başladı. O sırada, Asteğmen Dinçer ve öğrencisi, önlerinde uçan tanımlanamayan, parlak, disk şeklinde gök cismini gördüler.
Kısa sürede yaşadığı şokun üstesinden gelen Asteğmen Dinçer, hemen yer kontrol birimleri ve Kütahyadaki Savaş Operasyonları Merkezi ile bağlantı kurarak onları durumdan haberdar etti. Operasyon Merkezinden UFO’ yu radarlarında tespit etmelerini isteyen Dinçerin aldığı yanıt şaşırtıcıydı. Merkez yetkilileri, Dinçer’ in uçağı etrafında yoğun bir aktivite olduğunu görüyorlardı. Fakat radarda görünen ikinci bir araç yoktu. Cismi tanımlamaya çalışan Dinçer yönünü UFOya doğru çevirdi. Aynı sırada UFOda T-37ye doğru döndü ve uçağın sol kanadına yaklaşarak yan yana uçmaya başladı.
Daha sonra UFO, T-37nin etrafında manevralar yapmaya başladı. Tecrübeli bir pilot olan Dinçer, UFOnun hareketlerinden sıyrılarak manevralarına cevap vermeye başladı. Bu tehlikeli it dalaşı yaklaşık 30 dakika sürdü ve UFOnun aniden inanılmaz bir hızla ortadan kaybolmasıyla son buldu. Asteğmen Dinçer ile kontrol kulesi arasında geçen ve UFO gözlemini ile it dalaşını doğrulayan telsiz kayıtları şöyledir:
T-37: Konum: Çandarlı bölgesi. Sıradışı bir durumla karşılaştık.
Operasyon Merkezi: Sorununuz nedir?
T-37: Sat 12 yönünde yarı-huni, yarı-disk şeklinde aşırı parlak bir cisim var ve çok hızlı uçuyor.
Operasyon Merkezi: Devam edin, konumu nedir?
T-37: Hızla bana yaklaşıyor. Cismi acilen radarda tespit edin. Daha önce hiç böyle bir cisim görmemiştim. Bir UFO olduğundan şüpheleniyorum.
Operasyon Merkezi: Uçağınızın etrafında yoğun bir hareket var. Fakat radarda ikinci bir cisim görünmüyor.
T-37: Cisme doğru yöneliyorum.
Operasyon Merkezi: İkinci bir cismi tespit edemiyoruz.
T-37: Cisim bize doğru gelmeye başladı.
Operasyon Merkezi: Radar tespiti: negatif.
T-37: Cisim, Kanat yönünden bize yaklaşıyor. Arkamıza geçti. Tekrar ön tarafıma almaya çalışacağım.
Operasyon Merkezi: Tekrar ediyorum, radar tespiti: negatif.
T-37: Cisim şu anda önümüzde. Görünüşe göre bu şey bizimle bir it dalaşı yapıyor.
Operasyon merkezi: Devam edin.
T-37: Cisim aniden ortadan kayboldu.
Olaydan sonra Çiğli Hava Üssüne iniş yapan pilotlar, gördüklerini üstlerine rapor ettiler. Yetkililer, araştırmaların süreceğini ve olayın NASA başta olmak üzere uluslar arası kuruluşlara bildirileceğini söylediler. Ayrıca, konuyla ilgili tüm fotografik görüntü ve video kayıtlarının, Türkiyenin diğer kesimlerinden gelen benzer belgelerle birlikte generallere ve diğer üst rütbeli yetkililere ulaştırıldığını eklediler.
Konu hakkında bir açıklama yapan Sirius UFO Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Derneği Başkanı Haktan Akdoğan, kendilerinin de olayı araştırdıklarını söyleyerek, pilotların ikisinin de UFOyu gördüklerini, iki kişinin aynı anda aynı halüsinasyonu görmelerinin mümkün olmadığını ekledi. Ayrıca Milli İstihbarat Teşkilatı bünyesinde bir UFO masası kurulduğunu ve onlarında UFO olaylarındaki artışı takip ettiklerini söyledi.
10 AĞUSTOS 2001 İZMİT, DERİNCE
10 Ağustos gecesi İzmit, Derince sakinleri, gökyüzünde silindir şeklinde, beyaz, parlak ışıklar yayan bir cisim gördüklerini söylediler. Tanıklar, o gece hava kapalı olduğu için yıldızların görünmediğini ve parlak cismin bulutların arasında uçtuğunu bildirdiler. Balkonlarında otururken cismi gören Nevin ve Ahmet Helvacıoğlu, 10 kişilik bir guruptuk ve hepimiz cismi gördük şeklinde konuştular.
