Baba,
Sana “seni seviyorum” demek,
Bir İstanbul akşamına “güneş batıyor” demek gibi...
Yarısı eksik,
Yarısı yalan,
Ama içimden kopuyor işte:
**Seni seviyorum!**
Sen,
Sabahları fabrika düdüğüyle uyanan adam,
Ellerin demir gibi,
Terin ekmek kokulu,
Gözlerin yorgun, ama güven dolu...
Bir ömür çınar gibi durdun bahçemizde,
Gölgen bile yetti bize.
Ben o bahçede büyüdüm baba,
Senin köklerinle beslendim,
Senin dallarınla göğe uzandım.
Şimdi sen yoksun,
Yapraklarım dökülüyor ağır ağır...
Bir rüzgâr esti mi,
İçim üşüyor.
Baba,
Senin sevgin,
Cebime koyduğun üç kuruş değil,
Sırtımı dayadığım dağdı o.
Sen gidince,
Dağ sustu,
Rüzgâr konuştu.
Bilmez misin,
En çok senin sessizliğini özledim?
O susup da her şeyi anlatan halini...
Şimdi herkes konuşuyor,
Ama kimse hiçbir şey söylemiyor.
Ve yalnızlık,
Artık bir oda kadar değil,
Bir ömür kadar büyük...
Baba,
Seni seviyorum yine de,
Nazım’ın memleketi sevdiği gibi —
Biraz kavgalı,
Biraz yorgun,
Ama hep umutla!
Kayıt Tarihi : 8.11.2025 07:58:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!