Altmış iki yaşın da, zamansız göçüp gittin,
Sensiz olmuyor babam,neden geri dönmezsin...
Beni yalnız başıma, kurt sofrasına ittin,
Sensiz olmuyor babam,neden geri dönmezsin...
Kimse beni anlamaz, halimi hiç soran yok,
Sözüm yavruma geçmez,yaşlarımı silen yok,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
CANIM BABAM
Babacığım canım babam
Sensizliğe nasıl yanam
Sensiz olan bu dünyada
Geçmiyorki biran zaman
Babasızlık ne zor imiş
Boynu bükük bir gül imiş
Gerisi de bir boş imiş
Canım babam canım babam
Gölgene de çok muhtacım
Bu sevgine öyle acım
Özlemini çekti bacım
Canım babam canım babam
Uykum kaçsa halim sorar
En samimi candan sarar
Görüyorum her şey yarar
Canım babam canım babam
Yavrucuğum demen için
Bekleyişim bu söz için
Demiyorsun söyle niçin
Canım babam canım babam
Uykusuzum geceleri
Yapamıyom sen gel geri
Şimdi kaldım kemik deri
Canım babam canım babam
Gözümde hep tütüyorsun
Canıma can katıyorsun
Biliyorum görüyorsun
Canım babam canım babam
Yokluğunu hep hissettim
Sensiz güne hep kahrettim
Öpmek için hep meylettim
Canım babam canım babam
Her bayramda bir ah çektim
Mezarına çiçek ektim
Dualarla hep yadettim
Canım babam canım babam
Sancı çektim hiç dinmedi
Babalılar hiç bilmedi
Bu garibim görülmedi
Canım babam canım babam
Babasızım bir kol eksik
Gideceğim bir yol eksik
Konacağım bir dal eksik
Canım babam canım babam
Torun diyor dedem nerde
Diyemiyom öbür yerde
Savrulurum dertten derde
Canım babam canım babam
Acep nerde görünürüz
Söyle nasıl kavuşuruz
Kavuşunca sarılırız
Canım babam canım babam
Gözümde yaş biran dinmez
Özleminse biran sönmez
Seni seven yavrun gülmez
Canım babam canım babam
ÇELİK’im der baba CANDIR
Damarımda akan KANDIR
Babam diye beni YANDIR
Canım babam canım babam
MEHMET ÇELİK
11/05/2013 CUMARTESİ
Böyle içten şiirleri okudukça mezarında yatan değerli zatlara imrenirim.
Babanızın yaşasaydı senin üzülmeni istemezdi kızım.
Onun böyle sitemlere değil dualarınıza ihtiyacı var...
Şiirinize bir dörtlükle katkım olsun isterim;
Babaya özleminiz yürekleri dağlıyor
Hissediyor babanız, Elif kızı ağlıyor
Baba kalbi yufkadır, duanı esirgeme
Onsuz yaşama alış, hayat devam ediyor
Kadir Tozlu
Öncelikle başsağlığı diliyor ve bu güzel anlamlı yürek burkan şiirinizden dolayı candan kutluyorum.
Sevgiler Ant.+10 puan
KARACAKIZ; Yanıyor baba diye ağlıyor,
Ataya yanan gönlü acı ile dağlıyor,
Onsuz geçen günleri ilmik ilmik bağlıyor,
Sensiz olmuyor babam,neden geri dönmezsin........
Babasızlığın acısını,eksikliğini iyi bilirim,Liseli yıllarımda babamı kaybettiğimde hayatımında dümeni bozulmuştu,yaşam gidişatım değişmişti,hayatın mücadelesi sırtıma çok ağır düşmüştü ve ayakta kalmakta zorlanıyordum,duygu dolu hüzünlü dizeleriniz benide çok çok hüzünlendirdi,zaten duygusal bir insanım,o günleri sanki yeniden yaşadım,babamın bana çaresiz bakan gözleri,balam sen artık büyümüşsen,bir gafgas gartalı olmuşsan diyen sözleri geldi aklıma,ahhhh babam ahhh babam demek ne güzel bir sözdür,artık o kelimeyi oğluma söyleyerek kendimi teselli ediyorum:(( Dağıldım gitti be dostlar,sevgi dolu güzel ve duygusal yüreğiiz var olsun.Selam ve saygılar sunuyorum...
Gözümdeki yaşlar, senin gözünden akanlara eşlik ediyor Karacakız... Dizelerini okurken ben de 32 yıl önce kaybettiğim ve özlemi her geçen gün artarak bağrımı yakan babamı hatırladım... Allah'ım her ikisine de rahmet eylesin ve cennetine kabul etsin...
BABA
Küçük Kızın Dilinden
Biliyor musun seni nasıl özledim baba
Akşam gelirsin diye yolun gözledim baba.
Tadı-tuzu kalmadı sen yoksun evimizin
Mutluluğu unutup her gün ağladım baba.
Yokluğun ölüm gibi çökünce üstümüze
Gülmeyi unutarak kara bağladım baba
Ellerin okşar mı ki bir daha saçlarımı?
Gözyaşlarımı tutup, elden sakladım baba
Uzaktan gördüğümü sana benzetiyorum
Ah bilsen özleminle nasıl çağladım baba.
Hasretin ile yanan şu mazlum yüreğime
Yokluğunu taş edip, onu dağladım baba…Bekir Urfalı
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta