Balıklı Dağın Bakkalı

Orman idaresinden bir dozer,
Bir müfreze de asker,
Balıklı dağın zirvesinden eteklerine,
Patika açmak için geldiler.

Aylardan ağustos,günlerden cuma,
Askerlerin teçhizatı sadece bir dolu matara,
Dozer yırtıyor toprağı,
Başlıyor yol açma çalışması.

Bir müddet sonra ayrılıyorum,
Amerikan malı,M otuzsekiz modeli jipe biniyorum,
Dağın zirvesine,
Keşif gezisine.

Peşimden bir bulut yakalıyor,
Düz bir alana geliyor,alçalıyor,
Toprağı yalıyor,
Bir anda bembeyaz bir tabaka, çiğ bırakıyor.

Öğle vakti yaklaşırken,
Müfrezeye erzak temini telaşı başlıyor bende,
Dağın güney yamacındaki köyler yakında,
Fakat bakkallar kapalı,Aşağı Damlapınar ve Yukarı Damlapınar’da.

Tekrar zirveye çıkıyorum,
Aşağı inip kuzey yamaçta bir köye ulaşıyorum,
Cuma namazı hazırlığında ahali,
Çerkez kökenli bir köy,adı Hamamlı.

Buyur ediyorlar beni şoförümle birlikte, evlerine yemeğe,
Kabul etmiyorum,vaktim az diyorum,
Eğilip botlarımın bağlarını çözen nineyi kıramıyorum,
Köy bakkalının da Cuma namazından sonra açacağını öğreniyorum.

Genç bir kız köyün bakkalı,
Zeytin,peynir,domates ve soğan istiyorum,
Kalmamış peyniri,
Ödüyorum ücreti,alıyorum olan erzakı.

Veda ediyorum köylülere,biniyorum aracıma,
Bakkal kız geliyor, bir kalıp beyaz peynir uzatıyor bana,
Dükkanda kalmamıştı evden getirdim diyor,
Parasını soruyorum,almadan gidiyor.

(13 Haziran 2006)