Bahçedeki Hayalet Şiiri - Yorumlar

Meryem Şahin
229

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Baharın gülen gözleri renk renk açılmaya devam ediyor. Bahçedeki ağaçlar beyaz, pembe gelinliklerini çıkarıp yeşilin zümrüt tonlarını giydiler. Arka tarafta badem ve akasya, bahçenin ön kısmında ise yenidünya, Trabzon hurması, ceviz, zeytin, ayva ağaçları rasgele yerlere dikilmiş, rüzgarın her sallayışında selam vermek için eğilip, tekrar hazırol vaziyetini alıyorlar. Küçük penceremin önündeki armut ağacı çiçeklerini döktü, meyveler vermek için zamanı tüketmeye çalışıyor. Geçen yıl ne kadar çok armut vermişti öyle? Kimse yiyemez olunca artık yerlere dökülüp çürümeye çalışıyorlardı. Diğer ağaçlar da ondan kalır değildiler. Hepsi bir yarışa girmiş, “ben daha lezzetlisini, daha iri, daha koyu renkli ve iştah açanını vereceğim” der gibi döktükleri çiçeklerin yerinde küçük, pıtırcık yumrular üretiyorlardı. Ara sıra okuduğum kitaptan başımı kaldırarak az ilerde pırıl pırıl maviliğiyle gülümseyen denize bakıyor, ağaç dallarının salınışıyla cama vuran gölgeleri bazen bir hayalete benzetiyordum. Aslında yazmak istediğim bir konu var ama “bahar yorgunluğu”mudur, yoksa üşengeçliğime bulduğum uydurma bir isim midir? Bir şey engel oluyor, yazmak istediğim fikirler birer tüy gibi beynimin içinde uçuşup dururken, bir türlü olmaları gereken yere konmuyorlar. Okumak elbette her zaman yazmaktan daha kolaydır. Birileri sizin için(belki kendisi için, çünkü insan birçok şeyi aslında kendisi için, kendi içinde boşluğunu duyduğu ihtiyaçlarını gidermek, açlığını doyurup tatmin etmek için yapar) hissetmiş, düşünmüş, elekten geçirip pişirmiş, olgun hale getirerek size sunmuş. Bu hazırlanmış nimetten faydalanmak tabii ki daha kolaydır. Ben de bu kolay olanı tercih ettim.
“………başka bir insanın gülüşü budalaca değildir, ama gülünce, kim bilir neden, size biraz olsun gülünç göründüyse bilin ki o adamda hiç değilse gerçek onur denilen şeyden eser yoktur.”
Okuduğum satırlar beni düşünceye sevketti. Acaba gerçekten öyle midir? diye düşündüm. Biraz daha devam edince: “………ancak anladığım bir tek şey vardır, o da gülüş, ruhun hiç şaşmayan bir ayarıdır. Bir çocuğa bakın: yalnız çocuklar mükemmel bir gülüşle gülmesini bilirler, bunun için de insanı kendilerine çekerler.” *
Satırların içine öyle dalmışım ki, küçük penceremi bir elin iki kere tıklatmasıyla aniden döndüm, ağaç dalları ile yapraklarının, güneşin yansıması ve rüzgarın marifetiyle vücuda getirdiği hayaletlerin canlandığı vehmine kapıldım. Yaşlı bir kadın silüeti pencerenin önünde duruyordu. Böyle durumlarda olayın üstüne gitmeye bayılırdım. Hemen oturduğum koltuktan kalktım. Yaşlı kadın hayaletini canlı canlı görebilmek için pencerenin bol pilili perdesini çektim. Hayır.. kimse yoktu! Kapıya doğru yürüyüp, anahtarı çevirdim. Evet! .. hayalet karşımda duruyordu. Sanırım üşüdüğü için başını kahverengi yün atkıyla sarmıştı. Yeşil yünden bir yelek giymiş, ayağında ise yeşil iri yapraklı, pembe güllerle desenlenmiş bir şalvar vardı. Elinde heybe tarzı dokunmuş küçük torbasıyla ve artık yılların ağırlığı altında küçülmüş boyuyla tıpkı kırmızı güller açmış bir gül fidanına benziyordu. Ve güldü…ve konuştu….
-Patik al a kızım! Bak patiklerim ne güzel!
Hayalet değildi. Karşımda duran en az benim kadar canlı, eti, kemiği, duyguları olan bir kadındı. Gülünce… ağzındaki dişlerin çoktan terk ettiği yerler göründü. Gülünce… pembe yanaklarını örten haya tülü göründü…gülünce…acılarla dolu dikenli bahçesinin içindeki pembe açmış umut gülleri göründü… gülünce…. O küçücük bedenine nasıl sığdırdığını anlayamadığım taş gibi sert, kaya gibi ağır, mücevher kadar değerli “onur” göründü.
Ne yapacaksın yavrum? Ekmek parası.

Tamamını Oku
  • Alaaddin Uygun
    Alaaddin Uygun 02.01.2011 - 10:50

    k u t l a r ı m

    Cevap Yaz
  • Kemal Bac
    Kemal Bac 10.12.2006 - 12:45

    MERYEM HECE Yİ KULLANMAYI DENE KLASİK TÜRK ŞİİRİNİ İNCELE İŞİN TEKNİGİNİ ÜZERİNDE ÇALIŞ SES SEKJTANSINI ÖGREN ÖZELLİKLE DİVAN ŞİİRİNİ İNCELE SULTANU ŞUARA BAKİYİ OKU ŞİİRLERİNİ SEZGİ İLE YAZ 1 SINIF KLASİKLEŞECEK ÇAPTA EDEBİŞ ESER VERMEYUİ DÜŞÜNEREK YAZ
    YÖRESEL ŞEYLER YAZARAK EVRENSELE GEÇE BİLİRSİN UNUTMA DOSTO YEVSKİ YUAŞADIGI ÇEVRESİNİ KENDİ KÜÇÜK HAYATINI YAZ MIŞ SADECE HAPSİ BU AMA NİYE KLASİKLEŞMİŞ BİLİYOMUSUN ÇÜNKİ YÖRESELLİKTEN EVRENSELLİGE GEÇECEK SANAT KUTRETİNİ BULMUŞ
    ŞİİRLERİN HAKKINDA SÖYLEYECEK BAŞKA SÖZ YOKTUR .........

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta