Benim sevgi pınarım, can içre canım baba!
Ey başımın devleti, hânım, sultanım baba!
Ey sesi kükrer gibi, yelesi arslan baba!
Gönlü iman deryâsı, şefkat ummanı baba!
Kara bahtın rüzgârı inlerdi burçlarında
Bir kaleydin başı dik, dağların doruğunda
Genç yüzünde çizgiler ve aklar saçlarında,
Yürürdün dağlar gibi,Allah, millet uğrunda.
Seni kartal sanırdı heybetini görenler
Ya da bülbül sanırdı,Hakk sırrına erenler.
Görünüşü korkutan bir kaleye benzerdin
Gülistana girerdi kapısından girenler.
Dalgaları şahlanan bir umman iken için
Yüzüne sükûnetin nikabını gererdin.
Çilenin kozasını örerken için için
Kimbilir duyurmadan ne sırlara ererdin....
Sen binerdin binilmez azgın küheylânlara
Dize gelirdi sende en göz korkutan fırtına.
Devirler üzerinden aşırılıp indirilen
Eski bir bahadırdın, uymazdın bu zamanlara.
Kim derdi ki 'yıkılır granitten bir kale'
Hiç arslanın öldüğü gelir miydi hayâle?
Eceli karşıladın kıpırdamadan kılın
Asaletle, erkekçe,erdin sonda visâle.
Hakkını ödeyemem, aciz bir yavrunum ben
Saye-i nimetinde bu dünyada varım ben.
Sana lâyık olmaktır, şu cihanda emelim
Sana ak bir alınla kavuşmak dilerim ben.
Hasretim çoksa bile ne gelir artık elden?
Sen bilgiler vermiştin bize ezel- ebedden.
Hangi ağuşa gittin, biliyoruz çok şükür
Ne olur haber gönder o gittiğin menzilden.
Kayıt Tarihi : 8.1.2007 20:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
nikap: peçe, örtü visale:kavuşma, ölüm ağuş: kucak menzil: erişilen yer, hedef
TÜM YORUMLAR (23)