dolaşıyor her yerde
yalnızlık
can sıkıyor
kabuslar içindeyim
en harap
en yaşlı bir bahçe gibiyim
..
Ne kendime yaradım,ne sana yaradım,
Her gün tutunacak sağlam dallar aradım.
Bekledim durdum da olmadı muradım,
Bir hayırsızın sözüne umup aldandım,
Sevgilim inan açılan fallara kandım.
Yeşil bahçe düşledim,çöllere susadım.
..
AŞK OLUR ADI! ? ...
Hayatını SEN SEÇERSİN;
NE EKERSEN, ONU BİÇERSİN
BAHÇE SENİN EVLADIM,
ALLAH BEREKET VERSİN! ...
..
Ayılar dost canlılar bizlerden sevgi bekler,
Dünyalı olduğundan onlar, bizden biriler…
Kış uykusundan kalkıp aramıza sızmışlar,
Aç ve susuz bir hâlde park bahçe dolaşırlar…
Eksikleri varsa dil, eğitim sorunları,
..
Sorunlarımız çoktur çözemiyoruz bile,
Bahçe kapılarından basamıyoruz zile…
Takılıveriyor, yakalanıveriyoruz,
Sonra itfaiyeden yardım bekliyoruz…
Oysa demirlerimiz üç santim dar olsalar,
..
Sen vardikca irmak sana cark damla sana caglayan
Sen güldükce gül sana bahar nergis sana hayran bal badem sana cerci
Sen yandikca cira kandil ve ben sana….
Sen ask olup sevildikce bagrim yarasinda sizlayan yarim
Sinem silam gurbetim
Dünya diyarim ve gönül evimdir bahtin
Yazim kisim tüm ömrüm barkimla bir
..
56.Altın
Atam nenem hep buralı
Sizi kimden sormalı
Zamanı geldi nişanın
Altın vercez burmalı.
..
Kapısı ve sofrası hatıralara açık,
Bir kadın tanıdım uçurumun kenarında.
Kulağında naylon güller.
Yalancı bir uçurtmayı uçuruyordu olmayan yellerde.
Uzaklara bakıyordu, bahçe içinde bir eve,
Gözlerinde donları düşmüş çocuklar oynuyordu.
..
Ev, arsa, tarla ya da; bağ, bahçe,
Altı, üstü toprak ile taş değil mi?
Yiyip, içip, eğlenelim kardeşçe,
Ademden bize miras değil mi?
Her şeyi çift yaratmış yaradan,
Nuh'un gemisi cihana eş değil mi?
..
Sabahtan erken kalkar, Karadeniz kızları,
Gider kuzina yakar, Karadeniz kızları.
Elinden her iş gelir, sevdiği yâri alır,
Sevdası için ölür, Karadeniz kızları.
Öyle her söze kanmaz, çalışmaktan usanmaz,
..
Beklemişiz, özlemişiz,
Dilenmişiz bağ bahçe.
Her bahar ağlamışız,
Bağlanmışız.
Bir çiçeğin ömründen,
Gün çalmışız…
Yeşermişiz, sararmışız dem dem,
..
Evvel sabahki yerinde durmuyor gün
Dolaniyor akrebin koynunda bal süzen baglari seyran ediyor devran
Cicek cagla bahce bostan
Safagin söküldügü sisli perdelerden tadi damaginda kalan sofralar kurarak
Geciyor gölgeler arasinda yagmur yel yazi ve yaban
Eskiyor iklimin ömrü agustos temmuz bahar…
Yazi güze yoran
..
Lanet tavırlarımız yerin dibine insin!
Komşuluklarımıza kalmamış saygın sevgin…
Bahçeye top gelmiştir ev sahibi bağırır,
Başka yerde oynayın, diyerek azarlatır…
Bahçe, dersen boş toprak ekilemez biçimde,
..
ince beline
sımsıkı sarılmıştı
bir ilkbaharda
bahçe çitine
gençliğini vermişti
gül hatırına
..
toprak kokuyor birlikte
camdaki yağmur kiriyle
burcu kokularda alkımlar
berekete durmuş bağ bahçe
sevilesi zamandır yağmur sonrası
ıslaklıklar buğulanır günde
..