16 EYLÜL 2001 KAYSERİ
YÜZLERCE ASKERİ GÖREVLİNİN GÖZLERİ ÖNÜNDE
KAYSERİ HAVA ÜSSÜNDE SORTİ YAPAN
U F O LAR!
2 uçandaire 16 Eylül Pazar gecesi saat 23:3024:30 arasında Kayseri-Erkilek 12. Hava Ulaştırma ve Üs Komutanlığında görüldü. Üsten merkezimizi arayan askeri bir görevlinin verdiği bilgiye göre 2 uçandairenin Üs Havaalanı üzerinde 100 feet kadar alçalarak yaptığı olağanüstü manevralar ve sortiler yüzlerce askeri görevli ve yetkili tarafından şaşkınlıkla izlenmiş ve bunun sonucunda Üs Komutanı Tuğgeneral Mehmet Erten teftişte bulunmak ve olay hakkındaki bilgileri almak için gece yarısı 01:00 sularında üsse gelmiştir. Üssün radar operatörleri tarafından radarlarda da tespit edilen cisimler, bir saat boyunca yüzlerce üs personeli tarafından izlenmiş ve daha sonra bir anda gözden kaybolmuşlardır.
UFOların sorti yapmasıyla gelişen bu önemli hadise, olay gecesi 222. Filo Nöbetçi Amirliğini yapan Hava Pilot Yüzbaşı Halit Gündüz tarafından tutanaklara geçirilmiş ve derhal Ankara Hava Kuvvetleri Komutanlığına rapor edilmiştir.
Merkezimiz Başkanı Haktan Akdoğan, 17 Eylül Pazartesi günü üssü arayarak Yüzbaşı Ender Özdengille konunun detaylarını öğrenmek üzere bir görüşmede bulunmuş ve Yüzbaşı Özdengil, olayın gerçekliğini doğrulayarak bu önemli olayla ilgili bilgilerin Ankara Hava Kuvvetleri Komutanlığına bir resmi raporla bildirildiğini teyit etmiştir.
16 Eylül 2001 saat 11.30 ile 12.30 arasında, Kayseri, Erkilet 12nci Hava Komuta Üssü üzerinde iki uçan daire görüldü ve ayrıca radar ekranlarında da tespit edildiler. İsminin gizli tutulmasını isteyen askeri bir yetkiliden öğrendiklerini açıklayan Sirius UFO Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Haktan Akdoğan şunları söyledi: İki UFOnun yaptığı manevralar, yüzlerce askeri yetkili tarafından şaşkınlıkla izlendi. Üs Tugay Komutanı, General Mehmet Ersen, üsse bizzat gelerek konu hakkında bilgi aldı.Olay, 222nci Filo nöbetçi pilotu Halit Gündüz tarafından kayıtlara geçirildi ve Türk Hava Kuvvetleri Kumandanlığına iletildi.
14 KASIM 2001 DENİZLİ
2001 yılının son UFO vakası Denizlide yaşandı. Denizli, Söğüt Dağı bölgesinden bir dişçinin çektiği bir fotoğraf, UFO tartışmalarını alevlendirdi. Denizlinin Horoz isimli haftalık dergisinde de bir sayfa hazırlayan Diş Hekimi Okan İlhan, Kasım ayının ilk haftasında, yanında Pamukkale Doğa Sporları Araştırma ve Kurtarma Ekibinden (PAKDOS) 16 kişiyle birlikte Söğüt Dağına tırmanmaya başladı. Tırmanış sırasında, Acıgöl yakınlarında PAKDOS ekibinin fotoğraflarını çeken İlhan daha sonra şunları anlatıyor: Fotoğrafçıdan resimleri aldığımda onları bilgisayarıma aktarmak için tarayıcıdan geçirdim. O sırada PAKDOS ekibinin arkasında, gökyüzünde siyah bir nokta fark ettim. Resmi 1/500 saniye ayarında çekmiştim. Sanırım bu, Türkiyede çekilen en yakın UFO fotoğrafı. Resimdeki siyah noktayı arkadaşlarıma gösterdiğimde onlarda gözlerine inanamadılar. Gerçek bir UFOyu görüntülemeyi başarmıştım!
Bu konuyu uzaman fizikçilerle de tartıştığını söyleyen İlhan,şöyle devam ediyor: Uzmanların söylediğine göre insan gözü evrendeki diğer yaratıklar arasında en zayıf optik özelliklere sahip gözlerden biri. Bu yüzden, evrenin yapısı ve içerdiği gizemler hakkında bilgiler taşıyan elektro manyetik dalgaları çıplak gözle göremiyoruz.
