Çiçeklenmiş erik, badem dalları,
Boyamışlar yeşile körpecik yaprakları,
Teslim olmuş güneşe yüce dağların karı;
Bütün bunlar muştularmış baharı.
Tanık iken doğadaki talana
Kim inanır bu kuyruklu yalana;
El koyarken beton yeşil alana
Nasıl kutlarız bu SAHTE BAHARı?!..
Şirin doğa nasıl gelmiş bu hale?
Çok susamış, çağlamıyor şelale;
Kışkırtıcı, ince belli kadehken
Boyun büküp takkeye dönmüş LALE!..
TOMURCUKta patlayacak hal mi var,
Patlasa da GÜLecek mecal mi var;
Son yaprağı "Seviyor" desin diye
PAPATYAda açılacak fal mı var?!..
Sofrasından kalkar SERÇE doymadan,
Dayak yiyip suspus olmuş PAPAĞAN,
Mektup taşımaz GÜVERCİN korkudan;
Nasıl kutlasınlar bu İLKBAHARı?!..
Yas tutmaktan sararıp solmuş GÜLler,
Kurbanlara ağıt yakar BÜLBÜLler;
Güzel yurdum kan gölüne dönerken
TURNAların haberini kim dinler?!..
26 / 03 / 2016
Niyazi ÇetinKayıt Tarihi : 31.3.2016 20:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!