Ben üçüncü sınıfa geçtim
Gümrük muayenesi sebebiyle haftada 2 gün
Uzun süre istasyonda bekleyen trende ki yolculara
Kebap ve çay satarak harçlığımı çıkarıyordum.
5 nci Zırhlı Tugay’ın sinemasında renkli filmler oynardı
Her hafta giderdim,
Gece yarıları gelen tımtıs tren lokomotifinin
Döktüğü curufların içinden kok kömürü toplanır
Tenekesi bir liradan kalaycılar alıyordu,
Uykusuz kalıp hevesle bende topluyordum,
Günlerce bekledim bazen çok az kömür çıkıyordu,
Yedi teneke olmuştu, satıp ihtiyaçlarımı karşılayacaktım,
Üvey annem satmış istedim paramı vermedi
Bende bir daha kömür toplamadım,
Ortaokul son sınıfta Türkçe hocam Metin Şendaş
Şiiri çok güzel okuyordu, sanki o anı yaşıyordu,
Günlerce etkisinde kalıyordum,
İlk şiirlerimi yazmaya başladım,
Birkaç kez ev taşındı, çoğu kayboldu,
Hatırladıklarımı yeniden yazdım,
Okul bitti evde huzursuzluk dayanılacak gibi değil,
İstanbul’a gittim, kardeşimin yerine
Pendik’te bir bakkal da çıraklık yapmaya başladım,
Kardeşim İslâhiye’ye döndü,
Rabbim bin kere razı olsun yaşlı bir teyzenin
Tavanı alçak bodrumunda küçük bir odada kalıyordum,
Yalan olmasın 6-7 ay çalıştım galiba,
Babam yazdığı son mektubunda üvey annemizin
Vefat ettiğini öğrenince mecbur döndüm,
Kardeşimle yemek yapıyoruz, ev temizliyoruz,
Elde çamaşır yıkıyoruz becerdiğimiz kadar,
5 yaşındaki bacımıza 2 yaşındaki erkek kardeşimize bakıyoruz,
Banyolarını yaptırıyor, giydirip saçını tarıyoruz,
Tabi ufaktan ufaktan duyuyorum,
Babam sağda solda konuşuyormuş
Oğlanı evlendireyim gelin bize baksın diyormuş,
Sakın dedim sakın söyleyin bir saniye durmam
Çeker giderim ömür boyu da gelmem,
Çok istiyorsa kendi evlensin deyince herhalde konu kapandı,
Bir gün tesadüfen istasyondayım, Toros ekspresi geldi 10 yaşlarında
Yakışıklı bir çocuk indi trenden,
Aman Yarabbim bizim 4 numara kardeşimiz,
İstanbul’dan göndermişler dünyalar bizim oldu tabi,
Büyükleri yani bizi de sayarsak 5 çocuk bir de babamız 6 kişiyiz,
Babam benim restimi de görünce çaresiz evlenmeye karar verdi,
Bizde bir an önce evlensin yemekten çamaşırdan yırtalım istiyoruz,
Ve de öyle oldu, çocuksuz dul bir hanımla evlendi,
Bir aile dostumuzla istidacı (Dilekçe yazan) yazıhanesi açtık,
İyi de para kazanıyorduk,
Babam safra kesesi ameliyatı için
Eskişehir Demiryolu hastanesine yattı üvey annemizde refakatçı,
Bir ay kaldılar, o sırada büyük amcam trafik kazası sonuncu vefat etti,
Mecbur haber verdim oradan da Nevşehir’e geçtiler,
Kardeşlerim de her halde İstanbul’a gitmişlerdi,
Evdeki ufaklıklara iki ay boyunca
Bir başıma bakmak zorunda kaldım,
Yazarken basit ama, yatır kaldır, yedir içir, banyolarını yaptır,
Üstünü başını değiştir, çamaşırlarını yıka,
Gıcır gıcır giydiriyorum anneleri olsa ancak o kadar bakar,
Komşular soruyormuş saçını kim taradı diye…
&
Yılbaşıydı galiba, lapa lapa kar her yer bembeyaz
Üvey annemiz rahatsızlandı apar topar hastaneye götürdüm
Sarı saçlı ağzı burnu kutu gibi bir bacımız doğmuş
Ertesi gün cip tutup getirdim, o tarihte başka vasıta yok,
Günler aylar vızır vızır geçiyor,
Hiç hesapta yokken bir bahar akşamı göz göze geldiğimiz
Film artisti Pervin Par’a bir elmanın yarısı gibi ikizi kadar
Benzeyen mahallemizin güzel kızına bir görüşte sevdalandım,
(Eskiler bilir Pervin Par; ==Pervin Doyum…1939-2015 ==
Yılmaz Güney’le Ala Geyik, Ayhan Işık’la Ya ben Ya o,
Göksel Arsoy’la Gençlik Hülyaları, Fikret Hakan’la Gelinin Muradı,
Cüneyt Arkın’la Gurbet Kuşları ve daha birçok filmde rol almıştı.)
