Kırk yıllık saatin hep kolumda.
Bu bana, senden hatıra.
Camına, kordonuna ve adına,
Baktıkça seni hatırlıyorum…
Bir hatıram;
Sene doksan beşte gitmiştik oduna.
Sağlam bağla eşeği ki dedi,
Yaklaşmasın buraya!
Düşürürse heybeyi,
Kırar saati sonra.
Ve Zaman sonra…
Sırtımda odunla çıktım düzlüğe,
Baktım ki saat kayanın üzerinde,
Dersinki bil el, kesmiş ipini,
Şaşırdım, ısırdım dilimi!
Korktum…
Ne diyeceğim babama?
Bir süre bekledim…
Babam geldi.
Baston gibi tutarak baltasını,
Merakla:
-nerdesin oğlum, ne yapıyorsun burada?
Gözlerim doldu o anda.
Haklıydı tepeden tırnağa.
Dağdayız her şey gelebilir başa.
-kalk gidelim dedi sonra.
Odunları taşıyalım buraya.
Ne suyumuz kalmıştı,
Ne de ekmeğimiz.
Ulan sıpa, bize yaptın yapacağını,
Şimdi bir tane bile kalmadınız.
Kayıt Tarihi : 4.1.2024 11:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
13-14 yaşlarındayken babamla odun kesmek için dağa gitmiştik...

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!