Babamla son anlarım Şiiri - Ömer Tural

Ömer Tural
1485

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Babamla son anlarım

BABAMLA SON ANILARIM

Atolyesinde İhsanlı'dan Cengiz Doğan'ın getirdiği iş vardı. Tahtalar Rentelenip. Pulanyadan geçiyordu. Mevsim sonbahar, havalardan bahar havası çalınıyordu. Ağır bir gırip hastalığına yakalandım. Bir hafta yattım. Öyleki balgamımdan kan lekesi beni ölümle korkutmuştu. Ben öleceğim dediğimde Rahmetlik babam''''Benim öldüğümü sen gör, ama senin ödüğünü ben görmeyeyim''' dedi. Bir haftanın son gününde Babamla beraber hasta yattık aynı yatakta. Sonra ben kalktım İyi olur duruma geldim. Babamın rahatsızlığı her gün biraz daha fazlalaşıyordu. Takvimler 28 , 11, 1972 tarihini gösteriyordu. Babamın yanından ayrılmıyordum.Garip bir duygu vardı hislerimde. Babamın gözlerine bakmak geldi içimden. Sadece babamın bana bakması için Baba elma yermisin dedim. Oysa babamın hiç bir şey yemeyeceğini biliyordum. Babam Gözlerini açtı göz göze geldik. Yemiyecğini söylercesine baktı gözlerime. Köyde düğün vardı ,Çürüklerin Yayha'nın oğlu Bekir Kaya ailecek gidip geldigimiz dostlarımız. Aynı zamanda İnşatlarda beraber Çatı ve Duvar yapardı Rahmetlik ağbim ve babam Yayha emiyle, Bekir ağbiyle. Davul zurna sesi geliyordu. Rahmetlik anam
''Oğlum sende düğüne git biraz açıılırsın'' dedi. Düğün alayının Mezarlğı ziyareti ve Bayrak kaçırma Gidip gelişlerde davul zurna sesi kesilir salavat getirilirdi. Yine aynı usulle Mezarlığa geldik .Yine bayrak kaçırma merasimi. İçimde bir ses Bundan sonra senin baban yok , baban burda diyordu. Mezarlıkta babamın mezarını görür gibi bir his duyuyordum. Bunu üstüme almak istemedim. Sesi duymak istemedim. Dumanlı hayaleti görmek istemedim. Kabulenemedim. İçimdeki sezgiyi sesi kovmaya çalıştım. Mezarlık dönüşü düğün evine kadar yine selavtlar. Derken Düğün evinde her zamanki gibi davul ve zurnacı tarafından Kıvrak bir hava. Genelde çiftetelliyle başlayan şenlik. Herkes oyuna çıkmıştı. Kendisini pek tanımıyordum, ama uzaktan bir tanışmışlığımız vardı. Murat Ekiz Galiba İstanbul'dan gezmeye gelmiş. Kolumdan tuttu ısrarla beni oyuna çıkarttı. Herkez gibi bende oynuyordum, fakat İçimdeki ses çok cidiydi. Eve git ne duruyorsun diye. Gençliğin verdigi tercübesizlik olacak. Bu sesi yenmeye çalışıyordum. Olmadı bir el ellerimden tuttu ne duruyorsun Babanın yanına git dedi ve Beni oyundan çıkarttı. Yorgun argın bitkin bir vaziyette Anamı Şimdiki Menzil sokagına bakan Çepmi sokagı bitişiğinde bekler gördüm. Anacığım sıkıntılar içinde beni bekliyordu. Oğlum koş İbrahim amcaya, Araif amcaya Komşulara haber ver. Baban perişanladı dedi. Ben O telşla Gitiğim her yerde Babam sizi çağırıyor demişim. Son gitiğim. Ahmet Savcı hocamıza Allah söylettiki. Babam perişan diyebildim. Rahmetlik Ahmet hoca ile beraber eve geldik. Babamın gözleri dumanlanmıştı ve Son nefesine yetişmiştim.İşte benim dünyam o an kararmıştı. İşte hayatımın dönüm noktası orda başlamıştı. Hayatın acımasızlığı Babamı kaybetmenin acıları arasında omuzuma o zaman binmeye başlamıştı. 16 yaş benim için hayatın sıkıntıları o gün başlamıştı. Sıkıntı anlarında insanın gözüne uyku girmez biliyorum, ama Ben böylesi sıkıntılı anlarımda kabuslu bir uykuya dalarım. Uyuşurum Kabus görürüm. Vakit çok geç olduğundan cenaze kalKmamıştıDışardan gelecekler vardı. O gece Babam evinde misafirdi. Oldum olası ölüden çok korkardım. Bütün üzüntülerimin arasında babamın şu sözleri bozuk plak gibi tekrarladı durdu kulaklarımda. '''Oglum ben öldğümde bendendemi korkacaksın''Benim kendisinden korkmam ona çok ağır gelecekti. Babamın sovuk yüzünden korkmadım. Korkmam demek babama vefasızlıktı, Babama nasıl sayğızılık yapardım. Vahit Hastürk amcamızla Oratak yanımızın şairlik olduğundan değil. Onun Komşularla en iyi ve ön kötü gününde sürekli beraber olmasındandı. Babamı yolcu etmenin zamanı gelmişti. Bir sonsuz uğurlama zamanı gelmişti. Ölümü normal karşılayayacak yaşta değildim, ama ne yaparsın. Vahit amca elimden tuttu Beni Yıkanmış hazır olan babamın naşına götürdü. Babamın elini elime verdi. Bayramlarda zaman zaman babam uzaktan bir yerlerden geldiğinde babamın elini öperdim. Sag elinin Küçük parmağı hafif içe büküktü. Bunu kimseler bilmez hisetmezdi. Babamın elini son öpüşümde parmağının hafif büküklüğünü hisettim. Ölenle ölünmüyordu, ama umutlar nasılsa ölmüyordu işte. Babam sürekli ihsanlı ya Çatı işlerinde çalışmaya gidip geldiğinden Babamı hep İhsanl köyünden gelecek sanırdım. Evimiz köyün en kenarında olmasına ve mezarlığa bakmasına rağmen. Ben Her sokağa çıkışımda Babamı bekler , gözlerim babamı arar ve İhsanlı tarafına bakardım.

Ömer TURAL

Ömer Tural
Kayıt Tarihi : 18.10.2024 17:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ömer Tural