Bahçemin Utangaç Balerinleri

Tamay Önal Polat
482

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Bahçemin Utangaç Balerinleri

Akşam sefaları, İzmir esintisi ve Ege ışıltısı

Yürüdüğüm yolların iki yanını süsleyen akşamsefalarının yanlarından her geçişimde rengarenk çiçeklerinden birsinin diğerine benzememekteki inatçılıkları ile eteklerimi çekiştirmeleri beni sürekli düşündürüyordu.

Gün boyu sıkı sıkıya içine kapanan o ipek yapraklar hangi sırrı dışa vurmak korkusunu yaşıyor olabilirdi.

Güneş Ege’nin ışıltılı sularına gömülmeye hazırlanırken suskun bir aşkın geç kalınmış itirafını haykırmak istercesine bir şölen, bir uğurlama kutsaması gibi eteklerini açmasındaki kışkırtıcılığına bu denli nasıl güvenebiliyordu.

O özgün hafif parfümünü akşam esintileriyle denizin dalgalarına yüklemek istercesine çaresiz bir çözümün içinde yalancı kahkahalar patlatır gibiydi.

Yoksa derdi güneş değil de gökyüzünün kuzgun rengini şereflendiren muhteşem Ay’ın her hali ile ilgili olan bir akit, bir sözleşmeye sadık olması gerekliliğinin farkındalığı mıydı?

İki kıyıdaki sevgililerden hepsinin aşkına karşılık vereyim derken hangisinin kollarına sığınacağını şaşırmış Akdeniz’in oynak kızı Ege’nin şımarık dalgaları elbette kendisini beğendirmek telaşında olacak ve süslendikçe süslenebilmek için kıyılarına begonvillerden, gelin tacı çiçeklerinden, gül oyalardan ağaç hatmilere, akşam sefalarının rengarenk tütülere bürünmüş balerinleri özendiren muhteşemlikteki taç yapraklarına varıncaya kadar bin bir çiçeği davet edecek ve de en ala şekilde ağırlayarak paha biçilmez bu mücevherlerle gerdanını donatıp bir doğusuna bir batısına caka satacak, Rum köylerinden, Türk otellerine, Türk limanlarından Rum adalarının her birine ayrı bir mavi boncuk bırakacaktı

Ne var ki Benim utangaç balerinlerim Ege’nin bu şuh arzusunu ona eksikli yaşatacak ve gündüzleri güneşin koyları, limanları, girinti çıkıntıları, kaynaştırdığı saatlerde eteklerini sımsıkı kapatarak, ince bacaklarını göstermemek için uzun yaz günlerinde kıvrım kıvrım kıvranacak ancak sevgili Ay’ın zarif ışıkların okşayışına dayanamayıp kendisini teslim edecek, gece ay ışığının Ege’ye şavklarını konfeti gibi bıraktığı saatlerde bu inatçi çiçeğin direnişinin ve teslimiyetinin şerefine Efes’in aşk evindeki avluda antik çağlardan kalma hayat kadınlarının cılız parmakları lal rengi şarap kadehlerini kaldırıyor olacaklardı.

Bu şereflendirilmenin bedelinin ölüm olduğunu bilerek açılıp saçılan ve “bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç” diye yükselen şarkı nameleri eşliğinde ötenazisini tamamlayan, onursuzluğuna onurlu bir damga vurarak bir gecelik ömrünün sefasını sarı, pembe, kırmızı, bazen ebruli, bazen benekli, bazen çizgili kostümlerin hakkını verdiği bale sahnede dansını tamamlayan akşamsefaları Yeniden eteklerini topladığında artık süzülen bir gözyaşı gibi aşkı arkasından gelenlere armağan eden çaresizlik damlası olarak kendisini toprağına bırakacaktı.

.
Kleros’ta hangi kahinin aşk falına baktı, o koca heykellerin ayakları kaç akşamsefası ezdi bilinmez ama
İzmir’de bu utangaç balerinler ve Ege ışıltısı aşkın farklı boyutlarının olduğunu gören gözlere hiç durmadan anlatı da anlattı.

Tamay Önal Polat
Kayıt Tarihi : 26.8.2010 02:57:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Tamay Önal Polat