Bir zamanlar babam vardı...
Canımı verecek kadar sevdiyim,
ama sevgimi gösteremediyim.
Çok özürler dileyeceyim,
ama bir türlü dileye bilmedigim
Bir babam vardı benim.
Ve bir de ona söylenecek
Beni hor görme kardeşim
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?
Ne var ise sende bende
Devamını Oku
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?
Ne var ise sende bende
Biraz zayıf bir türkçe bile şiir olunca çok şey anlatabiliyor. Kutlarım.
slm adım tuğba nasılsınız babam adlı şiirinizi okudum şiiriniz çok duygu yüklü ama biraz cümle düşüklüğü var satırlarda ama yinede iyi bi deneme tebrik ederim sizi hasreti ve baba sevgisini güzel bir şekilde dile getirmişsiniz ii günler
nasılsa görüşürüz yakında
seni çok ama çok özledim baba.
.....................
sevdiklerinize sevgilerinizi bildirmeye telesin
yoksa cok gec kala bilersiniz
...................
merhaba :)
Azeri Türkçesi'nin de etkisiyle yazılmış olduğunu sandığım şiiriniz ne kadar duygusal, ne kadar özlem dolu, ne kadar büyük bir ukdeyi içinde barındırıyor..
Ölümü özlemek ne garip. ya da gidenin arkasından kalan ukdeleri yapabilmek adına onunla buluşacağımız o an'ı beklemek ne garip değil mi?
Babalarımız, annelerimiz ve diğer tüm sevdiklerimizin onlar da hayattayken kıymetini bilemeyişimizin sonradan anlaşılması, iş içten geçtikten sonra fark edilmesi ne kadar da derinden burkuyor yüreklerimizi….
tebrik ederim şairim,
Gidenlerin arkasından hepimizin bir şekilde duyumsadığı ukdeyi ne kadar da derinden dile getirmişsiniz..
Biliyorum, zamanı ve gideni geri getirmek mümkün değil ama bu kadar yürekten hissedilen bir acı, bir burukluk emin ol ki, o mesaj uluşılması gereken yere ulaştırmıştır.. Artık onun için bu denli acı duymamalısın.. hem babalar zaten affeder. Bunu sana söyleyemese de şu anda seni çoktan affetmiştir bence..Babaların affetmemek için gücünün yetmeyeceği tek kadın, onun kızı/ları dır..Hiç bir baba bu kadar yürekten bir af dileyişi duymazdan gelemez..Onun için lütfen, kendinizi de ona bir an önce gitmek için saçma bir aceleciliğe sokmayın.. bir baba işte o zaman çok üzülür.. o kendisinden sonra sizin yaptıklarınızla/başarılarınızla ve mutluluğunzla mutlu olur, yüzü güler..
Babanızın ruhu şad olsun, nur için de yatsın...
Babayla ilgili bir şiir de ben yazdım. Uzunca bir ağıt gibi.. Babalara duyulan özlemi ve onların, bir kadının yüreğindeki yerini, bir kadın olmasam da, iyi bilirim.. Sanırım şairane bir empati kurabilen herkesin yapabileceği bir şey bu...
Ayrıca bu şiirinizle ilgli küçücük bir önerim olacak:
Şiirin içinde geçen 'telesin' sözcüğünü tam olarak anlayamadım ama belli ki çok önemli bir anlamı var..
Önerim onunla ilgili değil zaten fakat, son dizedeki “bilersiniz” ifadesi Türkiye Türkçesinde, 'bilesin' şeklinde de ifade edilebiliyor ve sanırım böyle bir değişiklik şiirin uyakla (kafiye) ilgili bütünlüğünü daha da güzelleştirecekken anlamını da daha vurgular gibi geldi bana.. ne dersiniz?
Bu naçizane bir tavsiyedir.. Karar tabii ki şaire aittir..
Yüreğinize, kaleminize,.emeğinize, sağlık...
YÜREKTEN KUTLARIM SİZİ... TEBRİKLER
içim acadı mektup yazın babanıza ben öyle yapıyorum
anlatıyorum sevinçlerimi üzüntülerimi her gece gelir sessizce okşar saclarımı kutluyorum
UNUTULANLAR
Devlet Demiryolları’ndan emekli Şahap Bey’in mühendis oğlu, eşini ve tek oğlunu yanına alıp, şu bayram tatilini değerlendirmek için güneylerde bir yere giderken evde bir şey unuttu...
Yıllar önce eşi ölen babası, bu unutkanlığı hoş görürken gözlerinden akan iki damla yaşı engelliyememişti. O iki damla gözyaşı, torununun yanısıra içtiği süt bardağının kenarına düşerken yaşlı baba, ister istemez dünlere daldı...
Yememiş, yedirmiş; giymemiş, giydirmişti...
O’nu bu günlerde getirebilmek için elindekini-avucundakini harcamıştı...
O’nun ruhunda yaralar açılabilir düşüncesiyle genç yaşında dul kalmasına rağmen, evlenmemişti...
O’nu yalnız bırakmamak için arkadaş topluluğundan kopmuş, tekrar girememişti...
Torununa alınan kaniş cinsi köpeğin, torununun kendisine doğacak ilgi ve sevgiyi azaltacağını bildiği halde, ses çıkarmamıştı.
Ve tatile giderken bu köpek bozuntusu bile unutulmamıştı ama kendisi unutulmuştu....
Süt bardağını yıkamak için mutfağa giderken yalnızlık babayı kırık bacağı saran alçı gibi sıktı...
***
Fadime ana, köydeki toprak çatılı evinin kapı eşiğine oturmuş, iyi seçemeyen gözleriyle üç gündür köyün giriş yoluna bakıyor ve ırak şeherlerde çalışıp-oturan iki oğluyla, üç kızının gelmesini bekliyordu... Her birinin gönderdiği tomar tomar paralar gelmişti. O, bu paralarla yedi torununa ayrı ayrı hediyeler almış, evin tek penceresine sıralamıştı...
... Hepsini çok seviyordu. Adları Murat (ölen rahmetliğin adıydı) ... Diğerlerinin adı neydi ki? Ay, bunamış, hatırlayamıyordu. Yüzlerini bile hatırlamıyordu. Nasıl hatırlasın ki; zaten birkaç kez görmüş ve görmeyeli de hayli zaman olmuştu...
Sabah güneşi üç gündür Fadime ananın kırış kırış yüzünü yakalayıp, yakmakta. O, sabırla köyün giriş yoluna bakmakta ve köye her giren vasıtanın çocuklarından birisine ait olduğunu sanmakta ve heyecanlanmakta. Umutla hüsran, doğumla ölüm gibi...
***
Şahap babalar, Fadime analar şu bayram da olsun yalnızlığı boğmak istiyorlar.
Hayırlı (!) evlatlar! Unuttuklarımızla birlikte geçen dünleri bir düşünün...
Ve unuttuklarınızı hatırlayın ki, yüreğinizdeki sevgilerin insanca olup-olmadığını tanıyın...
Bu şiir ile ilgili 15 tane yorum bulunmakta