Yağmurların dansıyla uyanırken topraklar
Süt kokulu bebektir dallardaki yapraklar
Leylakların renginde aşılırken yasaklar
Göçten dönen kırlangıç yuvasının mimarı
.
Anaların bağrında açan kır çiçekleri
Konuk etmiş şefkatle sessiz kelebekleri
Yaban otlar, yosunlar severken böcekleri
Gözyaşıyla kıvranır zirvenin yalnız karı
.
Sevişirken korkular rüzgârlara karışır
Nazlı hanımelleri sarmaşıkla yarışır
Eskitilmiş sözcükler sevdalarla barışır
Kovanında peteği kurarken işçi arı
.
Gökyüzünü süslerken yedi renkli kuşaklar
Güler yüzlü tarlada dalgalanır başaklar
Bulutları süpüren iplik iplik ışıklar
Yeşilin cümbüşünde kucaklıyor baharı
.
09 Mart 2007
(Nisan -2008 Cep Sanat Dergisi)
Nesrin GöçmenKayıt Tarihi : 10.3.2007 00:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bereketli yağmurla uyanınca topraklar Süt kokulu bebektir dallardaki yapraklar 'Nympha'ların giziyle delinirken yasaklar Göçten dönen kırlangıç yuvasında bir mimar . Anaların bağrında açmış kır çiçekleri Konuk etmiş şefkatle sessiz kelebekleri Şaşkın otlar, yosunlar severken böcekleri Gözyaşıyla kıvranır zirvelerde çılgın kar . Leylaklar rüzgârlara sevişerek karışır Nazlı hanımelleri sarmaşıkla yarışır Boynu bükük sözcükler harfleriyle barışır Yamalı yüreklerde akar coşkun bir pınar . Gökyüzünü süslerken yedi renkli kuşaklar, Yüzü gülen tarlada dalgalanır başaklar. Bulutları süpürür iplik iplik ışıklar Türküler eşliğinde doğuyor yenibahar ng . nympha: Yunan Mitolojisinde geçen, çok güzel olduklarına inanılan, akarsu, dağ, okyanus, dalgalarda yaşayan çeşitleri olan ve farklı adlarla anılan su perileri.. su yaratığı... nilüfer...
şiirin iki versiyonunu da koymanız hoş olmuş. bu şiir bir pamuk şekeri gibi deyim yerindeyse. sanki bir ormana girdim de bambi ceylanıyla oynuyorum. O istanbul-ankara arasındaki trenle gittiğim sefer gördüğüm yeşillik alanları hatırladım. çok sağolunuz
nymphalara gelince, şiirinizin teşvikiyle ve nymphaları da araştırarak, ileride bir şiir yazacak olabilirim:)
kıtalar arasına 'kucuk nokta' eklemeniz de yakışmış.
kutlarım
-
bu coşkun şiiri okuyunca bir şiir de ben yazayım buraya istedim. bilmem örtüşür mü:
Kubla Khan
Kısa versiyon:
Xanadu’da Kubilay Han
İhtişamlı bir eğlence Sarayı Buyurdu:
Alph’in kutsal suları,
İnsanlar için uçsuz bucaksız mağaralar içinden
Ta güneş görmeyen denizlere döküldü.
Ve böylece iki kere beş dönümlük verimli arazi
Etrafı surlar ve kulelerle çevrildi.
İçinde berrak dereleri olan bahçeleri,
Güzel koku veren meyve ağaçları ile bahar şenliği;
Ve dağlar kadar yıllanmış ormanlar
Yeşillik ve Güneş beneklerini kucaklayıp;göklere yükseldi.
Samuel Taylor Coleridge (1798)
Asıl versiyon:
kubla han, buyurdu yapila,
gorkemli bir zevk kubbesi, xanadu’da,
alph’in, o kutsal irmagin,
ucsuz bucaksiz magralardan gecerek
gun gormeyen bir denize aktigi yerde.
iki kere bes millik verimli toprak
duvarlar ve kubbeler sarildi;
bahceler vardi, dereleri parlak,
ciceklenmis bir cok gunluk agaci;
guneslicayirlari kucaklayan,
daglar kadar yasli ormanlar vardi,
fakat o derin ve hulyali ucurum
yesil dagdan sedir ormanina inen
vahsi bir yer! her zaman kutsal ve buyulu.
