''Bütün evrenin en büyük hatasıdır bu kalleş ninni..
Neredesin Sirman?
Şimdi yine bir ninni söylüyorum sana
neredesin sirman..
Cebimde bir not Sirman imzalı
--------------------------------------
13 Ağustos 2017/
Bazen dünya haritasının ayaklarımın önüne serildiğini görüyorum ve senin bu haritanın üzerinde boylu boyunca uzandığını düşünüyorum efendim..
İşte tam da o vakit, yaşadığım hayatımın içinde senin örtmediğin ya da kesinlikle ulaşamadığın bölgeler kalıyor..
yalnızca oralara gidebileceğim hissinden başka bir düşüncem kalmıyor efendim..
Evladın Sirman..
''Bu sonsuz gecenin sonunda beş kat aşağıya inip bana kapıyı açan Rumin'in yüzünde gördüğüm şey endişe miydi?
Bir: Hayal meyal hatırlıyordum.. Acaba Rom;un verdiği sıcaklıktan mı üşümemiştim yoksa Rumin senelerdir bu geceyi mi beklemişti?
İki: Alnımın terini silen, tırnakları uzun, uçları ateş gibi yanan o kemikli parmakların rüya olduğunu sanmam mıydı?
Üç: Sonra uzun uzun düşündüm.. Sorularımın cevaplarını bulmuş hissine kapılmak iri bir kömür parçasının feri sönmüş ateşi nasıl da heyecanlandırdığına şahit olmak kadar gerçekti..
Dört: Kedi çığlıklarını duydum, ayakkabılarımın üzeri ıslandı, üşüdüm..
Beş: Mavi yüzlü ve kırmızı rujlu, çok hazin bir kadın yüzü gördüm aynada, irkildim..
Boynuma asılı çantamdan bir selpak aldım ve dudaklarımı sildim..
Öyle çok sürttüm ki elimde ki selpağa dudaklarımı, kanadı dudaklarım..
Aynada yansıyan kadının ruju ağlama hissiydi..
- Önce beyaz'ı kaldırdılar bildiğimiz tüm lügatlardan, ve sayfalara saçıldı tüm renkler..
Sonra ateş kül oldu,
ayrı cümleler, kelimeler, heceler ve harfler kaldı bana..
O ıssız gidişin, ucube piçini yetiştirdim sevgimle..
Yetmedi..
Baktı bana öylesine uzunca, aynı evrende olduğumuzu söyleyip durdu uzunca, aynı evrende uçuşacak harflerimizin külleri dedi..
Külliyen kandırdı beni de, evreni de..
Ne koca bir kandırmaca bu Barış.!
Ve o geceden sonra bir daha görmedim Sirmanı..
''Sevgili Rumin,
büyük büyük adamların, büyük lafları kan kırmızısı der gibisin..
Hazin çağın başlayış sebebini bulmak, o kahrolası yalanından kaçıyor, böylece sorumluluklarından kurtulduğunu zannediyorsun..
Ve kendini affedemediğin için en büyük hatandır Sirman..
Belki de yitiş anına, Hazin..
Hazin çağdan kurtuluş inancındı ateşin oğlu,
bunu inkar edemezsin şimdi..
Sen Tanrı'nı yitirmişsin Ma'at..
- Ama siz,
siz bunu nasıl anladınız efendim?
Ma'at olduğumu.!
''Ah Ma'at;
Ra'nın kızı..
Ah Ma'at;
Thot'un karısı..
Kozmik düzen sen iken, varoluşun tasarımını mümkün kılan yasa senin ruhunken, terazinin diğer kefesinde oturman gerekmez miydi Ma'at?
- Varsa nöbetçi bir bar kusmak istiyorum efendim..
''Eskiyi hatırla Ma'at,
başladığın yerde bitir diye buradayız.!
- Aman Tanrım..
Hayır efendim..
Burası,
bu bar, bir mayın tarlası ve ben buradan sağ salim çıkamam efendim..
''Gidişler bir intihardır Ma'at,
o gece sen gitti ve bir adam Galata kulesinden attı kendini aşağıya..
Gidişler bir intihardır Ma'at,
evet Safa meyhanesindeyiz tekrar,
tekrarlıyorum (öç almayacaksın, kin beslemeyeceksin.. Leviller 19:18) bıraktığın o sallanan masanın ayağında yazan bu yazı Tevrat'ın ruhunu Sirmana sunuşundu o gece..
