Çarparak senin her şeyden örülmüş duvarına
Dedim bunlar benim lekelerimdir
Ey bütün seslerle beni çağıran
İçimdeki bu yabancı yağmuru dindir
Benle bütünleşiyor çünkü taşıdığım yük
Erimezse ne yaparım güneşi bekleyen kalbim
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Muhammed Ali Clay da 'kelebek gibi uçarım,arı gibi sokarım'
dememiş miydi bir zamanlar?
şairin uçma telaşı da aynı telaş gibi görünüyor..
şair şöyle seslenmiş sanırsam...dünya malı dünyada kalır bana seni gerek seni..
çarpmadan çarpışmadan gitmenin de bir yolu olmalı oysa..
şiirin ilahiliği denilen şey budur ancak..
ne desek boş...
Bir bilge varmış ; Ne sorsan cevap verirmiş.
Onu çekemeyen biri demiş ki:
- Ona öyle bir soru soracağım ki kesinlikle bilemeyecek.
Ne soracaksın ? Diye sordukların da ise :
- Elimde bir kelebek var.Ölü mü diri mi ? Diye soracağım.Eğer diri derse elimi sıkıp öldüreceğim.Ölü derse de elimi açıp bırakacağım uçup gidecek.
Bilgenin yanına gidiyor ve sorusunu soruyor.
- Elimdeki kelebek ölü mü diri mi ? Diyor.
Bilgenin cevabı ise müthiş;
- O SENİN ELİNDE...!
Şiirin güzelliği çirkinliği yorumcunun eline mi ne?
Köşe ekibini tebrik ederim.Böylesine güzel bir eseri köşeye astıkları için.Demek ekip bu işi ciddiye alıyor.Uzun araştırmalardan sonra köşeye şiir asıyorlar.Şiir gerçekten çok güzel.On kere okursan hepsinde farklı bir haz alıyorsun.Sayın Menteş kendisini menteşeye sıkıştırmaş,ama?şiiri en derin duygularla serbest bırakmış.Şairi köşeye mazhar olması sebebi ile kutluyorum.
Bal,elma sirkesi,biraz limon sabahları içildiğinde insanın yağlarını eritir.Detoks etkisi yapar.Yarım soda,biraz limon gün içinde içildiğinde iyi gelir.Kışa kadar tığ gibi olursunuz.
Saygılarımla......
Tebrikler şaire.Şiirinize bir şiirimle yorum gönderiyorum.
selamlarımla.
Ah aşk! ne hallere düştün bak
Nisyan soluklu, nefeslerde
Ruhun belirsizliğe tutsak
Örümcek ağı kafeslerde
Oysa ki aşk! alev kanatlı
Özgürlüğe salınan bir kuş
Teleğinde Yusuf beratlı
Sevdanın ufkunda kayboluş
'Güvercin'in uykusunu' anladık da, 'incir'inkini' bir türlü anlayamadık! Ya; bizler yaşlanınca dikkatimiz fazla dağılıyor ve etrafımızdaki ilginç olayları fark edemiyoruz, ya da; bu imge sahasında fazla avamiyiz?
Her neyse; vardır şairin elbette bir bildiği ki kaleme alıp bizlere takdim etmiş. Keşke; demek istediğini biraz daha anlaşılır ve umumun istifadesine matuf yazsaydı da bizlerde istifade etseydik!
Şaire ve yazan tüm arkadaşlara hayırlı ve başarılı çalışmalar..
Karar veremedim adı ballı içi kanlı aşk söyletmiş anlaşılan kana bal katılsa nasıl olur.Bana da mı bulaştı ne? Günün şiirine olumsuz bakmam.Hayır sanmam .Şiir dilini bu kadar güzel kullanan biri balı ve kanı ayrı ayrı kaplara koyabilirdi.Emeğine saygı ve yeneneği de göz ardı edilemez.Güzel güzel.Aslın da bana günün şiirinlerinden kaçmak düşer.Bu hocaların da notları çok kıt bu sayfa da onlara da sayğılar.
Şiir ' beni oku ' davetinin ölçüleri içinde değerlendirilir. Şair yazmış yazacağını. ' BAL kILAVUZUNUN iLAHİSİ' FARKLI BİR düşünce ürünü. Bir rüya ki kâbuslu ve çocukluğunu anımsatan kendi sesini araması hoş. Ancak bütün seslere karşı tahammüllü olmamız şartıile. Şiirde anlatılmak istenen çok çok eksik anlatımlı. Sonuca gidilmemiş. Yazar şiiri anlatımında havada kalmış. yAZSAM MI YAZMASAM MI DUYGULARI UYANDI BENDE. Şiir başlığına daha yakın düşüğnceler taşıyabilirdi. Yenilemek daha iyi olmaz mı?ne dersiniz Saygılarımla.
Çok beğendim.Atalarımızın sesi var bu şiirde.Doğaçlama yazılmış ve bir daha da ellenmemiş gibi duruyor.Şair şiirin üzerinden biraz daha gidip gerekli yazım hatalarını giderse kulağa daha da hoş gelebilir.
Açmak için gecenin bütün çeşmelerini
Siyah küller artıran kâbus aralığından
Geçeyim bir incir ve güvercin uykusuna
Geçeyim ötekiyle aynı rüyaya
Çok şairane gerçekten.
Kımıltısız yaprakların arasında dolaşır sabahları şiirler..Bir kuş gagası indirir onları soframıza..
kebelekara
Aceleci Tefecinin Edebiyat Süsü Verdiği Anlar
felek balta, kader kürek, ecel tırpanla
kuşatmış bitkisel hayatımı.
delirip, aklımı düşsem vergiden
bürokrat çete damgalar aranjman çığlıklarla
balo bileti gibi kara bahtımı.
feshedildi sadakat kontratı,
evraklara truva tutukalı sürülüyor;
hasret stoklamaksa yasak
heder oldu romantik efor
bloke edildi şefkat,
prosedür gereği haşat olarak
cartayı çekmemiz şart.
serzeniş tekviyesi işlemiyor zerrece
iradeye kanca takıyor kitle
dandik reformlarla ikna cumhuriyeti
moleküllerine ayırıyor çiftleri
olur böyle şeyler dar'ül islamda bile
sevdiceğim, gözyaşı averajı bizdedir.
fecre kadar sürsün nihavant fotosentez
ıstırap cetvelini kır, dert vanasını çevir;
saçmalığa yasal tedbir işlemez.
kullukta kusur muydu ihtiras transferi?
ne yapsam kapanmıyor platonik parantez,
sökülüyor cart curt ontolojik yamam
şarj olsam hasretinle, amatörce mi kaçar?
atomu yumrukla parçalayamam...
allah büyüktür elbet bir kapı açar.
Murat Menteş
Vallahi adam derya Naci Bey:))
Bu şiir ile ilgili 39 tane yorum bulunmakta