Bugün gezdim dolaştım çiçeklenmiş kırlarda
Tâzelenmiş tabîat bambaşka bir baharda
Baldan tatlı bir dere akıyordu kardan ak
Şirin nârin kuzular meleşirken civarda
Yerden çıkan apak su, cıvıl cıvıl çevresi
Şifâdır içen için hayat var bu pınarda
Söğüt ağaçlarının arkası dümdüz çayır
Ses verir bana gel der bir koruluk kenarda
Her dalında binbir kuş ötüşür muhabbetle
Çam ağacında serçe, gugukçuklar çınarda
Ardıç kuşu öterken uçuşur kırlangıçlar
Üveyikler dem çeker göğe değen köknarda
Dalgalanır kokusu iğde dallarının
Devreyler esen yelle, durur mu bir kararda?
Yamaçları belleri kaplamış papatyalar
Pırıl pırıl bir örtü, beyazlığı yok karda
Tarla kuşları yerde, hüdhüdlerse meşede
Konuk gelmiş leylekler seyran eder yukarda
Yavru kuşlar cıvıldar yuvaları içinde
Rızık arar analar ümitvârca dışarda
Nûrlu bir dağ yükselir tarlaların bağrından
Resim gibi görünür gök renkli bir duvarda
Yapraklar zümrüd zümrüd ışıldar karlı dağda
Göğe el açmış bir dal yeşillenmiş bir yarda
Katar katar turnalar ses verir ufuklardan
Taptâze haberler var görünen her katarda
Güzellikler katbekat ışıl ışıl gökyüzü
Rahmet iner ânbeân hüzün bu dem firarda
Gam devri kaçıp gitmiş gül devrinin şavkından
Zâr etmez artık bülbül şen şakraktır gülzârda
Gülün yanı yöresi nergis, menekşe, sümbül
Renk renk olmaz mı dünya, güneş aşkla doğar da?
Şakâyıklar yanyana inci çiçekleriyle
Gülümser gelincikler boy vermiş çemenzârda
Hoşça bakar nergisler, miskçe kokar sümbüller
Lâleler duâ eder sessizce lâlezârda
Tebessüm eder güneş kuşluk vakti cihâna
Muhabbet nûru balkır lâle-i muattarda
Sevinç doldu içime pür-neş’e bütün varlık
Âlemlere Rahmet’in nûru parlar her varda
Mevlâ’nın rahmetini müjdeledi nice dost
Aynı çağrıyla geldi müjdeciler ardarda
O güzel elçilerin hepsi birer güneştir
Mevlâ’nın Habîbiyle cümlesi iftiharda
Âlemlere Rahmet’tir Mevlânın Son Elçisi
Övülmüştür hem gökte hem yerde, her diyârda
Nebîlerin Hâtemi sultân oldu kullukla
Böyle hüküm ihtişam yok hiç bir hükümdârda
Allâh’a çağıran ses, yükseldikçe yükselir
Şimşekten bir kılıçtır, gâlibtir her nazarda
Hak adâlettir gelen, son bulacaktır zulüm
Yok olur saklansa da en kuvvetli hisarda
Dosdoğru haberlerle geldi insanlık için
Geniş bir yol açtı ki kimse kalmasın darda
Gizli değil apaçık gerçektir anlattığı
Gönüller için her ân hakîkati izharda
Kurtuluşa götüren hakîkatin çağrısı
Güneş gibi parıldar koyduğu her şiarda
Gözlerin aydınlığı, başların tâcıdır o
Dili hakkı söyler, gönlü hep Yüce Yâr’da
Gözde kuldur Mevlâ’ya tertemiz ahlakıyla
Saf altınca sevgisi hâlis her hal ü kârda
Edeb hayâ cevheri, tevâzû’un baştacı
İnci sedefte saklı, o can iffette arda
Candan sever melekler Allâh’ın Habîbini
Kusur etmezler O’na hürmette îtibarda
En yüce yakınlığı ister de ister o dost
Lûtuf niyaz cem olmuş bu samîmî ısrarda
Tek Hakkadır kulluğu tenhâda toplulukta
Mevlâ’dır bir sevdiği gizlide âşikârda
Hamde şükre çağırır Yaradan’a sevgiyle
Yâr’e dönüktür yüzü hiç gözü yok ağyarda
Allâh’ın Sevgilisi her dem anar Mevlâ’yı
Çok kapılar açılır ismini her tekrarda
Ümmetine şefkatle gece gündüz duâda
Secdelerle anar Rabbini leyl ü neharda
Şefkatle ağlar o dost, gözünden yaşlar döker
Candan sevenler için her seherde istiğfarda
Rahmet Elçisidir O, ümitvârım o yüzden
Benden bana ne fayda, gözüm o lûtufkârda
Gül yüzünü bir görsem bahtiyârım ebedî
Nûruyla dolsun içim, coşsun kanım damarda
Cennetedir dâveti, toplar inananları
O en güzel ikramda, o huzur-u dîdarda
Ayrılığın nârına düşüp yanmasın kullar
Nâçar kalmasın kimse telâfisiz zararda
Çağırdığı sevgidir, kurtulur Ona uyan
Kalbinde Onu duyan yanmaz hasretle nârda
Sevginin değerini Allâh’ı seven bilir
Vazgeçmez o sevgiden tâ sonsuza kadar da
Allâh’ın sevdiğidir, O adı güzel mâsum
Üstüne rahmet nimet yağar hadsiz miktarda
Ummanlarca geniştir cömertliği keremi
Hoşça lûtfu gülümser şu okşayan rüzgârda
Sadra şifâdır ıtrı ferah verir her câna
Çağlar bu hoş râyihâ şu âlem-i devvârda
Sevgiyle şen çimenler, incilerle süslenmiş
Sevgiyle coşar gönül, meyli dürr-i şehvârda
Güler kır çiçekleri, çiy düşmüş tâclarına
Altın damlalar gibi hepsi aynı ayarda
Erguvân çiçekleri salkım salkım salınır
Bahtiyârdır gözleri kalmadı intizârda
Kırmızı lâle parlar Son Elçinin şavkıyla
O lâ’lden al rengine hayran olur gülnâr da
Yâdederken lâleler o Vefakâr Elçiyi
Hiç tereddüd göstermez vefâsını ikrarda
Karanfiller süsenler, yâseminler çiğdemler
Misk ü amberler saçar, gülşen-i nûr-nisarda
Firûze renkli göğü sarar bir tatlı nefes
Ebedî hayat vardır bu lâtif bergüzârda
En güzel kokularla eser tatlı rüzgârlar
Son Elçinin sevgisi yayılır ilkbaharda
Kayıt Tarihi : 2.5.2017 15:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!