Babamın hikâyesi...5 Şiiri - Ozan Nuri C ...

Ozan Nuri Ceyhan
2060

ŞİİR


38

TAKİPÇİ

Babamın hikâyesi...5

O yaz köye gittik
Kendi evimizde kalıyoruz,
En büyük eğlencemiz köy çeşmesinin
Musluksuz iki oluğundan akan
Ve Göğ pınardan gelen sularla dolan
Gölde çimmek, şişsin diye göle bırakılan
Kağnı tekerlerinin altından geçmekti,
Yazın bile sular buz gibiydi, çabuk üşürdük,
Bir de Dede dağından kenger sakızı ve alıç toplamaktı,
Annem köyün genç kızlarına elbise dikiyordu,
Babam sonra geldi,
Veli ve Şevket kardeşlerim için
Davullu zurnalı düğün kuruldu
Küçük amcamın erkek çocuğu olmadığından
Gelenek ve saygı gereği onun evinde sünnet oldular,

(Tahsin’in sünnetinde çok küçüktüm
Veli henüz doğmadığına göre 1948 falan olmalı
Bizim tandır evde büyük halamın kucağındaydı,
Abdallar kesti derlerdi,
Avlumuz yüksek tandır evi bayağı aşağıdaydı,
Kardeşimin eşiklikten küreğin üstüne düşüp
Üst dudağının yukarı kısmının yarıldığını ve
Kanlar içinde kaldığını hatırlıyorum)

Sonra teyzemi de alıp döndük,
Kasaba uzak olduğu için
Anacığım yufka ekmek yapıyor
Babamda evire çevire pişiriyordu,
Burası gerçekten ıssız
İnsanları trende gelip geçerken görüyorduk
Biz neyse de babam çok sıkıldı,
Her şey monoton,
Adana’da çalışan buraların bir köyünde olan,
Aynı konumda ki bir amca ile karşılıklı
Elli lira üste verildi rüşvet diyelim
Yer değiştirmek suretiyle becayiş yapıldı,
Yeniden toplandık, üstü açık bir vagonla
Bir akşamüstü Adana’ya geldik,
Vagonu kör yola çektiler
O gece sabaha kadar sivrisinek canımıza okudu,
Mevsim yaz sonu ama Adana yanıyor,
Tek çatılı ayrı ayrı dört ailenin oturduğu
Ahşap lojman yıkandı temizlendi
Kısa sürede taşındık,
Annem ince tülden birkaç cibinlik dikti
O gece rahat uyuduk,
Bir sürü arkadaşımız oldu iyi ki gelmişiz,
Babama da hak vermedim değil hani,
Her şeyi bol gözünü sevdiğimin Adana’sı.
Kardeşim ve ben okula yazıldık,
Beyoğlu diye bir amca okul önünde
Bisikletin arka oturağına bağladığı kap içinde
Dövme Maraş dondurması satardı,
Büyük on küçük beş kuruş,
Bir başkası taneli beş kuruş, tanesiz yüz paraya
Şalgam verirdi,
O dondurmanın ve şalgamın,
Bir de sabahları annemim Zeytinyağında
Kızarttığı o enfes dolmalık biberlerin,
Başparmağım gibi nefis siyah zeytinin tadını
Ömrümce unutamam, bir zeytini bir kaç lokmada yerdik,
Hâlâ tek zeytini bir seferde yiyemem,
Okul bitti kardeşimle önce buzlu su sonra
Simit ve çörek satmaya başladık,
Yaz ortasında babam kaldı biz köye gittik,
Benden altı yaş büyük dayımı
Daha çok ağabey gibi görürdüm,
Ablama demeye utanıyorum
Bende sizinle gelmek istiyorum dediğinde
Dünyalar benim olmuştu,
Ben anneme, annemde babama söyleyip olur alınca,
Şahadetnamesini almak için dayımla
Yayan Altı pınar köyüne yürümüştük,
Karacauşağı’ı geçip İsmail sivrisinin (dağının)
Eteklerinde ki meşeliklerde sürülerle keklik görmüştük…
&
Bir akşam gaz lambamız tuz gibi dağıldı,
Hayra çıksın dedi anam,
En küçük kardeşimiz birkaç aylık Habip hastalandı,
Göğsü ve karnı morardı, nazar değmiş dediler,
Adana döndük, birkaç gün sonra
Kardeşimiz sizlere ömür
Doktor bile inanmamış dört aylık olduğuna,
Daha büyük gösteriyor yanlışlınız var diyormuş,
Dayım Adana’da çırak okulunun imtihanını kazandı,
Ortamızda yatırırdık uyutabilene aşk olsun,
Her akşam yatakta bize masal anlatma zorundaydı,
Duyduğumuzu anlatsa kabul etmiyorduk,
Babam, dayım, dört de biz altı erkeğe hizmet eden
Anacığım kız evlat diye yanıp tutuştuğunu saklamıyordu,
Bir kızım olsun, bir gözü kör bir ayağı topal olsun
Razıyım diyordu, yeter ki bir kızı olsun,
Babamı işine uğurlarken sana gelen bana gelsin
Ben bu dört çocukla nasıl baş ederim derdi,
Aylar sonra ilk dileği tuttu
Bir yaz sabahı uyandığımızda,
Dünya güzeli bacımızı mışıl mışıl uyuyor bulduk,

(Babam gececi, sancısı tutunca evde erkek kardeşim var diye
Kimseye haber verme, banyoda doğur, bebeğin göbeğini kes,
Balkonda ki sedire yatağını ser, sessizce yat, işte bu kadın benim anam)

Şaşkınlığımız bir yana, meraklı gözlerle bakıyoruz,
Bir de güzel mi ki, siyah saçlar, hilâl kaşlar, bal rengi boncuk gözler,
Gün geçtikçe büyüyor öpmek için sıraya giriyorduk,
Kızımı yediniz bitirdiniz diye çıkışırdı,
Ben doğduktan sonra üç yaşındayken ölen
Ablamızın adı konmuştu kardeşimize,
Mahinur; yani Ay’ın nuru, ya da Ay yüzlü güzel,
Anam bundan sonra dağları devirir
Ne kadar bahtiyar yüzünden okuyordum,
Dünya bir yana kızı bir yana,
Babam bu kadar üstüne düşmek hayra alamet değil diyordu,
Okullar açıldı kardeşimle ben üçüncü sınıfa gidiyoruz
Dayım başarılı bir şekilde meslek okulu ikinci sınıfa başladı,
Akşamları yatarken masal anlattırmaya devam
Yoksa uyutmuyoruz…

Çukurova/2016

Ozan Nuri Ceyhan
Kayıt Tarihi : 14.4.2016 12:19:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ozan Nuri Ceyhan