U F OLAR TEKRAR ADIYAMANDA!
BU DEFA EMNİYET TARAFINDAN FİLME ALINDI!
VALİ HALİL IŞIK EMNİYET KAMERALARIYLA ALINAN GÖRÜNTÜLERİN İÇİŞLERİ BAKANLIĞI, TÜBİTAK VE METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GİBİ RESMİ BİRİMLERİN YANINDA, İNCELENMEK ÜZERE SİVİL BİR ARAŞTIRMA MERKEZİ OLAN SİRİUS U F O UZAY BİLİMLERİ ARAŞTIRMA MERKEZİNE DE GÖNDERİLECEĞİNİ SÖYLEDİ
Adıyaman Valisi Halil Işık tarafından verilen bilgiye göre, 26 Ocak gecesi, saat 23.00 sıralarında Emniyet Müdürlüğü 155 Polis İmdat telefonuna, kentin doğusunda gökyüzünde parlayan bir cisim olduğuna yönelik ihbar geldi. Bunun üzerine, kentin doğusundaki Adıyaman-Kahta yolunda görev yapan bölge trafik ekibinden telsizle bilgi alındı. Ekibin de gökyüzünde parlak bir cisim görüldüğünü teyit etmesi üzerine, bu olağanüstü durum saat 23.15 sıralarında Nöbetçi Emniyet Müdürü'ne iletildi. Bunun üzerine kentin doğusuna gönderilen Güvenlik Şube Müdürlüğü ekibi, gece çekimi de yapabilen kamera ile doğu istikametinde renkli ışıklar saçan, yakın çekim görüntülerde kendi ekseni etrafında hareket ettiği görülen parlak bir cismin varlığını tespit ettiler ve bu kimliği belirsiz uçan cismi tam 5 saat boyunca kameralarıyla görüntülemeyi başardılar.
27 Ocak 2002 günü saat 02.15 sularında ise, bu sefer kentin batı istikametinde önceki günküne benzer 2 ayrı uçan cisim daha görüldü. Cisimler Güvenlik Şube Müdürlüğü izleme görevlisi tarafından Emniyet Müdürlüğü binası çatısından, 02.29-03.00 saatleri arasında, kamera ile de tespit edildi. Vali Işıktan alınan bilgiye göre, 23.00-05.20 saatleri arası, Kahta ve Samsat semalarında 2, Besni ve Gölbaşı ilçeleri semalarında ise 3 olmak üzere, toplam 5 tanımlanamayan cisim gözlendi. Işık, bu tanımlanamayan nesnelerin, yaklaşık 20 emniyet personeli tarafından gözle görüldüğünü önemle vurgulayarak, söz konusu cisimlerin tespit edilen görüntülerinin yetkili makamlara gönderildiğini bildirdi. Işık, görüntülenen cisimlerin yedi ay önce Adıyamanın Tut ilçesi semalarında korucular ve jandarma erleri tarafından gözlemlenen ve tarif edilen kimliği belirsiz cisimlerle aynı özelliklere sahip olduğunu da sözlerine ekledi.
Vali Işık, görüntülerin İçişleri Bakanlığı, TÜBİTAK, Antalya Ulusal Gözlemevi ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü gibi resmi birimler ile ayrıca incelenmek üzere Sirius UFO Uzay Bilimleri Araştırma Merkezine'de gönderildiğini belirtti..
ADIYAMANDA POLİS KAMERASIYLA GÖRÜNTÜLENEN KİMLİĞİ BELİRSİZ UÇAN CİSİMLERİN ANALİZ SONUÇLARI
26-27 Ocak geceleri Adıyamana bağlı Kahta, Samsat, Besni ve Gölbaşı ilçeleri semalarında gözlemlenen ve olay yerine gelen emniyet ekipleri tarafından kameraya alınan kimliği belirsiz uçan cisimlerin görüntüleri Sirius U F O Uzay Bilimleri Merkezimizce incelemeye alınmıştır. Merkezimizce yapılan analiz ve tetkikler sonrası varılan sonuç söyledir:
-Başlangıç olarak, görüntülerde net olarak gözlemlenen ışıklı cisimlerin görüldüğü 26-27 Ocak geceleri 23.00-05.20 saatleri arası gökyüzünün bulunduğu konum incelenmiş ve gökyüzü konfigürasyonunda, belirtilen yer ve açılarda Venüs gibi herhangi bir parlak gezegen veya yıldızın bulunmadığı tespit edilmiştir.
-Kaldı ki gözlemlenen cisimler bir tek değil 5 tane olup, bir yıldızdan çok daha parlaktırlar; ışıklar saçmakta ve hareket etmektedirler. Cisimlerin yakın plan görüntülerinde kendi eksenleri etrafında dönmekte oldukları göze çarpmaktadır.
-Görüntüleri özel montaj setlerinde ve bilgisayar programlarında büyüterek yaptığımız incelemelerde cisimlerin çok değişik renkte ışıklar saçtığı tespit edilmiştir.
-Cisimlerin parlaklığı ve yakınlığı, bu cisimlerin atmosferimiz içinde ve hareket halinde olduklarını göstermektedir. Yapılan analizde de UFOların yaydığı ışık huzmesi, cisimlerin bazen yaklaşıp bazen uzaklaştıkları ve hareket ettikleri tespit edilmiştir.
-Yapılan analizlerde cisimlerin yerçekimine ters gelecek bir şekilde, zaman zaman sabit kalarak havada asılı durdukları ve daha sonra hareket ettikleri tespit edilmiştir. Uçak ve benzeri gök araçlarının aksine ses çıkartmayan bu ışıklı cisimler bu özellikleriyle dünyada olmayan bir teknoloji sergilemektedirler.
-Yukarıda saydığımız karakteristik özellikler uydu, meteor, uçak, helikopter, meteoroloji balonu gibi kategorilere kesinlikle uymamaktadır.
-Bu cisimlerin gösterdiği karakteristik özellikler, cisimlerin atmosferik bir fenomen ya da doğa olayı olmadığını, aynı zamanda optik bir hava olayı veya İridyum uydusu yansıması da olmadığını açıkça göstermektedir.
-Yine analizlerden varılan sonuca göre, bu cisimler ateş topu, deprem ışığı gibi iyonize olmuş elektrik yüklü birtakım partiküllerin yarattığı bir plazma oluşumu kesinlikle değildir. Çünkü eğer böyle olsaydı, söz konusu cisimlerin havada 5-6 saat boyunca kalıp, manevralar yaparak hareket etmesi mümkün olmazdı; dünyanın manyetik alanına hızla çekilip kaybolurlardı. Deprem uzmanlarının da çok iyi bildiği gibi literatürde böyle bir olay yoktur.
-Cisimler bazen iki, hatta üç tane olarak ortaya çıkmış, 5-6 saat boyunca yüzlerce sivil ve resmi tanık tarafından gözlemlenmiş ve 20 emniyet görevlisi tarafından gece-görüşlü kameralarla filme alınmıştır.
-Bilindiği üzere, 7 Haziran 2001 tarihinde yine Adıyamana bağlı Tut ilçesinde benzer bir olay yaşanmış ve Dandırmaz köyü civarında görev yapan bir grup korucu ve jandarma eri verdikleri yeminli ifadelerde, yuvarlak, ışıklar saçan bir cismin yerden kalkarak havalandığını; geniş bir tepsiye benzeyen ve bir ev büyüklüğünde olan bu parlak cismin etrafa kırmızı ve sarı ışıklar saçtığını ve bir süre sonra da Ulubat Dağı yönüne doğru uçarak gözden kaybolduğunu bildirmişlerdi. Bu, dünya literatüründe de sıkça geçen çok net bir UFO (Tanımlanamayan Uçan Cisim) tanımıdır. Nitekim, Adıyaman Valisi Sn. Halil Işık, 26-27 Ocak geceleri meydana gelen olaylar üzerine yaptığı açıklamada, görüntülenen cisimlerin yedi ay önce Tut ilçesi semalarında gözlemlenen ve tarif edilen kimliği belirsiz cisimlerle aynı özelliklere sahip olduğunu belirtmiştir. İlden sorumlu en yüksek makama sahip, bölgeyi çok iyi tanıyan ve olayın detaylarına herkesten daha vakıf olan Sn. Vali tarafından yapılan bu açıklama da olayın doğruluğunu ve ciddiyetini ortaya koymakta ve söz konusu cisimlerin birer UFO, yani kimliği belirlenemeyen uçan cisimler olduğu düşüncesini desteklemektedir.
Sonuç: Yukarıda belirttiğimiz özellikleri taşıyan ve yerçekimine karşı durarak ve dünya fizik kurallarını altüst ederek gökyüzünde manevralar yapan bu cisimler, zeki varlıklar tarafından yönetilen ve UFO diye tabir edilen cisimlerdir.
[email protected]
http://okan_yildirim1.sitemynet.com/bos/id1.htm
Kayıt Tarihi : 26.2.2005 03:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!