Korkak, eskimiş bir adam;
Üstelik çirkin!
Ne sevgisinde sınır var;
Ne gitmelerinde kin…
İçinde saklanan binlerce yara;
Geçmişinden hediye.
Hele bir yarın olsun da
Bahar uğrar şehrimize
Yeşil bir pervazın üzerinde
Ekmek kırıntıları bulur
Aç serçeler
Evet, tam gördüğün kadarım
İstediğinden çok daha az
Çok zaman kendime de darım
Sancılarımı kimse anlamaz
Gridir gökyüzü nazarımda
Ne koyu karanlık; ne inadına beyaz
Git dersen giderim, bir gölge gibi
Ağır ağır silinirim gecede
Bensem mutsuzluğun tek müsebbibi
Git dersen giderim; ama sen kal de
Sevgim yüreğine büyük gibiyse
Bir güzel sevdim bir zamanlar, bir nefes kadar uzak
Bir güzel sevdim, çocuk gözleri sevda kadar sıcak
Bir rüya âleminde gibi sarhoş ve karmaşıktık
Bir rüya âleminde gibi sırılsıklam âşıktık
Dikenler arasında yalnızdır gül…
Kızıl bir pınar çağıldar gülizarda;
Gecenin karanlığına inat…
Ve sesleri titretir bulutları,
Yakamozun üzerlerine vurduğu
Dinle, duyuyor musun çığlıkları?
Arıburnu’nda yankılanmakta hala…
Binlerce insanın ölürken haykırdığı
Son sözler…
Binlerce insan; binlerce…
Avustralyalı, Yeni Zelandalı, Türk…
Otuz yaş; gri yılların başlangıcı
Hey gidi çocukluğum;
Ben çocukken
Berrak bir suydum
Otuz yaş; gençliğimin çektiği ilk sancı
Hey gidi çocukluğum
Akasya ağaçlarının altında söz vermiştin
Dönüşü olacaktı bu gidişin…
Bekliyorum hala…
Yılgın bir umudun
Zayıf kollarında
Titriyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!