Babamın hikâyesi...3 Şiiri - Ozan Nuri C ...

Ozan Nuri Ceyhan
2060

ŞİİR


38

TAKİPÇİ

Babamın hikâyesi...3

Babam bizi uyandırdı
Sivas’a gelmişiz,
Gecenin bir vakti
Her yer ışıl ışıl,
Şaşkınlığım bir kat daha arttı,
Denkler at arabasında
Çoluk çocuk paytona binip bayağı bir gittik,
Alt üst birer oda ve mutfaktan ibaret
Yeni evimize geldik,
Alel acele yataklar serildi
Deliksiz uyumuşuz,
Babam ekmek almış
Francala deniyormuş
Mis gibi de kokuyor mübarek,
Zeytini ilk defa tadıyorum harika
Anamın köyde keçi derisine bastığı
Tulup peynirimiz de var,
Kahvaltı yapacakmışız
Köyde hep çorba içerdik,
İspirto dökerek hazırlanan
Gaz ocağının yanışını gösterdi babam,
Bir de memesi tıkandığında
Ucu iğneli telle nasıl açılacağını,
Anam şaşkın,
Ne kolaymış derken sütü taşırdı,
Babam güler…
&
Bir iki gün içinde eşyalar yerleşti,
Birkaç ay sonra
Dördüncü erkek kardeşimiz doğdu,
Önce iki amcamın adları Mehmet Mustafa,
Bir ara Devlet olsun dendi,
Sonunda büyük amcamın oğlu
Merhum Şevket’in adı konuldu,

(Köy yerinde çocuklara genellikle büyüklerin
Ya da ölenlerin adları konur,
Benim küçüğüme Kayseri’de anneme kol altı bezesi
Ameliyatını yapan Doktor Tahsin’in adı, onun küçüğüne
Dedem Ali Veli’nin sadece Veli’si, Bana gelince anacığımın
Hamileliği sırasında, yakın akrabamız bir teyzenin rüyasında
Gördüğü akça sakallı bir dedenin, anamın oğlu olacağını
Adını da Nuri koymalarını istediğini söyleyince,
Kırmamışlar Nuri koymuşlar, o teyze yıllar sonra
Rüyasını bana da anlatmıştı.26.Ocak.1945 Cuma
Günü doğmuşum, 3 Şubat olarak nüfusa kaydım yapılmış
70 yıl önceyi düşünürsek köy yerinde bir hafta rötar fazla değil
Tahsin ve Veli’nin de doğum tarihleri ile nüfusa kayıt tarihleri farklıdır,
Bunlardan sonra gelenlerin hepsi doğrudur, zira memurlar çocukları
Doğduğunda ikramiye denen doğum yardımı ve çocuk parası
Alacaklarından mecburen günü gününe kaydı yapılmak zorundadır)

Ben ilkokula yazıldım,
İlk günüm hiç unutmam
Merdivenle alt kata inip
Su içmek için bir yere daldım
Musluğu açıp su içiyorum,
Bir sürü kız bana bakıp gülüyor,
Anladım ki yanlış yere girmişim
Nasıl utandım anlatamam,
Yine bir okul dönüşü,
Anacığım sofrayı kurmuş,
Ekmek getirmek için mutfağa girdiğimde,
Yerdeki duran tepsinin kazan kapağını
Kaldırmamla bağırmam bir oldu,
Her biri kolum kadar,
Yılan sandım dört açık göz sanki bana bakıyor,
Korkma dedi anam! onlar balık,
Babacığım temizleyip kızarttı,
Kılçıklarının nasıl temizleneceğini öğretti,
İtiraf edeyim çok beğendim…
&
Yukarı kat yatak odamızdı,
Ablamız olmadığından çok şeyi ben üstlenmiştim,
Üç yün yatağı serip, yastıklarını koyuyor,
Yorganları da kenarlarını kıvırıp düzenle seriyordum,
Bir de bakkala gidip ekmek almakla görevliydim,
Ayrıca çarşıya yakın bize uzak bir yerde
Arı suyu deniyordu, bir çeşmeden içme suyu taşıyordum,
Babam omzuma aldığım bilek kalınlığında ağaç parçasına
İki adet çengel yapmıştı, her çengele bir kova asıyordum,
Bazen mahallenin çocukları toprak atardı, yere boşaltıp
Tekrar giderdim doldurmak için,
Bazen onlara görünmemek için dere tepe aşıyordum,
Geç kaldığım bir gün babam merak edip aramaya başlamış,
Tesadüfe bakın veletler beni çevirmişler kovamı devirmek istiyorlar,
Bende hangi kovaya değseler sarılıyormuşum dökmeyin diye
Babam nasıl bir hışımla geldiyse kolundan tuttuğunu
Havada bir çevirip yere fırlatıyordu,
Bir daha oğluma kim karışırsa elimden çekeceğiniz var diye bağırıyordu,
Mahalleli başımıza toplandı, babam olanları anlatınca
Ona hak verdiler, o zaman öyleydi, yanlış yapana
Kimse arka çıkmazdı, bazıları kendi evlatlarına kızdılar,
Bir daha da kimse beni rahatsız etmedi,
Bir gün okuldan geldim
Vega marka bir radyo alınmış,
Anten denilen telin bir ucunu toprağa gömdüler,
Bize el sürmek yasaktı,
Bizim oraların oyun havası çıktığında
Anam şıkır şıkır oynardı,
Sivas’ın da maşallahı var,
Kar diz boyu, soğuk mu soğuk,
Bir gün babamı arkadaşları getirdi,
Kolu sarılıydı,
Dirseğinden tamponun arasında kalmış,
Allahtan hafif ezilmişti,
Bir hafta rapor almış
Anam deli oldu
Tuttu ağıtın ucundan,
Başına bir hal gelse ben ne yaparım
Her gün korku içinde yol gözlüyorum
Yarı aç yarı tok yaşamaya razıyım
Herif inadı bırak
Ben buna dayanamam,
Zıkkım olsun bunların ekmeği aşı
Hemen işi bırak köye dönelim
Kendine acımıyorsan bize acı
Babam sakin dinliyor,
Yavaş yavaş sinirleniyor biliyorum
Yüzüne bakınca anlarım,
Dediğim çıktı ama yine de yumuşak sesle
Yahu kadın bir dur bir şeyim yok benim
Ortalığı velveleye verme
Otuz dört yaşında bu işi zor buldum,
Kimseye muhtaç olmadan yaşıyoruz
Daha ne istiyorsun, Allah’ına şükret
Çocukların önü kese, kes şu ağlamayı
Bir yere gitmiyorum o kadar,
Damarıma basma mümkün değil diyordu!
Anam ister istemez sustu,
Babam bir hafta sonra işe başladı
Anacığım sık sık hastalandı,
Birinde uzun süre yattı
Çoluk çocuk perişan olduk,
Babamın kaza geçirdiği
Her nasılsa köyden duyulmuş,
Büyük halam küçük amcam geldiler,
Çok dil döktüler ama nafile,
Hayır dedi babam dört oğlum var,
İstikballerini düşünmek zorundayım,
Bizim çektiğimizi onlar çekmesin,
Bir zaman sonra öğrendik,
Manevra sırasında buzdan kayınca
Vagonun altına düşmüş ayağı tekere gelmiş,
Koruyan Rabbim koruyor
Saniyelerle kurtulmuş çiğnenmekten,
Kim bilir bize demediği
Ne badireler atlatmıştır
Anam bunları duysaydı kesin çıldırırdı…

Çukurova/2016

Ozan Nuri Ceyhan
Kayıt Tarihi : 14.4.2016 12:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ozan Nuri Ceyhan