Hey, bekçi!
Durdur artık, boşluk hırsızlarını.
Doldurmasınlar.
Boş kalsın, ciğerimde alveolllerim.
Yedi delikli parçasında da bedenin,nefesi.
Kanamayan yaraları açalım.
Kan boşansın, tuz basılmış yaradan.
Birbirine müzevir kardeşlerin
şerde yarışında yenilenlerin
bahçesini sulasın, bade-har’ımız.
Libası kefenine mütekabil
cesetlerin arasında
tanrıların, ölümden korktuğu çağda
kirlensin ruhtaki, dildeki ağda.
Karpuz dilimindeki, o köylü salya
geri versin bize, saflığımızı.
Cehennem kırmızısına durmuş ağaçların
bu mevsim, yalancı baharı olsun.
Çiçek açan isyanın, Malik-ül mülke
meyvesini zebaniler toplasın.
Bir makber, sığacak kadar yer kalsın
dünyayı gönence boğan şiire
ki ayaklansın, şiir orada.
Beni sal, beni bırak, beni Rahman’dan ırak
dehlizlerde hapsetme.
Bana rüku'a duracak, zamanı tanı.
Ey çağın intikamı, madeni.
Ey çağımın insanı, yaralı.
Yaraları müteradif, muzdarip sürüleri.
Sizden bir müjdeyi saklayacak
hasislik bende yoktur.
Bana hakikatin, bilgisi geldi.
Kayıt Tarihi : 17.5.2006 14:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!