Mucit, engin deniz, köpüğüm benim, 
ayın gökyüzü yayı, suyun imparatorluğu 
yüzyıllardır konuştu seninle benim ağzım aracılığıyla. 
Ölümden önce olgunlaşmıştı senin tamamlanmışlığın. 
Kaldırdın bitkinliği ta göğe doğru, 
ve ağaçların katı gecesinden 
sürükledi seni ter bütün denizlerin denizi 
okyanusun kıyısına. 
Amansız ışık küçük insan yüreğiyle 
evlendi senin bakışında, daha önce hiç dolmamış 
bir çanak doldu! Şimşekten bir mısır tohumu 
geldi seninle, 
ve azgın gökgürültüsü çekildi toprağa. 
Balbao, ordu kumandanı, ne kadar da 
önemsiz senin küçük elin miğferin üstünde, 
sır dolu küçük odam, tuzun keşiflerinde büyümüş, 
okyanus şirinliğinin damadı. 
dünyanın genç döl yataklarının oğlu. 
Deniz majestelerinin karanlık sanısı 
yağmaladı gözlerine ağan portakal ağaçlarının 
dört nallarıyla, 
cüretkâr bir sabahkızıllığı düştü kanına 
ruhunu yönetmek için, ey mecnun! 
Gölgelerin bölgesi evine döndüğünde, 
Sen, ey denizin uyurgezeri, yeşil kaptan, 
ölüydün sen, kemiklerini almak için 
bekleyen toprak gibi. 
Ölümlü damat, tuttu işte ihanet verdiği sözü.
Cürüm boşuna yürümedi ağır adımlarla 
tarih boyunca, şahin yok etti 
kendi yuvasını, ve birbirini buldu yılanlar 
ve altın dilleriyle atıldılar birbirlerinin üzerine. 
Azgın alacakaranlıkta girdin içeriye, 
ve kaybolmuş adımları götürdü seni 
hâlâ yıkanan o derinliği ölçülemezde, 
ışın parlaklığına bürünmüş ve en kudretli 
köpükle evli, alıp götürdüler seni 
bir başka denizin sahiline: ölüme. 
Pablo Neruda
Çeviren: İsmail H. Aksoy
'Los conquistadores'den - 'Canto General'
Kayıt Tarihi : 2.11.2005 23:03:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!