- Rengin yokluğunu bilir misiniz efendim?
''Arnheim'in kuramı?
- Derinlik duygusunun azalımı ve sadece Noktürn efendim..
''John field'i sakın suçlama Ma'at,
- Gecenin geç saatleri efendim,
peşimizde ayak sesleri..
''Şizofren balonlarında ipleri vardır Ma'at, bırak onları parmak aralarından usulca ve henüz yaşamaktayken gittiğinde iz bırakmamalıydın..
Ve insanın ilk kullandığı alet başka bir insan olmamalıydı Ma'at.!
- Ben ondan gittikten sonra,
bütün nesneler gibi evdeydim efendim..
''Bir sor kendine Ma'at,
de ki;
neler gördünüz
ölmekte olan gözlerim.!
- İşte öyle bir geceydi efendim,
zayıf mumun parlaklığı tüm git gelleri esir ediyordu ruhuma,
ve bedenim;
tıpkı kanın damlaması gibi azalıyorsu damarlarımda..
''Ah bu kibir Ma'at,
en sevdiğin yaşama biçimi..
- Bu üzerime kilitlenmiş evren
bu dokunsan ağlayacak insanlar,
benim bir parçam değiller efendim..
''Sen kör bir Tanrı'nın avuçlarında öldün ve dirildin Ma'at,
ezan sesleri toprağın yedi kat altında iyileştiriyor artık yaralarını..
- Ama efendim;
nöbetçi bir melek -
ağzımda hiç geçmeyen bir dekante tadında buluyor dudaklarını.!
''Benim krallığım
yaşandı ve bitti Ma'at..
- Dedi Tanrı;
sen içeri giren
umudun yok..
''Ne dedim Ma'at,
şimmat köprüsünde
genç ve güzel olan şeytanlasın.!
- Kendi geçmişiniz bu efendim,
karanlık bir ayetin satır arasında uçuşan ölü kelebekleri hatırlıyorum..
Kendi geçmişiniz bu efendim,
karanlık bir acının aforoz edilemeyişi gibi dinsiz bir diriliş bu..
Ölmek bu kadar asildi işte efendim..
Kemiklerim bedenimden ayrılarak düşerken toprağa..
''Ve şimdi;
kalbinin üzeri örtülü eşyalar gibi Ma'at..
Bu unutulmuşluk -
bu yok sayılmışlık..
r u h u n u n n e ş e s i b i t t i m a a t
- Çünkü ben,
pek çok kez ölen bir kadının çocuğunu sevmiştim sizin gözlerinizin içinde efendim.!
''Usulca geldi yanıma Ma'at;
ağladı başı omzuma gömülü..
Bu sağanak tarih kadar yalnız olan o tenindeki Nefti cehennem yıldızlarına sürüklüyordu onu..
Ve kendi töreninde yakılan cesetler gibi,
soluyor Tanrı'nın sendeki gizi Ma'at.!
Dedi ki;
Ey Tanrım..
Nefesinle beni ben eden -
beni sınayan kullarına cesaret vermekten vazgeç artık..
Dedi ki;
Ey Tanrım..
Bırak ki -
yanmakta olan ateşinin içinde yürüyeyim..
Bu üzerine sinen dinsiz acıyı çarmıha gerdi ilk, ve döndü yüzünü bana, ilkel olmamış bu dünyaya..
Ve gitti Ma'at..
Cebimde bir not Ma'at imzalı
------------------------------------
13 Ağustos 2017/
Ölü sözlerle duruyor aramızda,
sana yazdığım mektuplarda hiç yazılmamış onlarca kelime Azâzil'in boş mermi kovanları gibi Sirman..
Ve sahte bir tavır
Orası benim seni sakladığım yer..
Geçmiş temizlendi
hakettiğimizi inkar edebilmek için
Içimizdeki yaşam tamamen korkudur..
Şimdi,
Içimdeki Tanrı dünyaya yürüyor
Ben Tanrı'dan düşenim..
Ben, beni kör eden ışığı bıraktım..
Dua, de profandistir!
Ruhu tahttan indirir
Onun tahttındaki köleliğin kapanan ellerinin içinde kaybetti..
Uyanıyorum,
Onu kemiklerimde hissediyorum..
Kül ve ateş..
----------------- Son
- Gökhan Barış Pekşen
- Baba ve Hazin - Bölüm/4
- 02062018
Kayıt Tarihi : 24.8.2018 15:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!