Evvel sabahki yerinde durmuyor gün
Dolaniyor akrebin koynunda bal süzen baglari seyran ediyor devran
Cicek cagla bahce bostan
Safagin söküldügü sisli perdelerden tadi damaginda kalan sofralar kurarak
Geciyor gölgeler arasinda yagmur yel yazi ve yaban
Eskiyor iklimin ömrü agustos temmuz bahar…
Yazi güze yoran
Taaa ki uzak ufuklarin günasirisina usuul usul kalkip giderek
Konar göcer elvedalarla yarinki dünden
Ömrü misafir yelkovan
..
Sen vardikca irmak sana cark damla sana caglayan
Sen güldükce gül sana bahar nergis sana hayran bal badem sana cerci
Sen yandikca cira kandil ve ben sana….
Sen ask olup sevildikce bagrim yarasinda sizlayan yarim
Sinem silam gurbetim
Dünya diyarim ve gönül evimdir bahtin
Yazim kisim tüm ömrüm barkimla bir
Cümleten helalin olsun ki gülüm sevgilim
Yorulmus hayali kurulmus düsüyle bag bahce heryer ve hersey
Saray misali percembaharlara sergen
..
Hergün hergün çalgı çağnak katıksız
Etraf örümcek ağlarıyla örülü, bahçe toprak bakımsız
Sarılmış bir hozanın yamacında sağ kalan tek şey
Pirinç borazanlar ve zurna artığı gürültü
Bundan insan geçinir mi dersen
Evler dolusu reklam yapımı zulaya bakar
Ecük cücük insanlardan
Ürküten manzara durumu anlarsın
Seyfi Karaca........Mayıs / 11
..
Tezekler yapmalar kermeler arasinda hizla cigligini kovalayan kerpic duvarlar tastan camurdan örme sivama duvarlar, bir emem kusaginin süslü masallarina gönül baglayan cakmakli cirali kösebucaklar gibi hazin hüsran…
Neydi….?
Sanki yandigi zaman ciy cigarmis kibritten, zar zor davranip tutusan isli bir alevin hic susup sönmeyip solmayacakmis gibi her dokudugu verilmis ögünclü ögütler ilmegiyle zihnini kucaginda bebeklestirdigi hayata insan adini cagirip koyarak; zifir iken zindan yerinden agarip söken safagin tüm amanlarboyu körpelenen baharlari, tüylenen tomurcuklari, tüllenen renkahenkleri, telden duvaktan cözüp siyiran sakli neydi sus neydi söz neydi vebal neydi sir neydi ….?
Örtmelerde sacin üstünde saman atesinin korunda közünde evraaac elek un ufra, pinesindeki henüz sicakligi üstünde tavugun culugun firigin kolani kusami akli kadar kalbiyle arasinda su sizmayan ev, oba, pinar, dag, bahce, ark, tevek, sürgün neydi sacak neydi yufka neydi, yumurtali dürümün dumani üstünde tütüp de, eteginde ocaginda egiren yoguran tandiri yakip, kalbi doyurdukca nasibi cogalan insan sevgisini ömrüne nasip yangin olanlarin…? ?
Nereye uzanirsa uzansin zaman hayat nerece uzaklasir uzarsa uzasin nerden nereye cekip sürüklerse sürüklesin ömür ipi yahut devran hayat cizgisi, hic bitmeyen ve hic gitmeyen gezgin höyük duran cark bulanan sagnak dede ebe …okunmus salalardan kökünü sacagini ilmini kuzusunu barkini evini odunu ocagini aklini ahlakini dünyasina dogdugu insan pusulasindan bilip belleyen ask a akran rehberligiyle, suyan kanmayan testiler kuyuya salindikca hayatin derinliklerini seyre yazan bakraclar tuzuna yara sardikca bagii deresini cayini irmak olup yurduna yarenine akip giden bulutlar ve yagmurlar, esmis bir rüzgarin toz kopardikca oyunlar icinde oyunlara daldigi, Toprak….
Gelincigi ekinlerin keyfikederine sevda diye sarip, höyüklerde tozluda almaligölde kavacikta sazakta kirikcayirinda gölgeliklerde güneste, insan kalbini cocukluga yazip TOPRAK, eskimez yarina tükenmez bitmez düne halhatir sorarcasina dagdan dereden…
Seyfi Karaca…………….Haziran / 16
..