Törelerin alabildiğine acımazsızca hüküm sürdüğü yıllar
Ne kadar minnetçi salsak da elleri boş döndüler,
Yabancıya verecek kızımız yok deyip kestirip attılar,
Fakat yürekteki sevgi bütün olumsuzluklara rağmen bitmiyor
Elli yıldan fazla geçmiş bin yıl geçse ne yazar,
Sevgi ruhta yaşıyorsa, ölecek olan bedendir
Hayaline bin şiir yazmışım helâl olsun,
Sevgim tek taraflı da olsa yine de bahtiyarım,
İnşallah mutludur bütün kalbimle temenni ediyorum,
Bundan sonrası özele girdiğinden bana kalsın bağışlayın…
&
Askerlik şubesinden bir zarf geldi 1945/1 tertip topçu olmuşum,
15 gün içinde şubeye müracaatım isteniyordu,
Tayin edilen günde gittiğimde ihtiyaca binaen sınıfım
Jandarma olarak değiştirilmiş ve Siirt 2.J.Er Eğt.Taburu’na gideceğim bildirildi,
Sülüsümü imzalayan Şube Başkanı Binbaşı- Bak oğlum dedi bir günün geçti
Kaldı 729 gün haydi uğurlar olsun,
Yani iki yıl, 24 ay, 8 mevsim, vatani görevdir ülkem için feda olsun,
Seve seve gideceğiz elbette,
Ve 23 Mart.1965 günü uğurlayanım olmadan Kurtalan postasına bindim,
Ertesi günü birliğime teslim oldum,
Tabur Komutanı P.Yarbay Mustafa Alıcı
Daktilom olduğu için 6 ncı Birlik Komutanı Teğmen Fevzi Akbulut’a
Bu delikanlı sana teslim, malım sanma geri alacağım dedi,
Temel Eğitimden sonra Levazım Müdürü J.Yzb.Fikrettin Narinç emrinde
Levazım yazıcısı olarak görevlendirildim.
(Erzurum aksanı ile konuşan bu değerli insanla, uzun yıllar sonra
İstanbul Kadıköy balık pazarında tesadüfen karşılaştık,
Hemen tanıdım ellerine sarıldım, emrinde o kadar çok askerle
Çalışmasına rağmen beni tanıdı, Albaylıktan emekli olmuş
Önemli günlerde hep aradım)
Bu arada bir erkek kardeşimiz daha olmuş müjdelediler,
Üç ayrı anneden 6 erkek 3 kız dokuz kardeş olduk,
Babamın nakli önce Bahçe’ye, sonra Konya Bozdağ istasyonuna,
Okul sebebiyle kabul etmeyince Konya/Ereğli’ye çıkmış,
Bir kere babam, iki kardeşim ayrı zamanlarda ziyaretime geldiler,
Babamın geldiğinde bana izin verdiler dışarıda yemek yerken
Varto’da olan deprem Siirt’te de kuvvetli hissedilmişti,
Masadaki sürahi ve bardaklar sallanmaya başlayınca
Apar topar dışarı çıkmıştık,
Babam bir mektubunda bana şiir yazmıştı, gözüm gibi saklarım,
Tahakkuk Subayı (Yedek Subay) Sevgili Aziz Azizoğlu’nun şiirlerimi okuyup
Her konuda yazmamı önermişti. Kendisine şükran borcum var,
Şiirlerimin toplandığı BAŞTANBAŞA ŞİİRLER başlığı bu sebeple doğdu,
Bu süre zarfında onlarca şiir yazdım,
Hasılı 1967 Martında terhis oldum…
Çukurova/2016
Ozan Nuri CeyhanKayıt Tarihi : 14.4.2016 12:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!