Bakışlarınla Kal İçimde

Eylül’de esen sert rüzgârla, sararıp dökülen yaprakla değil
Bana Nisan’da gel, yüzündeki o solmayan gülüşünle
Çiçekleşen sıcak bakışlarınla
Ne olur pıtrak-pıtrak
Gelincik
Papatya
Kamelya ol
Ömür boyu kal yüreğimde
Sonra acıya dönüşecek
Bir tutam hevese uğruna
Acılara fırsat verme
Barış, umut, sabır ol
Kal içimde
O ellerinle
Aymazlığa pranga vur
Zulmün bitişini, karanlığın çöküşünü
Gelecek tüm güzel günleri, o özlenen özgürlüğü anlat bana

Bir kızıl şafak vakti çık gel, karanlığa bürünen gece değil
Gün doğumundan, gönül ırmağından çağlayarak gel
Ne olur bahar’da çözülen buz
Her bir damlası
Bereket taşıyan yağmur
Her an
Anne gibi kokan
Doğurgan toprak ol
Büyüleyen bakışlarınla
Soluğunla
Sevginle
Tepeden tırnağa
Şavkı mehtaplaşan yüzünle
Halkların isyanı, mazlumların feryadı, emekçilerin sesi ol
Şu kahpe düzenin çöküşünü, zincirlerin kopuşunu anlat bana

Kurak, susuz toprakları bırak da gel, vahaları, ovaları değil
Tırnaklarınla yırt, parçala her kanlı düzenin kirli yüzünü
Ne olur yitirilmemiş umutlarla
Barışa duyulan hasretle
Namertlere karşı
Çığlık
Yoksullara
Ekmek
Vatansızlara vatan ol
İlk kez
Mutlu olayım
Sımsıcak yüreğinle
Sevdanla
Diş bileyen
Haydutların hakkında gel
Mehtapsız geçen gecelerde
Gözyaşlarım karışırken kara toprağa
Ağıt
Ezgi
Zılgıt
Sevda ol
Yarası kabuk bağlamayan Kürdistan’ı
Geliya Zilan’ı, Dersim’ı, Roboski’yi, anlat
Gönül bağındaki aşk ateşiyle halkların kardeşliğini anlat bana

17.10.2017
İstanbul