Bakraçtan su içen çocuk
Yaprakları dökülmüş ağacın altında ağlıyor
Ufak ayakları üşümüş
Saçlarında kimsesiz yağlı lekeler
Demek zamandan haberi yok
Kim bilir gözleri neler anlatıyor neler.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
değerli gönül dostum arkadaşım çok güzel bir şiir okudum kutluyor kalemin daim olsun diyor seni facebook ta kendi şiir gurubum olan Şair orhan a paylaşımlarınla davet ediyorum buyurmazmısın
hocam nefis dizler okudum yüreginize saglık saygılaırmla **********10
Çok içten merhametli bir şiirdi yüreğine sağlık tebrik ediyorum üstadım selam sevgi ve saygılarımla
uzun zaman olmuştu sayfanızı ziyeret etmeyeli böylesi şiirlerden kendimi mahrum ettiğim için hayıflandım,yüreğinize sağlık üstad,saygıyla...
yüreğine sağlık üstadım,,tebriklerrrrrr
Hüznün hüzmelendiği, gözlerin yaşardığı, gerçekçi, etkin bir anlatımla yaşamdan kesitler...
Beğeniyle ve iştiyakla okudum. (TP+ ANT.)
Sevgi ve selamlarımla....
Nafi ÇELİK
Şiirinizi
begeniyle okudum
Bakraçtan su içen çocuk
Bakraçtan su içen çocuk
Yaprakları dökülmüş ağacın altında ağlıyor
Ufak ayakları üşümüş
Saçlarında kimsesiz yağlı lekeler
Demek zamandan haberi yok
Kim bilir gözleri neler anlatıyor neler.
Uykusuz ve yorgun argümanlar taşır gözleri
Bir konuşuverse
Kim bilir ne acılar ne çileler anlatır sözleri
Uçsuz bucaksız taygalar
Denizi özleyenlerin mavi rüyaları
Aysberg gecelerine mahsus resimler
Anlattığım tüm masallar
Renk renk oyuncaklar
Annelerin mutlu haykırışlarına koşan çocukların sesleri
Hiç birisi,ama hiç birisi teselli etmedi ruhundaki yalnızlığını
Belli ki,kayda değer bir şey olmamış dünyasında
Merhamet hiç kucaklamamış masum hayallerini
”Üşüdüm üstümü örtsene anne ”
Şarkısını hiç duymamış Zeki Müren’den
Demek kaderi bahtsız yazılmış
Seneler öncesinden.
Karınca yuvalarına bakıp
Ölçütler oluşturmaya çalışan beyni henüz zayıftı
Pastalı mumları
Üfleyecek ne gücü ne de takati vardı
Bize dayatılan markaları hiç tanımıyordu
Yalnız ve bitkin dünyasından
Kim bilir neler neler geçiyordu.
Bakraçtan su içen çocuğun
Yufka yürekleri ürküten bakışları
Ismarlama hayatımızı öfkelendirse de
O da bir insandır
Hemen yansıtmayın bükülmüş dudaklarınızın hislerini
Hangimizin kimi var yaratandan başka
Hevesleri boşlukta yüzenler
Duyun bizi
Biz yemin ettik aşka.
Ey gözlerini aşka kapatan karanlıklar
Ey sevincimi kollarında büyüten hayat
Kaçış yoktur karanfillerin gölgesine düşen
Zamanın ayak seslerini titreten
Aşkın kudretli kollarında ölmekten.
Kim sunmaz gözlerini
Hangi şarkı anlatır sevincimi
Yeminlerimizi armağan edenken aşka,
Kim özlemez yüzüme düşen hüznü anlatırken seni
Çaremiz yok ey aşk
Seni kalbimizde taşımaktan başka.
AKÇAY – OCAK – 2012
İbrahim Yılmaz
Yüreğinize kaleminize ağlık üstadım, tam puanla alkışlıyorum güzel şiirinizi saygılar...
çok hüzünlüydü gözlerim bugulandı sevgi fidanları ekebilseydik yeryüzüne kucak dolusu selamlar saygılarımla kutluyorum
Tebrikler Üstad!
Pek akıcı ve hüzün verici bir şiirdi.
Kaleminiz kaim, ilhamınız daim olsun.
Saygıyla.
Bu şiir ile ilgili 14 tane yorum bulunmakta