Gel yar, aşkın şarabından içelim
Hatıralar eskitelim mahzen hasretlerde
Yarına yatırılmış eflatun-i gecelerde
Kızıla eskitme efsunlu hecelerde
Ah bağ bozumu al al dudaklarına,
Kayıtsız kalamadığım kara sevdam…
Gel arınalım, kutsanalım aşka
Ummansız çöllerin hüznü Leylalarına
Mecnun gözlerin lal bakışlarına
Ah mehtabına, şavkına, harına
Çırılçıplak, sırılsıklam serildiğim
Ay gecem, alacakaranlığı al perçem
Bir yerler var, biliyorum çok uzaklarda
Gülçe peymanelerde, gökçe pervanelerde
Mum ışığı izlerde, sihirli aynalarda
Sılası yürek cenneti, yâri düş medeniyeti
Ah hasreti hazan, hüznü kara sevdam…
Acının kör ereğine astım yine her dem,
Üryan yalnızlığımı, müşteki sergüzeştliğimi
Bir sınırsız boşluk, gizemli bir loşluk
Sanki gök kubbede beyaz ve eflatun
Ay delişmiş Güneşe suskun, puskun
Güneş cinnet devşirmiş mevsimlere
Garbın afakında arz, arşa küskün
Yine korlamakta aşk, maşukunu
Mum ışığı, tan vakti suskunluğunu
Gel, vakit bu vakittir kara sevdam…
İklim sürgün, gönül vurgun güller içinde
Aşk Leyla’dan, Mecnundan geçme faslında
Gel, hatıralar eskitelim el ele yaşlı gözlerde
Ölümü öldürelim kahpe feleğin tekerinde
Aşkı sonsuz kılalım bağ bozumunda
Aşk seyyahı (Faruk tengüz)
Faruk TengüzKayıt Tarihi : 9.12.2010 12:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!