Bahardan mıdır tüm çarpıntılar
Yoksa çarpıntıların baharı mıdır
Tüm yaşananlar
Öyle ki sihirli ayvayı yiyen
Prensi öpmeye gelen prensesin
Bir öpüşüyle insana çevirmesi kadar
Mucizevi masallar kokan bir bahar
Gecelere tövbe ile yaklaşıp
Gün doğumu izlemek
Tek bedende iki kişi
Yada iki kişide tek yürek
Boşa kovalanan zamanı ziyan saymakta
Çabası veyahut bereketi,gelişe
Yıllarca hayal edilen yüz mü
Yoksa Tanrı'nın bahşettiği mükafat mı
Konuşmaları titrekçe mükafatlandıran
Klasiği sevmem ama
Çok klasik bir aşk tebessümü mü
Baharı içimde yaşatıp
Yüzüme parlatan
Evet,tam baharıdır bu mevsimin
Bir aleve isim yaratan
Eros'un kucak açtığı
Alabildiğine kızıl
Bir aşk kokusu
Dizlerime uzanmış
Kalbimi ıslatan
Aslında ben bu değildim
Alacakaranlıkta sineme ışık saçan
Bir Güneş Tanrısı kadar kutsal,olan sen
Uyandırdın içinde yaşadığım tüm gecelerden
Sabaha
Ademle Havvayı bile gölgede bırakan
Tanrı'nın bahşettiği mükafat
Sensin,içimde beliren
-ya da-
Benim,kırmızı baharlarımı göğsümde toplayıp
Sana gelen
Hepsi bu kadar da değil
Ama cebimdeki paslı sözcüklerim
Seni,sana
Ve hatta beni sana
Anlatamayacak kadar
Yetersiz
Tüm anlamım sadece
Gözlerimin içinde
Sana bakarken ışıldar
Tanrısal bir aşkın bendeki senide
Diyebilirim kısaca
Bahar mıdır sana benzeyen?
Yok,sensin bahara beni müjdeleyen
Belkide Tanrı'nın oynamamıza izin verdiği
Aşk bahçesinin çocuklarıyız
Geçmişten uzak,geleceğe sahip
Ben hazırım
Tüm yasak kelimelerden uzak
Ayrılıklardan arındırılmış
Bir ömrü oynamaya...
Ocak 2010
Erhan TabakKayıt Tarihi : 19.2.2011 19:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!