Babama Mektup... Şiiri - Ender Pehlivan

Ender Pehlivan
205

ŞİİR


28

TAKİPÇİ

Babama Mektup...

Sevgili Babacım,

Bu sefer küçücük hastane odasında kaldık seninle baş başa! Öyle zor, öyle tarifsizdi ki duygularım. Diğerlerinden çok farklıydı bu sefer. Bir yanda hüzün, bir yanda korku ve bir yanda umut…
Dönüp arkama baktığımda; hayatın içinde ekmek kavgası denilen unsur baba-oğul yapamamıştı bizi. Hep ayrılıklar, hasretlikler, özlemler girmiş aramıza; sen oğlum, ben babam diye sarılamamışız birbirimizin boynuna. Oysa herkeslerden çok seviyorduk birbirimizi! Ama az göstermeye kaktığımızda sevgimizi; senin gözlerin doluyordu. Benim gözlerimde doluyordu baba, ağlıyordum! Ama görüp de üzülmeyesin diye saklıyordum. Şimdi boynuna sarılıp, ağlamak istiyorum baba. Yılların özlemini gözyaşlarımla birlikte içimden atmak istiyorum ve haykırarak; seni ne kadar çok özlediğimi duyurmak istiyorum. Ama ağladığımı görüp üzülürsün diye yapamıyorum.

Sana, anneme hiç mektup yazmadım biliyorum. Çünkü özlemlerimi yazacak kelime yok. Şimdi de yok. Onun için size duyduğum özlemi anlatmak, gösteremediğim sevgimi göstermek için yazmıyorum bu satırları. Seninle sohbet ettikten sonra çok düşündüm ve gözyaşlarımı içime akıttım. Meğer ne çok yük varmış omuzlarında, ne çok sorumluluk, ne çok özlem varmış dağ gibi yüreğinde. En küçük vedalarda gözlerinin dolması, dudaklarının titremesi boşa değilmiş meğer. Bu kadar özgür yaşamamızın, bu kadar dik duruşumuzun sebebi senin nefesinmiş. Bir yerlere gitmeyeceksin biliyorum baba. Bizi bırakmayacaksın biliyorum ve inanıyorum.

Bıyıklarını, sakallarını keserken yanaklarına jiletin değmesini istemeyişin, hemşirelerle dalga geçişin, doktora ben hazırım deyişin inancıma umut olurken; borçlarını söyleyişin karamsarlığa itelemişti beni. Ya giderse diye düşündüm bir an! Ya giderse! ...

Yılarca katmer katmer büyüyen baba sevgimi kime göstereceğim diye düşündüm sadece. Her yerinde terinin bulunduğu evime gidince; boşluğuna nasıl dayanacağım. Ablama, kardeşime, anneme nasıl diyeceğim gittiğini… Kim bağıracak telefonlara cevap veremeyince, kim arayacak her Pazar, kim çok yemek yediğimi söyleyecek, kim nasihat verecek baba şefkatiyle ve kimin gözleri dolacak beni görünce? ...
Sen bizi üzmezsin baba, bunları yaşatmazsın bana biliyorum. Sen-annem ve ben ve ablam ve kardeşim nefes aldığımız sürece senin emanetlerin eksilmeyecek, üzülmeyecek sana söz baba… Ne olur; bana yılların acısını çıkarma, dağ gibi sevgimizi yaşama, torunlarının seni tanıma, seninle yaşamalarına fırsat ver. Ben gurbeti iyi bilirim baba dayanma sebebim senin nefesin, sen var ol, sen nefes al yeter! Gurbetinde koyma beni…

Ve bizi bırakma,
Gitme baba!
Biz sana doyamadık! ... Biz SENİ ÇOK SEVİYORUZ…

Oğlun,

29.01.2010

Ender Pehlivan
Kayıt Tarihi : 28.2.2010 16:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mahmut Mücahit Özdemir
    Mahmut Mücahit Özdemir


    Çok içten,çok duygulu olarak yazılmış,okuyupta tesiri altında kalmamanın mümkün olmadığı kadar etkileyici,değerli Şairimizin sevgili Babasına hitaben yazdığı bir mektubun içeriği.Ben okurken ister istemez çok duygulandım.Babamın sağlığında,her sene koşturarak gittiğimiz izin günlerinde,Baba evinde ki o sıpsıcak ortamı anımsadım..Balkonda çaylarımızı yudumlarken yaptığımız o baba oğul muhabbetleri geldi gözlerimin önüne..Ama ne yazık ki hepsi anılarda kaldı.Bu duygu yüklü 'Baba mektubu 'yazınız için sizi gönülden kutluyor,selam ve saygılarımı iletiyorum.

