Yapraklar bile dallarını terk etmiyorlar hazan gelmeden
Oysa taptaze bir ilkbahar sabahı
Çıkıp gittin evimizden
Yine bahar geldi
Sensiz geçip giden kaçıncı bahar
Kaç bahar hasretim sana, sayamadım
Kaç bahar…
.
Biliyor musun
Her bahar, sana bir mektup yazarım
Hasretini, sayısınca okur titreyen dudaklarım.
Senin gittiğin kente posta arabaları uğramıyor
Posta güvercinleri uçmuyor bile
Kendi küçük, anahtarı küçücük
O ceviz sandıkçığına koyar, saklarım
Sana yazdıklarımla, yazamadıklarım...
Büyüyen özleminle tükenen umutlarım
Senden kalan kutuda üst üste durur
Baharlar gibi, üst üste yığarım hasretini
Adresi olmayan mektubun zarfı mı olur
İlk mektubumdu sana
Gün gibi hatırlarım
“Yapraklar bile dallarını terk etmiyorlar hazan gelmeden
Oysa, taptaze bir ilkbahar sabahı çıkıp gittin evimizden”
Küçücük bir çocuktum
Bilmezdim gidişinin mecburiyet olduğunu
Ve mektuplarımı, baştan sona sitem doldurduğumu.
Sonraki mektubumda şöyle demiştim
“Yanına gelsem sığar mıyız o küçücük hücrene
Beni de alırlar mı yanına
Bir gardiyan bekliyor mu kapında”
Ve bir diğerinde;
“Artık sana gelmenin suç olduğunu biliyorum
Tükenecek günlerin birinde gelmeni diliyorum”
Baharlar büyüdü,ben büyüdüm
Öğrendiklerim büyüdü
Sonraki mektuplarda
Hasretim, hüznüm, çaresizliğim büyüdü.
Düşün ki… Bir okul çocuğu,annesiz
Öğretmenini dinliyor sessiz,sessiz
“Yüksekten bırakılan taş hızını artırarak yere düşermiş
Denizde yüzen gemiler ağırlığından kaybedermiş”
Taş hızlanarak yere düşeceğine
İsterse, kuş tüyü hafifliğince havaya uçsun
Gemiler ağırlığından kaybedeceğine
Batsınlar suyun dibine apansız
Deniz, Fırtına, Bir Gemi ve bir çocuk
Ne yapar limansız
Hep o sandık… O anahtar…
Küçücük ve de yalnız.
Zaman büyüdü…Baharlar büyüdü
Konuştuğum eşyalarım, duyarsızlığım büyüdü.
Küçücük bir çocuktum,merak eder dururdum
Mangalda ateşe neden kül konduğunu
Baharlarla neler, neler öğrendim
Ayrılığın kor, zamanın zamanla kül olduğunu
Vakti gelmeden sana koşmamım yeniden ayrılığa dolduğunu
Zamansız düşen yaprakların hazana varmadan solduğunu...
Küçüktüm, küçücüktüm, anlamazdım
Seni üzecek kadar da yaramazdım
Şimdi Sen…İçimde büyüttüğüm “Bahar Varamazlığı”
Vaktinden önce sana gelmek suçmuş
Bıraktım artık yaramazlığı.
“Yapraklar bile dallarını terk etmiyorlar hazan gelmeden
Oysa taptaze bir ilkbahar sabahı çıkıp gittin evimizden.
Zehra Birsen Yamak
Kayıt Tarihi : 9.3.2005 14:01:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Zehra Birsen Yamak](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/03/09/bahar-varamazligi.jpg)
Kaleminize ve yüreğinize sağlık. Selam ve sevgilerimle. Hüseyin Sığırtmaç
kader desek,
adı ne koyarsak koyalım,
belki de alın yazısı,
Cennet uğruna her aciz kul tarafından yaşanacaktı,
yaşandı,
kimbilir
sırada kimler var...
güzel bir şiir okudum,
mesajıyla, satırlarıyla,
kutlarım şair...
TÜM YORUMLAR (4)