baba yüreği
-nice yürek taşıyan babalar bilirim-
“sen diyordu sen
şehre göçüp gidenler bilirsin
gündüz gece
ailece çalışırlar
ev yaparlar kat kat
araba alırlar lüks fiyat
gece-gündüz ter dökerler
verirler bütün hayatlarını
daha çok para kazanmak için
sonra
hayatı kazanmak için bütün paralarını
bilmem bu dünyaya bu kadar tamah niçin”
dedi daldı ufuklara adam
“sen diyordu sen
bunların evlatlarından okumuş
kalem tutmuş ilim tahsil etmiş var mı
mal dediğin nedir ki
ev dediğin ne
para pul dediğin nedir?
ben çocuklarıma yatıracam bütün servetimi
okutacam sadece adam olmaları için
benim evim de onlar yurdum da
adamım ben adamım”
dedi eğdi başını adam
“sen diyordu sen
dünya nedir bilirsin
hoştur amma
fanidir
geçicidir
boştur
hani nerde katar katar sürüler
sıra sıra serviler
değer mi bu dünyaya bağlanmaya
bağım da evlatlarım benim
otağım da evlatlarım
onlar yaşarsa ben yaşarım.
onlar varsa ben varım”
dedi sıktı dişini adam
“sen diyordu sen
hayat nedir bilirsin
heves değil bir nefestir
“canın sağlı”dır
“hoşça kal”dır
“güle güle git”tir
evin, malın, mülkün de neye yarar
“canın sağ değil”se
"güle güle gitmiyor"
"hoşça kalamıyorsan"
"canlarım benim canım
sağlıkları sağlıyım
gülücükleri en büyük varlığım
onlar benim evlatlarım
onlar benim cennetim
ukbalık nimetim
yüzlerindeki gülücükler devletim
onlar benim yurdum, onlar benim vatanım
canım da canım"
dedi sıktı yumruğunu adam
son parasını da harçlık olarak verdi evladına
yola koyuldu bakmadan ardına
ağlayan kadın bekliyordu evinde
dönüyordu ateş yurduna
yüreği yangın yeri gibiydi
titrek elleri ile dokundu telefonun tuşuna
"çocuklar ağladı mı emmoğlu."
dedi çekti burnunu
sildi yaşını adam
....
yıllar geçti gözünün önünden
akan dereler
sıralı dağlar
serin servili bağlar geçti hayalinden
ömür yolundan hasret dolu trenler geçti
ömrü geçer gibi geçti ve gitti
hasret geçti yollardan
gurbet geçti
ayrılıklar geçti
gözyaşı geçti
saçları geçti iki büklüm kırık dökük
daldı ufuklara adam
eğdi başını adam
sıktı dişini adam
sıktı yumuruğunu
sildi yaşını
sıktı dişini
ve ------------gitti adam
ayrılığın kollarına doğru gitti
prangalı hasretlere adım ata ata
hasret prangalarını eskite eskite
dönüp bakmadı ardına
bakamazdı
bakarsa gidemezdi
------------gitti
gözünde yaşını sildi
gözlerinde görünen yağmurlu spildi
doldurdu ne kadar acı varsa yüreğine
söylenip durdu kendi kendine
canı ateşlere yandı
yangınlar sardı her yanını
dağlar duydu isyanını
saldı yıllara düşünü adam
ve bağırdı dağlara doğru
“duydunuz mu duydunuz mu!”
“adamım ben adam”
“adam gibi adam”
sesi dağlarda yankılandı
ses de dağlar da zaman da zaten yalandı
döndü başı elleri ayağına
dünya başına dolandı
ateş yüreğiyle ateş yurduna doğru
burnunu çeke çeke yollandı adam
- ilim yolunda ,vatana hayırlı bir evlat olmaları için evlatlarını gurbete gönderen tüm adam gibi adam babalara, hayatını hayatımıza adayan biricik babam İsmail Gökmen, Amcam Mahmut Gökmen ve şiire ilham kaynağı olan Yasine Gökmen’e ithaf olunur-
Kayıt Tarihi : 4.5.2018 09:21:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
oğlunu bir lisesya kaydettiren babanın çaresiz bir halinden hareketle manisa sokaklarındaki gözlemlerden oluşmuş bir şiirdir
![Bayram Gökmen 2](https://www.antoloji.com/i/siir/2018/05/04/baba-yuregi-8.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!