Tezekler yapmalar kermeler arasinda hizla cigligini kovalayan kerpic duvarlar tastan camurdan örme sivama duvarlar, bir emem kusaginin süslü masallarina gönül baglayan cakmakli cirali kösebucaklar gibi hazin hüsran…
Neydi….?
Sanki yandigi zaman ciy cigarmis kibritten, zar zor davranip tutusan isli bir alevin hic susup sönmeyip solmayacakmis gibi her dokudugu verilmis ögünclü ögütler ilmegiyle zihnini kucaginda bebeklestirdigi hayata insan adini cagirip koyarak; zifir iken zindan yerinden agarip söken safagin tüm amanlarboyu körpelenen baharlari, tüylenen tomurcuklari, tüllenen renkahenkleri, telden duvaktan cözüp siyiran sakli neydi sus neydi söz neydi vebal neydi sir neydi ….?
Örtmelerde sacin üstünde saman atesinin korunda közünde evraaac elek un ufra, pinesindeki henüz sicakligi üstünde tavugun culugun firigin kolani kusami akli kadar kalbiyle arasinda su sizmayan ev, oba, pinar, dag, bahce, ark, tevek, sürgün neydi sacak neydi yufka neydi, yumurtali dürümün dumani üstünde tütüp de, eteginde ocaginda egiren yoguran tandiri yakip, kalbi doyurdukca nasibi cogalan insan sevgisini ömrüne nasip yangin olanlarin…? ?
Nereye uzanirsa uzansin zaman hayat nerece uzaklasir uzarsa uzasin nerden nereye cekip sürüklerse sürüklesin ömür ipi yahut devran hayat cizgisi, hic bitmeyen ve hic gitmeyen gezgin höyük duran cark bulanan sagnak dede ebe …okunmus salalardan kökünü sacagini ilmini kuzusunu barkini evini odunu ocagini aklini ahlakini dünyasina dogdugu insan pusulasindan bilip belleyen ask a akran rehberligiyle, suyan kanmayan testiler kuyuya salindikca hayatin derinliklerini seyre yazan bakraclar tuzuna yara sardikca bagii deresini cayini irmak olup yurduna yarenine akip giden bulutlar ve yagmurlar, esmis bir rüzgarin toz kopardikca oyunlar icinde oyunlara daldigi, Toprak….
Gelincigi ekinlerin keyfikederine sevda diye sarip, höyüklerde tozluda almaligölde kavacikta sazakta kirikcayirinda gölgeliklerde güneste, insan kalbini cocukluga yazip TOPRAK, eskimez yarina tükenmez bitmez düne halhatir sorarcasina dagdan dereden…
..
Hep bir bahçe düşlerim
Binbir çeşit güllerden
İçinde binbir çocuk
Binbir çeşit ülkeden..
Yaşayalım isterim,
Kardeşçe, kardeş gibi
..
Her sevgi yürek atışında başlar ağır ağır,
Değerse güzelliği sevgiye eğer atışları gümbür gümbür vurur…
Hele bir de karşılığı varsa ya bu sevdanın,
Bak o zaman ritmin melodisini dinlemeye doyarmı gönül…
Hep hayalimdi bunca ektiğim sevgi tohumları,
Gün gelip yeşerecek etrafımda sevgi meyvalarıyla dolu bir bahçe…
Gülen, sevimli, renk renk lezzetli pek çok sevgililer,
..
Hergün hergün çalgı çağnak katıksız
Etraf örümcek ağlarıyla örülü, bahçe toprak bakımsız
Sarılmış bir hozanın yamacında sağ kalan tek şey
Pirinç borazanlar ve zurna artığı gürültü
Bundan insan geçinir mi dersen
Evler dolusu reklam yapımı zulaya bakar
Ecük cücük insanlardan
..
Siz benim açmamı sağladınız
İçimdeki kutuyu
Sırlarım saçıldı ortaya
Derin bir bahçe gibiydi kalbim
Bir gül kokusuyla belirdiniz önce
Aktınız ta damarlarıma
..