Çocuktum, miniciktim, çok eskidendi; alabildiğine fakirlik-fukaralık vardı,
Babam bağda, bahçede, tarlada çalışırken her zaman ayağına çarık giyerdi.
Çok becerikliydi benim babam; çarıklarını dana derisinden kendi yapardı,
Zaten hepi topu iki çift çarığı vardı, bazen birini, bazı gün diğerini giyerdi.
Bazen çamur olur ıslanırdı çarıkları, onları yıkar, temizler gözü gibi bakardı,
Bugün gibi hatırlıyorum dünleri; mevsim sonbahar günlerden de pazardı.
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.