Rüya bu ya; sanki,
Servi ağaçları ile süslü yatağından kalkacak
Erguvan dizili sokağın başında belirecek
yarım yokuştaki bahçe kapısından süzüleceksin.
bir kuş göğsünü yüreğinde dinlendirip
göz kapaklarımı usulca aralayıp
düş dünyamdan içeri gireceksin.
o, tütün kokan ellerinle, bedenime sarılacaksın.
Nereden, nasıl başlamalıyım, bilemiyorum
ne kadar da hasretmişim
ne kadar da çok özlemişim
bir sevdalı gibi sarılsam, öpsem ayalarından
yayılsa damarlarımdan yüreğime sevdan
gidişine uzun zaman alışamamışlığım
mehtap gibi yüzüme yaygın; lakin diyemiyorum.
Yokluğunu en çok geceleri,
yorgun gündüzler, karanlığı üstüne çekip de
uykuya daldıkları zaman fark ettim.
Ne uzaklardan duyulan çağlayanın
ne bir dergahtan yayılan neyin sesi
ne minarelerden ezan okuyan müezzin
ne de en güzel şiirdeki anlamlı vezin
hiçbirinin tadını alamadım bilesin
hiçbirinin sesinde yoktu o eşsiz sesin
Şimdi bir adım uzağımdayken tüm heybetinle
bari bu sefer dokun saçlarıma, ellerini gezdir
tıpkı, uyuduğumu zannettiğin zamanlardaki şefkatinle;
yanaklarımda dudakların olsun tüm utangaçlığıyla
bir gül goncasını öper gibi öp sıcaklığınla
bu sefer gizleme sevgini bakışlarınla sezdir
öyle sev, öyle şımart ki eksik bıraktığın sevginle
dokunuşlarınla gülü, bülbülü kıskandır.
Kayıt Tarihi : 20.5.2003 11:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Teşekkürler..
TÜM YORUMLAR (1)