bir kadin hayaletin dolasip durdugu
soluk ay isiginda sevgilisi seytani cagiran.
ve bu ucurumdan, sonu gelmez bir kaynasmayla,
sanki topragin hizli ve derin nefes alislariyla,
bir an icinde guclu bir kaynak fiskirdi:
onun hizli ve kesintili patlamalariyla
devasa parcalar firladi, sicrayan dolu gibi,
samanli tahil gibi harman dovenin altinda.
ve bu dans eden kayalarin arasinda
bir an icinde savruldu kutsal irmak.
saskinca bes mil boyunca medreseler yaparak
orman ve vadiden akıp gecti kutsal irmak,
sonra ucsuz bucaksiz magralara ulasti
ve bir gumburtuyle cansiz okyanusa karisti:
kubla, bu gumburtunun ortasinda, duydu uzaktan
atalarin seslerini savas kehaneti yapan!
zevk kubbesinin golgesi
dalgalarin ortasinda yuzuyordu;
orada kaynak ve magralarin
karismis nagmeleri duyuluyordu.
buzdan magarali, gunesli bir zevk kubbesi,
nadir gorulecek bir mucizeydi.
santurlu bir genc kiz
duslemistim bir zaman:
habesli bir genc kiz,
santurunu calan,
soyleyerek abora daginin sarkisini.
icimde yeniden canlandirabilsem
onun muzigini ve sarkisini
bana oyle derin bir haz verebilirdiki,
o gur sesli ve uzun soluklu muzikle
o kubbeyi havada kurabilirdim,
o gunesli kubbeyi, o buz magralarini!
duyanlarin hepsi onlari orada gormelidir,
hepsi haykirmalidir, amann! dikkat!
simsek cakan gozleri, ucusan saclari!
onun cevresinde uc kere dolas
ve gozlerini kapa kutsal bir korkuyla,
cunku o cicek ozuyle beslenmis,
ve cennet sutu icmistir...
s.t.coleridge
- - -
(synthetic, 05.01.2002 20:54 ~ 06.01.2002 01:41)
samuel taylor coleridge’nin bir şiiri.
bu siiri, 1816 yilinda, kitap okurken daldigi uykuda gordugu bir ruyada yazmis, fakat tam da uyandiktan sonra gelen bir ziyaretci yuzunden eksiksiz olarak kagida gecirememistir.
douglas adams'in kutsal dedektiflik burosu adli kitabinda da rastlanabilir.
4. (bkz: kubilay han) nasıl yazılır bilmeyen samuel bir gün bir şiir yazmaya girişir, olaylar gelişir...
(tsan chan, 05.05.2002 18:42)
5. rivayet odur ki, coleridge afyon sonrasi uykularindan birinde bir ruya gormus. siir okuyan bir ses, garip bir muzik akabinde bir cin sarayinin insaati. velhasil sarayi insa eden muzikmis. saray da kubilay han'in sarayiymis, bunu da anlamis arada. akabinde uyanir uyanmaz yazmaya baslamis mevzuyu. ve lakin afyonun etkisinden midir, araya baska bir seyler mi girmistir bilinmez unutmus ruyanin sonunu ve yazabildigi ilk 50 dizeyle kalakalmis.
ilginctir, daha sonradan kubi kisisinin de sarayini, rüyasinda gördügü bir plana göre yaptirdigi anlasilmis. bu ne garip bir tesadufmus, oyleymis, boyleymis..
(kite kat, 26.09.2002 20:25)
6. tim powers'ın ithaki yayınları'ndan çıkan anubis kapıları (bkz: gates of anubis) adlı kitabında, yazılışına dair alternatif bir hikaye anlatılan ünlü coleridge şiiri.
(jazzbass, 26.09.2002 20:29)
8. coleridge'nin bu siirinin yarim kalmasinin nedeni, yazdigi sirada birisinin ziyaretine gelmesi olarak anlatilir kutsal dedektiflik bürosu romaninda.
konugu yüzünden rüyanin geri kalanini unutur coleridge, ve siir de yarim kalir haliyle.
kutsal dedektiflik bürosu romaninda bu esrarengiz konukla tanisma imkani da buluruz ayrica.
ama şu an bişey dersem balığa dair, hem doğuş hem bahar var orda.
bu sentezi yakalayabilmek herkesin harcı değildir. sizi kutlarım
TÜM YORUMLAR (20)