Bahar gelir gönül hayal atına
Biner gider köyüme; güzel eder
Çocukluğum, dikilir yol çatına
Gülücükler saçar, bana el eder
Gönül, bu mevsimde deli coş olur
Bu havalar esritir, sarhoş olur
Bazen bülbül gibi şakır, hoş olur
Bazen gam kasavet onu lal eder
Serde delilik var, durmaz burada
Aklı fikri o kaşları karada
Yıllar varmış, yollar varmış arada
Fark etmez, anında intikal eder
Yeter ki istesin, çabuk yol alır
Işık hızı ne ki! ? Çok yavaş kalır
Dilerse, mutlaka yolunu bulur;
Zamanı mekânı aşka kul eder
……………………………….
İşte... Aldı beni... Götürdü beni,
Bir anda köyüme yetirdi beni
Yarin kucağında yatırdı beni
Hayal mi grçek mi, kim akıl eder?
Hayret, köyde değişiklik olmamış!
Ben gideli Azrail hiç gelmemiş
Anam- babam, konu-komşu ölmemiş;
İşiyle, gücüyle iştigal eder.
Her şey yerli yerinde mi bakayım
Çayır, çimen gezip, dağa çıkayım
Kekik gibi, çiğdem gibi kokayım
Mest olayım, felek gör nasıl eder?
Bizim bağın altında bir çift kavak;
Yürüdüm, yoruldum; hava çok sıcak
Uzandım, gölgesi ne serin kucak
Ninni söyler uykuları bal eder
Solak Pınarında, Kırık Yurdunda
Eğr’öz’de, Torluk’ta, Keh’in ardında
Millet tarla, tapan, ekin derdinde
Muhannet zor, insanı rezil eder
İkiztepe, Kömün Önü, Kannargaç;
Kele Deresine dururlar yamaç
Kucaklar hepsini, Kerkenez anaç
Koyun, kuzu buraları yol eder
Bahar veda etti, işte yaz geldi
Ballandı meyveler dile haz geldi
Irgatlık edildi, aha güz geldi
Bağlar bu aylarda bize gel eder
…
Ben çocukken hafi yola giderdim
Azık götürürdüm, mala giderdim
Kitap- tezek ilkokula giderdim
Andıkça içimde köz hâsıl eder
…
Şahmuratlı yolu, yürekte yara
Ruhum yanar orada bir mezara
Babam başucunda ağlar fıkara
İlk göz ağrısıyla hasbıhal eder
O mezarda kınalı bir gelin var
Gelinin acısı yürekler yakar
Tek kuzusu, babasında yadigâr
Göynür özüm, kabrine inzal eder
Kader bu ya, ecel çıkmış kısmete
Allı gelin, yenik düşmüş illete
Gözü arkasında, gitmiş cennete
Ana kalbi yavrusuna meyl eder
Dedem! ... Dedem! ... Yaren midir bu mezar?
Yoksa ciğer paren midir bu mezar?
Derdin midir, çaren midir bu mezar?
Yürek yakan acılar sual eder.
Çanakkale narına, dayandın sen!
Kurşun yedin, çokça yaralandın sen;
Semenderdin nasıl oldu yandın sen!
Demek bu dert fıtratı zâil eder!
Baba her belayı savar, az gelir;
Yavrular sağ olsun, ölse vız gelir!
Evlat ölür, cehennem’den köz gelir;
Düşer baba yüreğine, kül eder!
Nerden çıktık yola nereye geldik!
Köyü gezmek için bir hayli yeldik!
Biraz hüzünlendik, biraz da güldük;
Hüzün neşe ile hep cidal eder!
Evvahi sen belki bir gün gidersin;
Vuslata ermeyi murat edersin!
Ya gurbet olmuşsa köyün ne dersin?
Ağır olur acısı, bir hal eder!
Evvahi
Kayıt Tarihi : 6.11.2008 14:09:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şaşırmayın ne var bunda şaşacak İnsan güzel hayal kurup coşacak Ter dökecek hep peşinden koşacak Vuslata erenler bu minval eder
![Osman Şener](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/11/06/baharda-hasret-2.jpg)
Neler neler anımsattı bana bu güzel eser....
Doğduğum, büyüdüğüm yörelerde gezindim.
Şiir teknik olarak, anlamca ve duygu bakımından mükemmel.
Yüreğiniz dert görmesin, keyifle okudum.
Tam Puan + Ant.
Selam ve sevgilerimle....
Nafi Çelik
TÜM YORUMLAR (4)