Baba yurduna Şiiri - Ali Uzun

Ali Uzun
997

ŞİİR


12

TAKİPÇİ

Baba yurduna

Telemeyi çalar iştahla yerler,
Özledim, hasretim baba yurduna.
Yediden yetmişe er oğlu erler,
Özledim, hasretim, baba yurduna.

Kiraz yaylasıyla Nurhak dağları,
Akar derelerden soğuk suları,
Göksu kıyısının sarp kayaları,
Özledim, hasretim, baba yurduna.

Unutmam yuf kayla çoban aşını,
Yapılı pınarı ovan taşını,
Bakım binasının yaman kışını,
Özledim, hasretim, baba yurduna.

Elbistan'a bağlar Tatar deresi,
Ben deyim Domurcuk, sen de neresi?
Güzellerin gözü üzüm karası,
Özledim, hasretim, baba yurduna.

Kaval sesi yanık, yanık, duyulur,
Aklıma gelince bağrım oyulur,
Bir haftası bir gün gibi sayılır,
Özledim, hasretim, baba yurduna.

Dumanlı, çamurlu yolu Zilli han,
Orda geçer yolum Nüfus Elbistan,
Yaya yürümüştü Ali Uzun’can,
Özledim, hasretim, baba yurduna.

Dost kalemlerden

YÜREĞiMiN YARISI GÖÇ ETTi

Fatsa’nın bir köyüydü Yapraklı,
Fatsa’ya yedi kilometre.
Bir yanından Kavaklar Deresi akardı
Bizi Ünye’ yle ayıran
Sabahları güneş bir başka doğardı
Vona Burnu'ndan.

Yazın köyde çok keyifli geçerdi zaman.
Fındık zamanı işçiler gelirler
Aybastı, Akkuş, Kumru, Korgan’dan
Çok renkli giysi ve takılarıyla
Canlanır bütün köy o zaman.
Yanık türküler söylerler bahçelerde
Eski günlerde yakılan:
“Müdür Bey’in yeşil kürkü,
Yeni çıktı bu türkü de yanıyom ben.”
Fındık mevsimi biter, işçiler köylerine döner,
Kimi umutlarını, sevdalarını kalbine gömer,
Kimi saklamaz, söyler; seneye fındıkta yapılır düğünler,
Alır patronun kızını gider.

Hasat-harman sona erer,
Bir yılın emeği çıkar görücüye.
Tüccar bakar fındığa haince;
Beğenmez ya çürük, ya bezik, ya da yaş diye.
Hesabı hemen görmezsen
Bir de depo kirası keser hediye.
Önden alınmış zaten gübre, ilaç ve de işçi parası,
Düşülür çuvalların da darası,
Elde kalan üç beş lira nasıl yetecek düşünün;
Altı çocuk,dört torun,bir gelin,
Bir çoban, artı ana- babaya?
Anne prangasız mahkum;
Çarptırılmış bir defa ömür boyu çalışmaya.
Temyizi yok bu hükmün onanmış karar,
Sızlanmak, şikayet neye yarar?
Belki zordu ama güzeldi o günler aslında,
Zaman geri sarılsa da tekrar yaşansa…

Uçmayı öğrenen kuşlar ayrıldılar yuvadan.
Göçmen kuşlar her mevsim geri dönerler,
Anne- baba sağken bizimkiler de döndüler,
Sonra artık sadece ölümlerde geldiler.
Kimse kalmadı artık oraya uğrayan,
Beş mezar kaldı sadece beni köyüme bağlayan.
Çocukluğumun yarısıydı orada yaşanan,
İşte bu yüzden yüreğimin yarısı göç etti Yapraklı’dan.
Kalan yarısını koparıp alamadım
Öğrencilerim, dostlarım, akrabalarım
Ve orada kalan beş mezardan.

Naime ÖZEREN

Ali Uzun
Kayıt Tarihi : 20.3.2012 22:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Naime Özeren
    Naime Özeren

    Sıla özlemi bambaşka bir şey, tarifi imkansız.Hele gurbetteysen... Hele de orada hala bir parçan kalmışsa... Bir de söyle güzel gece şiiri yazabilsem nasıl anlatırdım sılayı?... Sanki oraları gezip görmüş kadar oldum. Kutlarım Ali kardeşimin etkin kalemini...++ Anavatandan gurbete selam ve sebgiler...


    YÜREĞiMiN YARISI GÖÇ ETTi

    Fatsa’nın bir köyüydü Yapraklı,
    Fatsa’ya yedi kilometre.
    Bir yanından Kavaklar Deresi akardı
    Bizi Ünye’ yle ayıran
    Sabahları güneş bir başka doğardı
    Vona Burnu'ndan.

    Yazın köyde çok keyifli geçerdi zaman.
    Fındık zamanı işçiler gelirler
    Aybastı, Akkuş, Kumru, Korgan’dan
    Çok renkli giysi ve takılarıyla
    Canlanır bütün köy o zaman.
    Yanık türküler söylerler bahçelerde
    Eski günlerde yakılan:
    “Müdür Bey’in yeşil kürkü,
    Yeni çıktı bu türkü de yanıyom ben.”
    Fındık mevsimi biter, işçiler köylerine döner,
    Kimi umutlarını, sevdalarını kalbine gömer,
    Kimi saklamaz, söyler; seneye fındıkta yapılır düğünler,
    Alır patronun kızını gider.

    Hasat-harman sona erer,
    Bir yılın emeği çıkar görücüye.
    Tüccar bakar fındığa haince;
    Beğenmez ya çürük, ya bezik, ya da yaş diye.
    Hesabı hemen görmezsen
    Bir de depo kirası keser hediye.
    Önden alınmış zaten gübre, ilaç ve de işçi parası,
    Düşülür çuvalların da darası,
    Elde kalan üç beş lira nasıl yetecek düşünün;
    Altı çocuk,dört torun,bir gelin,
    Bir çoban, artı ana- babaya?
    Anne prangasız mahkum;
    Çarptırılmış bir defa ömür boyu çalışmaya.
    Temyizi yok bu hükmün onanmış karar,
    Sızlanmak, şikayet neye yarar?
    Belki zordu ama güzeldi o günler aslında,
    Zaman geri sarılsa da tekrar yaşansa…

    Uçmayı öğrenen kuşlar ayrıldılar yuvadan.
    Göçmen kuşlar her mevsim geri dönerler,
    Anne- baba sağken bizimkiler de döndüler,
    Sonra artık sadece ölümlerde geldiler.
    Kimse kalmadı artık oraya uğrayan,
    Beş mezar kaldı sadece beni köyüme bağlayan.
    Çocukluğumun yarısıydı orada yaşanan,
    İşte bu yüzden yüreğimin yarısı göç etti Yapraklı’dan.
    Kalan yarısını koparıp alamadım
    Öğrencilerim, dostlarım, akrabalarım
    Ve orada kalan beş mezardan.

    Naime ÖZEREN



    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Ali Uzun