Bir Bahar mevsimi idi,
Uğurlu Dağının yamacında yaklaşık 180 haneli bir Köyümüz vardı.
kış mevsimi oldukça zor geçmişti.
Ovalar kara doymuş,Cemre birkaç hafta önce toprağa ve suya düşmüştü.
Ahırlarda hayvanların yiğeceği tükenmiş,karlar yavaş yavaş erimeye başlamıştı.
Bir an evvel hayvanları meralara otlak alanlarına salmanın telaşı yaşanıyordu.
Güneşin sıcağı ile erimeye başlayan karların arasından yemyeşil ve dümdüz bir ova çıkmaya başlamıştı gün yüzüne.
Köyümüzün önünden geçen Kura nehri tüm çıplaklığı ve o muhteşem kıvrımlarını çıkarmıştı ortaya.
Uğurlu dağının yamacından kıvrılarak Kura ırmağına dökülen çayı anlatmakla bitiremem, ne anılar saklamıştır bağrında..Üzerinde buz dansı yapan çocuklar, artık Baharın gelişi ile yaza yüzme hayallari kurmaya başlamışlardı.
Böyle bir Bahar akşamında,
Bunu fırsat bilen ve ahırda samanı otu kalmayan hane sahipleri,kardan boşalan yeşil alanlarda otlatılmak üzere hayvanlarını çocuklarının önüne katarak dışarı salmaya başlamışlardı.
Bunlardan biride, Ben,Yavuz Polat,Erdoğan Atmaca ve Çetin Cürül idi.
Koyunlarımızın yeni kuzuladığı zamanlardı,
Koyunları saldık çayıra ve biz,köyümüze özgü bir oyunumuz vardı.Köy göçtü o oyunu oynamaya daldık, hepimiz emsal ve 10-12 yaşlarında çocuklarız.
Akşam bastırmış hava kararmaya yüz tutmuş, otladıktan sonra hayvanlar hemen yanı başımızdaki çaya su içmeye inmişlerdi, hayvanların yavaş yavaş çekildiğini görünce,bizlerde peşlerinden evlerimize doğru yol almaya başlamış ve o günün sevinci ile akşam hane halkına karışmıştık.
Sabahın erken saatlerinde kalkan, Annem ve Babam, koyunların sütünü sağdıktan sonra kuzuları annelerinin yanına süt emmeleri için salarlardı.
Her kuzu meleşerek annesini arar ve bulurdu.
O sabah her kuzu annesini bulmuş ve Balaca annesini bulamamıştı.
Ben hala sabahın tatlı uykusunda yatıyorum..
Bugün gibi kulağımda çınlayan Annemin sesiyle uyanıyorum.
Bülent,ay oğul,kalk koyun nerde..?
Diye bağırıyor.
Ne koyunu Ana..?
Balaca kuzunun anası.
Nebileyim Ana
Oğul kalk,git bak, akşam kimlerle koyun otlattın.? onların hayvanlarına karışmıştır,git bak, yoksa Baban öldürecek seni.
O korku bana yetmiş ve artmıştı bile.
Tüm arkadaşların ahırlarına sordum,ama yok.
Akşam Çaya su içmeye gidişleri gözümün önünde şimşek gibi çaktı birden.
Sorgusuz sualsiz koştum Çay kenarına.
Gevşemiş toprak bir çamur batağına dönmüş ve hayvan çırpındıkça saplanmış bataklığa.
O gece bir Kurt ve yabani hayvana yem olmaması talih işiydi vesselam.
Hayvanı kaldırıp almak istiyorum.ancak çırpındıkça batıyor.
Var gücümle enseliyor kenara çıkarıyorum.
Babam ın korkusuyla olsa gerek bir çırpıda evde buluyorum kendimi..
Anne, Anneee buldum buldum diye haykırıyorum.
Hayvan ölmemiş ama bugün yorumlayabildiğim kadarı ile donmuş adeta.
İki kazan su kaynatılıp sıcak suda yıkandı ama nafile.
İki hafta sonra kaybettik hayvanı.
Artık sıra balacayı nasıl büyüteceğimizi düşünmekte idi.
Ağabeyim Gürsel yürüme engelli idi, ama her mucit ondan çıkardı.
O dönemde okul ödevleri özelliklede el işi ödevleri konusunda çevredeki herkesin imdadına yetişen başarı ve yetenekleri vardı.
Balacayada kendince bir yöntem bulmuş ve onu bir Biberon aracılığı ile beslemeye başlamıştı.
Artık biz nereye gidersek Balacada peşimizden gelip adeta hayatını paylaşır olmuştu bizimle
Bülent CürülKayıt Tarihi : 13.1.2012 11:28:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ardahan Göle Yiğitkonağı köyünde yaşanmış bir anımı paylaştım siz kıymetli okuyucularla
![Bülent Cürül](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/01/13/balaca-kuzu.jpg)
TÜM YORUMLAR (4)