    Cevap Yaz
  • Ömer Gündoğan
    Ömer Gündoğan

    Anne gibi babayada ne yazılsa azdır kutlarım içtenlikle Ender beyy,,,,,,,10

    Cevap Yaz
  • Filiz Kalkışım Çolak
    Filiz Kalkışım Çolak

    Nsıl gözleri dolmaz insanın bu satırları okurken nasıl dağlanmaz yüreği..Helede benim gibi aşırı duygusalsa insan ..Bu satırlar en gadddarını bile ağlatır değerli dost..Babacığınızn ellerinden öperim dilerim Alllah bu ulu çınarın gölgesinde büyütmesi nasip etsin size evlatlarınız...saygıalrımla..

    Cevap Yaz
  • Naime Özeren
    Naime Özeren

    OFF... bu mektup zaten babadan yaralı olan yüreğimi dağladı be kardeşim. asıl mektup bu bu böyle...Ben babam öldükten sonra tan on sene ona şiir yazmaya çalışıp her seferinde yazdıklarıyla çöp sepetini dolduran biriyim. Çünkü hiç bir söz unu anlatmaya yetmiyordu. Taa ki rüzgar,bir gün burnuma bir üçgül kokusu getirene kadar:


    Havada üçgül kokusu var
    Üçgüller hep sen sen kokarlar.
    Kokunu duyumsarım bin bir özlemle
    İçimde bir hüzzam şarkı
    Geçebilmek için üçgül tarlasının önünden
    Yolumu değiştiririm,
    Nedenini bilemezler

    Yılların yorgunuydu güzel gözlerin
    Uzamıştı sakalların, zayıflamıştın.
    Sarıldım, öptüm ellerinden
    Kaybolmuştu nasırların.
    Acaba diğer babalara da
    O denli kısa mıydı geceler?
    Hep gün ağarmadan giderdin işe,
    Gece, yarılanırdı nerdeyse
    Eve döndüğünde…

    Sitemkârdı gözlerin,
    Kırılgandı sert kabuğunun içindeki
    Yumuşacık yüreğin.
    Sordun;
    Nerde kaldın, neden daha erken gelmedin?
    Geçerli bir neden bulmaya çalıştım kendimce
    Kabullenmedin.
    Oysa sonun başlangıcıymış vakit,
    Bilemedim…

    Sokuldum yanına eskiden olduğu gibi
    Çocukluğumu anlat bana dedim,
    Gülümsedin.
    Askerden o gün dönmüştüm,
    Bir şubat ayazıydı gelişin.
    Kızımız oldu diye çok sevinmiştim.
    Gurbet kuşu olacakmışsın
    Nerden bileydim?
    Okuman uğrunaydı sadece
    Katlandığım hasretin,
    Gözlerinden gönlüme akıverdi sıcacık sevgin…
    Sonra;
    Bir at bile kırk yıl koşarmış derler,
    Ben koşmaya başlayalı elli yılı da geçti,
    Artık nasıl eskimeyeyim, dedin
    Kabullenmiştin…

    Oy kadersizim, oy çilelim, oy gülmezim,
    Bizler içindi tüm çektiklerin bilmez miyim?
    Dertlerini içine gömdün de belli etmedin.
    Yaklaşık kırk gece nefesini dinledim.
    Her yeni güne yeni bir umutla girdim.
    Bir şubat ayazıydı vakitlerden yine,
    Umudun bittiği yerde
    Seni zor ecele teslim ettim.

    Güneş kaç kez battı tepelerin ardında?
    Ve kaç turna katarı geçti o günden beri?
    Bilemem, hiç saymadım ki…
    Artık anlamı yok köye gelmelerin
    Ve seni ne kadar sevdiğimi söylemenin
    Yok artık gelişimize sevinmeler, tatlı telaşlar
    Viran kaldı ardından evler, bahçeler, bağlar

    Ceketinin cebinde bir tutam kurumuş üçgül
    Yokluğuna ağlar.
    Havada yine üçgül kokusu var.
    Neden bu kadar acımasız üçgüller?
    Ve neden hep sen sen kokarlar?
    Ne zaman gönlüme düşsen canım babam,
    Yüreğimin bir köşesinde
    Gizli bir yara kanar kanar,
    Küçük bir kız çocuğu
    Sessizce sensizliğine ağlar…

    Naime Koç ÖZEREN / Ağustos 2008

    SİZİ BU DEĞERLİ MEKTUBUNUZ İÇİN YÜREKTEN KUTLUYORUM Dost.

    RABBİM ACILARINI GÖSTERMESİN.KAYBETTİKLERİMİZE YARADANDAN RAHMET DİLERİM


    Cevap Yaz
  • Nurten Işılak
    Nurten Işılak

    Ne kadar içten ve anlamlıydı bir o kadar da hayatın içinden, hiç yabancısı olmadığımız olaylar, duygular, yaşananlar...

    Diliyorum gitmemiştir babanız, bu anlamlı ve güzel mektubunuzu da okumuştur.

    Yüreğinize sağlık

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (9)

Ender Pehlivan