Genzime dolan tuz ile karışık nefes gibiydi babam.
Ciğerlerime çektiğim..
Toz kokan yurdun mahzen kokusu gibi
Enginarın doğmamış çiçeğinin tüyleri
Okşardı beni…
Bende onu,
Sabahın ilk fırınından alınan ekmek gibi…
Duyardım…
Duyardı da babam seslendiğimde sesini..
Sonra gelirdi babam
Ne olursa olsun
Gelirdi…
Kimi zaman sarhoşluğun bize verdiği o hoş kokuyla uyanırdım.
Çoğu zaman annemin sesiyle
Ağlardım…
Susardım;
Ben babamı anlardım.
Kaybolmuş hikâyelerin bekçisiydi babam;
Onu dinler bunu dinler;
Vakti yoktu kendine;
Duyduklarımı anlamak için bir daha anlat baba derken
Bilirdim,
Sır, en büyük hazineydi…
Aşkı anlamak gibi bir derdi de vardı babamın;
Yoksulluk ile aşk arasında ilginç de bir bağlantısı.
Ne zaman ben oldum baba dediysem
“Olmadı oğlum, henüz olmadı…
Zira aşk
Olunca biter” derdi…
Sorduğumda
Baba,
Sen hiç âşık oldun mu?
Derdi ki
“Oğlum,
Aşk yaşanır…”
Uyumak istemisin derdim kimi zaman
Demezdi ama anlardım;
“Aşk uykudur oğlum.
Uyuma…”
12.06.2011/Değil Mekân
Kayıt Tarihi : 15.6.2011 18:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
...