Babamla sohbetler… Şiiri - Hasan Ceylan

Hasan Ceylan
105

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Babamla sohbetler…

Astığı astık kestiği kestikti babam…
Allahtan eve de gelmezdi,gelemezdi …çalışırken
Gece bekçisiydi vergi dairesinde…
Ne sevgisini-ne şefkatini gördük.,.gördüm aslında..
Gerçi şimdilerde anlıyoruz..anlıyoruz biz biriyle-ikisiyle baş edemezken
O..O gece bekçisi,müstahdem iken,en ilkel şartlarda yaşar
Annem sevgi,şefkat içinde ama hiçbir şey bilmezken…
O beş erkek 2 kız çoçuğunu okutma-adam etme telaşı ve kavgası içindeyken…
Tabi dertleşemezdik …
Emekli olup
Mecburi katılırken aramıza
Bağnaz-gerici-dayatmacı-baskıcı tutumuyla
O günlerin meşhuru..Humeyni …lakabını takarak
Konuşamazdık..konuşamazdık…Azrail kesilirdi başımıza
Şimdilerde dertleşebiliyoruz.
oturup konuşabiliyoruz akreple-yelkovan gibi olsa bile…
eğriye eğri,doğruya doğru çoğunlukla haklı idi…
ama konuşmasınıda bilmek lazım…
kükrerdi aslan gibi…
kırar döker…asar-keser bir çuval inciri bok ederdi bok..!
ne sabırsızdı…haksızlığa,riyakarlığa…
57-58 de Böbböyyük Adam İmendires kurunca Vatan Cephesini
En yakınları bilem kovmuş …Memedi…
Göz koymuşlar tarlasına,tapanına…
Hayal meyal bende hatırlıyorum…
Bir zaan bulgur içinde 5-10 yumurta köy korucusuna-muhtarına gidip
Hayvanlarımızı kurtarırdık
Kuzumile –dolu yağarken hayvanlarımızı otlatırken
Kaşla göz arasında hayvanlarımızı bağlarlardı…
Rençberlik,yapmış…kiremitte çalışmış…
Yine yarım yamalak hatırlıyorum…çamur çökelek içinde çizmeleriyle bata çıka
Toprağı karmasını … bababın…
Ve kurutulmak için şekillenmiş kalıba dökülmüş …kiremitler,üst üste beş-on adım…
Akçeli ekmek getirirken görünen babam
Peşi şıra bizimle koşuşan köpeğimiz…
İşte yıl 1960 lar…umudu kesince yurttan,topraktan,konudan,komşudan akrabadan..
Ver elini İstanbul…
Anlatır durur..önceleri şu meşhur Kabataş camisinin çevresinde yani
Beşiktaş Belediyesinde çöpçülük yapmış…ve yine en yakın memleketlisinden dost kazığı yemiş..
Dost kazığınıda…dayım bildiğimiz İsmail dayı ki…istanbula 6 ayda bir koyun getirir
Ve Küçükçekmece mezbahasına kestirip kasaplara eti dağıtırdı
Ve adıda kasap İsmaile çıkmıştı
İşte kasap İsmailin kardeşi yine dini bütün bildiğimiz bakkal Mehmet dayım…
Niye yalan söyliyeyim Taşovada evinde kaldığım 1-2 gün iyi ağırlamıştı beni..
Eksik etmemişti sevgisini-sefkatini…
“işte böyle …deme yav…vay anasını..onun tekerlemesidi..”
Ara sıra bizleride görmeye gelirmiş 3 ayda,6 ayda..bir…
Ama yılmamış
Bu 6 çoçuğu ser sefil yapmadan adam etmeyi..
Gitmiş –gelmiş… Gitmiş –gelmiş…rençberlik yaparken tanıdığı
Dr.Faruk Ayanoğlu…..
-ule…bu bizim Mehmet…ne yaparsın ne edersin buralarda,hal hatırda sorunca
Deftardarlığa Sıtkı beyin yanına göndermiş..
Yazmış bir mektup…büyük postahaneden vereceğine eldende götürmüş..
Aklınca dökmüş halini meramını…
Önce sallamışlar,avanta almak istemişler,böyleymiş devran…
Velhasıl…
O zamanın büyükleri birazda vicdan sahibi olarak..
Ne yapar bu adamcağız 6 çoçuk ve eşiylen …diyerek
Hocapaşa vergi dairesi daktilo memurluğuna…sonradan gece bekçişi olarak atamışlar…
Birkaç gün sonrada peşinden gelerek
Müdür Şakir Alav,Müdür Yaradımcısı Yusuf beyide ikna ederek çay ocağının açılmasını
Sağlamışlar…
Fehmi Amca,Emine Hanım teyze…Bedri Abi…İsmet Abi…
Yav ne müdürdü be…
Tüp patlar diye babama zoraki ispirto ocağı gibi pompalı..
Pompalı gaz ocağı yaptırmışyı
Ve benzin-gaz karborsaya düşünce 74 de..
Şu meşhur Sirkeci garının önündeki benzincide
Gazımızı garantiye ve karneye bağlamıştı..
Şaka değil bazı memur ağabeylere bile gaz verirdik ha..

Hasan Ceylan
Kayıt Tarihi : 24.9.2016 01:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hasan Ceylan