Sen hiç yemyeşil bir çayırda
Yürüdün mü yalın ayak korkmadan
Dökülmüş gülün dikeni
Değer ayaklarına diye
İşte ben yemyeşil çayırlarda
Yuvarlanarak büyüdüm
Ağustos böceklerinin şarkılarında
Kendimi buldum adım, adım koştum
Yarınıma yalın ayak
Kırık otların ayaklarıma batışına aldırmadan
Koştum. Bu günüme doğru yol aldım
Meyvesini vermişti babamla aş yaptığım
Elma, armut, dalları, Diktiğimiz fındık fidanları
Sanki bir şemsiye gibi kaplamıştı artık
O yemyeşil bağ bahçe çayırları
Hep hayalini kurardık babamla fidanları dikerken
Bir gün babam ot biçiyordu tırpanla çayırda
Diyorum ne olur baba bir kerede ben biçeyim
Sanki içine doğmuşçasına
Merak etme kızım seneye hepsini siz biçeceksiniz
O babamla geçirdiğim son yazdı
Artık hiçbir şey canımı yakmıyor
Çünkü ben o çayırlarda koşamıyorum
Sırf babamın kokusunu almak için
Gidiyorum o çayırlarda yürüyorum
Babam ormana giderdi odun yapmaya
Tütün sarardı ormanın ta derinlerinden
O yaktığı sigaranın kokusu burnuma vururdu
O kokuyu almak için şimdi geziyorum her yaz o ormanlarda
Ben her yaz o kokuyu almak için varıyorum
Borçka’nın armutlu köyünün taraklı mezrasına
Çünkü ben babamın kokusunu orda bıraktım
Ben her yaz babamın kokusuna koşuyorum
Ben o yemyeşil çayırlarda babamın tütün sardığı
Sigara kokusunda büyüdüm kokuna hasretim şimdi
Candan cana yardan yara sevdalı yüreğine
Feda olsun bu can özüm babam iki gözüm babam...
Kayıt Tarihi : 15.1.2012 22:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!