Ezberimdeki sevgili,
İnce bir dokunuştur yüreğine, bu sitemli sözler.
Veda etmek istiyorum sana, bir sabah ansızın gitmek istiyorum bu şehirden.
Tüm alışkanlıklarımı bu şehirde bırakıp, düşüncelerime zift gibi yapışan ne varsa söküp atmak istiyorum.
Yarım kalan şiirleri yakmak ve yüreğinden usulca süzülüp sonsuzluğa akmak istiyorum…
Hasret kokan düşleri ateşe verip, gitmek istiyorum senden…
Ve, ertelenmiş ne varsa hayatımda tek tek yaşamak istiyorum senden uzakta.
Karanfil kokulu akşamlarda bırakmak istiyorum senli anıları…
Başka bir şehirde güneşin gözlerinde kaybolmak istiyorum.
Geride kalsın istiyorum yitirilmiş ne varsa sen ve sana dair…
Veda etmek istiyorum yüreğine…
Bir yıldız olup gezegeninden kaymak istiyorum sonsuz evrene…ve gökkuşağı renginde açmak istiyorum başka başka alemlerde…
Seni sana bırakıp, yaşanmışlıkları anılar mezarlığına atıp, bir bebeğin çığlığında sonsuzluğa akıp, gitmek istiyorum..
Biz bize yetemedik sevgili, aynı düşün yolcusu olamadık. Yolun başında avuçlarıma koyduğun hayaller, bugün bir hiçliğe kurban gitti…
Biz, ne vakit en yakınken, en uzak olduk?
Güneş ne vakit çekildi yüreğimizin kıyılarından, ne vakit aşkımızın rengi kurşuni oldu?
Kayıtsız şartsız sevmelerimdin sen oysa, çaresiz teslimiyetlerimdin…
Bilirsin ben her düşü sana kurdum.
Her sabah yüreğine üryan hayaller koydum.
Aşk ateşinde körükledim düşleri. Baharı yazı kışı sana yordum.
Seni yüreğimde en nadide yere koydum diyemedim kimselere içimde köklü sızı, dilimde sır oldun…
Şimdi o yangından geriye yitik bir efsane kaldı …
Sırf bu yüzden gideceğim işte …
Yüreğim son kez savrulacak ayrılık ayazlarında…
Ve sevmeler kayıtsız şartsız teslimiyet olmayacak bundan sonra.
Tüm teslimiyetleri sende bırakacağım, bu yürek bir daha esir olmayacak isyancı duygulara…
Şimdi bir veda cümlesinde bırakıyorum ne varsa sana dair …
Yarım kalan, yaşanamayan…
Gözlerinde bırakıyorum yaşanmamış zamanların izlerini…
Gidiyorum…
Ruhuma yazdıklarınla
“Veda ediyorum sana’’
Beni hep hatırla …
Yüreğim vefasızlığına alıştı ama, sen yinede beni hatırla
İnce bir dokunuştur yüreğine bu satırlar
Bir yaprağın vedasıdır dalına, bir düşüş bir savruluştur adı olmayan sonbaharlara...
Şimdi bir dilek tut sessizce içinden
Çünkü
“Bir yıldız kaydı yüreğinden’’
Gülşen ÖNCEL BOSTANCI- 22/10/2010
Kayıt Tarihi : 23.10.2010 12:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
şiirlerinizdeki terkedişler... gerçekten harika. kavuşmalar, geri dönüşler bunlara da yer verseniz ne güzel olurdu diye düşündüm. gerçi ansan yaşadıklarından başkasını zor yazarmış ama yaşanmamışsa bile hayal etmek aynı güzellikte yazdırır belki... hoşçakalın.
Gideceksin yine...
Her gidişinden farklı bir gidiş olacak biliyorum...
Ellerini özleyeceğim, bakışlarını sesinin tınısı...
Farklı bir gidiş olacak bu sefer, ellerinin kahredişli sıcaklığını da yok edip gidecek avuçlarımdan.
Farklı olacak bu sefer ardından bakışlarım...
Belki boynum bükelecek, belki de ateşler basacak içimi, gözlerinden akan yaşlar olacak ki dönmeyesiye gidişini anlayacağım bu sefer...
Hiç bir kimse yok seni soracağım...
Belki bir romanın gizli cümlelerinde kalacak son düşüncelerin, ben yine bulacağım o cümleleri, altlarını çizeceğim sanki bana söylenmiş son veda seslerini arayacağım o kör cümlelerden, yine arayacağım kahredici mavileşmiş sevgiye yüzünü... Bu sefer benim yüzüm donacak ki tutamadığım ellerini düşüneceğim umulmaz bir iç yangını ile...
Ve sen uzaktan bakacaksın bana, yine o nankör cümlelerini mırıldanacak dudakların o kıvrımlerına heder olduğum dudaklarından bu sefer de acılarla yüklenmiş kelimeleri hissedeceğim, her zamanki gibi yine kızamayacağım sana...
Nankör bir bakışın ardına savuracağım bakışlarını...
Yine ters kelimeler yazamayacağım sana bitmiş bir hayatımı da anlatamayacağım ama sen hep bileceksin seni ençok sevdiğim değerlerle gizliden sevdiğimi...
Yine anlayacaksın ve yine basacaksın kahredici cümlelerin acı anlamlarının içinden yine basacaksın yüreğime... Ve ben yine sana senin için ben vardım senin için sevgiyi tanıdım diyemeyeceğim ve atacağım kendimi yine yokluk havuzuna ve yine sana yazamayacağım seni ençok ben sevdim cümlesini...
Yine gidiyorsun sevgili,
ardında bıraktığın kuru dallara basarak, yine arkana bakmadan gidiyorsun sevgili seni ben de sevdim diyemeden, yine gidiyorsun sevgili bütün yeminlerini unutarak sözverdiğin sevgiye dahil ne varsa hepsini unutarak gidiyorsun, yakıp kırıp, hislerimi bir çukurda bırakıp sesizce gidiyorsun bu sefer...
Sevgiye dahil ne kadar acıları varsa bana hediye ederek gidiyorsun arkandaki enkaza bir kova su atmadan yanışlarını seyrederek gidiyorsun ki unutulmaz aşklar hediye ettiğin bir beni unutulmazlık zirvesinde bırakarak acımasızca basarak mor damarlarıma gidiyorsun...
Ama bu sefer dönemeyeceksin biliyorum ama bu sefer dökeceksin mor kanlarımı zift kurusu asfaltlara bırakarak gidiyorsun...
Git be sevgili sonsuz aşklarında sahipçileri var ki bunu unutarak gidiyorsun...
Git be sevgili maviliğini kaybetmiş yüzlerimi geride bırakarak beni sürgündeki kimsesizliğime bırakarak git....
Mustafa Yılmaz
ANT+10
Bir yaprağın vedasıdır dalına, bir düşüş bir savruluştur adı olmayan sonbaharlara...
Şimdi bir dilek tut sessizce içinden
Çünkü
“Bir yıldız kaydı yüreğinden’’
Harika bir anlatımdı... defalarca okudum... teşekkür ederim böyle güzel bir çalışmayı paylaştığın için. sevgilerimi sunuyorum..
Tebriklerimle.
darağacında sallanmalı düşlerin sorumlusu sükut......
kutlarım canım yine harikaydı
TÜM YORUMLAR (7)