İnsanın doğru bildikleri mutlak değil, görecedir. Doğrular ve yanlışlar, kişi, zaman ve mekâna göre değişirler. Söz konusu olan doğru ve yanlışlar zaman zaman sorgulamalıdır ki bağnazlık ve dar düşünce kalıplarının cenderesinde sıkışıp kalmasınlar. Çünkü bağnazlık ve fikrisabit, kişiyi fanatizme sürükler.
İnsan hayata gülümseyerek bakmayı, ılımlı olmayı tercih etmelidir. Çünkü ılımlılık fanatizme izin vermez. Çünkü fanatizm belası insanı kibirli yapar. Tarih göstermiştir ki hatta günümüzde bile çevresini ve yaşadığı toplumları felakete sürüklemiş olanlar hep bu gibi kibir sahibi kimselerden çıkmıştır.
Nereden bakarsan oradan görürsün. Ne görürsen onu algılarsın. Ve algıladığını içselleştirmişsen kendi doğrun olarak kabul edersin. Ama biliyorsun ki çevrende senden başkaları da var. Onlar da bakıp görüyor ve algılıyorlar.
İnsan ne kadar geniş bir pencereden bakarsa etrafını o kadar daha net ve iyi görüp algılar. Tabi aynı zamanda çevresine daha anlayışlı ve hoşgörülü olmayı başarıp doğru bir düşünme biçimi elde ederek doğru bir sorgulamayla görüneni değil görünenin ardındakini görmenin yollarını arar.
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum