Karlı bir akşamdı Ankara'da;
Son kez elele yürümüştük,
Bitmesin istediğimiz yola.
Kısacık beraberliğimizin bütün anılarını sığdırmıştık.
Yazarsın bana demiştin.
Bende yazarım sana sık sık.
Ağlıyordum....
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
bi insan ancak bu kadar içten şiir yazabilir sen şiir için doğmuşsun iclal aydın...
bu kadar pırıl pırıl bir kalbin,ruhun,beyinin içinden böyle pırıl pırıl dizelerin çıkması...
sadece baba sevgisi şiir yok...
Harika bir baba sevgisi,
Yüreğinizi kutlarım...
Sevgili Iclal Aydin,
Uzun zaman oldu seni görmeyeli..Ama basarilarini uzaktan da olsa izlemeye çalisiyor, senin adina seviniyorum.Yüregi piril piril sevgi dolu güzel insan..Duygularindeki içtenligi, masumlugu, temizligi ve derinligi hissetmemek mümkün mü hiç ? Durusunda, gülüsünde, sesinde ve yürek çigliklarinda hep insan olmanin güzellikleri var..Tebrikler can dostum..Basarilarinin devamini diliyorum..Fransa'dan Karahan Yilmaz
........
Selamını aldım babacığım,
Kin büyütmedim kalbimde....
.......
tebrikler
İncitme kimseyi, kin büyütme kalbinde... diyorsun da ben senin insani yönünü değil incitmek beğenirim bile. Fakat bu yazının burada ne işi var? Senin suçun yok elbette. Sanıyorum okuyucu arkadaşlar biraz özel bir telefonda söyleyecek söz aradılar ve seni buldular. Doğrusu ben bu sözleri özel bir telefon görüşmesinde kullansam büyük ihtimalle çuvallarım. Bir başka şiirini denerim o zaman.
Sen burada mısın şirin bayan?
Bu ayrılığa dayanmıyordu kalbim,
Öğrettiğim çiçek adlarını unutma dedin,
Şiir yorumlamak en ciddi iştir ama gel de gülme şimdi!
ANNEME BABAN GÖKYÜZÜNDE BİZİ İZLİYOR DEMİŞLER VE HENÜZ DÖRT YAŞINDA KAYBETTİĞİ BABASINI GÖĞE BAKIP ARAMIŞ VE UÇAK DEDİKLERİ KOCA MAKİNALARA DUA EDERMİŞ;'İNDİRİN BABAMI DİYE...SEVGİYLE
Benim babam hayatta çok şükür ama bu şiir benimde gözyaşların boğulmama sebep oluyor.Bunu okudukça babama daha çok bağlanıyorum,ve ölmesin diye dualar ediyorum.
Bu imkansız biliyorum,hepimiz birgün öleceğiz ama çocukluk işte,keşke ben onlardan önce ölsem diyorum.
çok çok güzel yorumlanmis ve tek kelime ile mukkelmel bir siir. Bu siir'i her okudugumda yillar once kaybettigim babam aklima gelir, ve ister istemez yaslar bosalir gozlerimden. ben tek sunu demek istiyorum 'Anne ve Babalarinizin kiymetini bilin, bir gun goc edip o donusu olmayan yola giderlerse, ne bir pismanlik ne de gozyaslari onlari geri getirebilir'
Cemal Sureyya bir siirinde soyle der: 'Sizin hic babaniz oldumu?? Benim bir kere oldu kor oldum'
Kor olmadan sarilabilmeli insan babasina, kucaklayip koklamali. Eger yeryuzunde biyikli bir tenteniz, geceleri uzerinizi ortecek kocaman elli bir prensiniz ve hala bazi seyleri ikna etmeniz gereken bir babaniz varsa, sarilin gec olmadan. KÖR OLMADAN
Bu şiir ile ilgili 70 tane yorum bulunmakta