(I) ….
Hâlbuki, … diyecekti sustu
belki de, susmasaydı… kurduğu hayalinin
yaşanmamış hayatın…. resmini çizecekti
yüreği, dili kadar maharetli olsaydı
hâlbukiler, diline yuva kurmayacaktı
enkazı böylesine hissedilmeyecekti
bin ah işitmek neymiş, bir dokunup öğrendim!
öğrenince…insanlık sıfatımdan tiksindim…
halbuki doğuşundan sonraki ilk hecesi
- Ba.. ba, olmuştu hey hat!
nereden bilecekti gelecek yıllarında
ba.. ba yı heceleyip… isyanla geceleyip
- yapma n’olursun baba, yalvarırım git burdan
diye yalvaracaktı!
* daha dinlerken çöktüm! *
(II)
ba ba... körkütük sarhoş,
ayyaşlıkla arkadaş
kızının gözünden yaş olarak akacaktı!
her kadeh bittiğinde.. korku dolu gözlerle
önlenemez sonunu
büzülüp bekleyerek, üzülüp ağlayarak
gelmeyesi… o an’ı
'aklına mıhla çakıp' kadere.. küsüp çöküp
sessiz bekleyecekti!
son kadeh yuvarlanmış,
kırılası elleri ağzını siliyorken
attığı her adımda.. kul’luk yalpalıyorken!
zemindeki tahtanın çıtırtısı beyinde
bir balyoz edasıyla beynine vuruyorken
içinden başlıyordu fısıltılı sesiyle
- yapma n’olursun ba ba
bari, bugün ilişme… bari, bugün ara ver
insanlık ölüşüne!
sigara kokan nefes bu da yetmiyor gibi
alkolle buluşarak mideyi bulandırıp
giderek yaklaşırken,
uzaklaşır olmuştu kızı yaşam düşünden.
* titre ve kendine dön diye bir deyim vardı…
ben o gün öğrenmiştim, dinleyip hissederek
ruhun nasıl olup da, durmadan titreyerek
sarsılıp çöktüğünü… o gün bu gündür halâ
titreme bitmemişti, kendime gelemedim! *
(III)
soruyordu kendine cevapsız olsa bile
- bu mudur bahsedilen hayat dedikleri yol?
- buna, yol diyor sanız; ben, yoldan çıkacağım!
çıkacağım, dediği hayatı yol sansa da;
o, düzgün yolundaydı
yolda olmayıp, yoldan çıkartan ayyaş idi!
ve yolunda değildi… o’nun kısa hayatı
ne yağmur yağıyordu ne gök gürüldüyordu
gürültüyü andıran homurtulu bir sesle
ba ba…. yaklaşıyordu... vakit, aynı vakitti
tam da… kâbusun vakti
körkütük sarhoş nefes / nefsini öldürmeye
yeniden ve bıkmadan “ar’sız harlanacaktı”
ba ba…
demişti oysa,
- n’olur, bir daha sızma
ne sen içiyorken sız, ne sonrasında bana!
doğmama sebep olan, iğrenç uzvunla sızma
içime dokunduğun med-cezir’ini çıkar
böyle yalvarıyorken babanın kıskacında
gencecikken yaş/lanan, kim bilir kız kaçında?
* içimde çoğaldıkça, sel oldum dışa taştım *
© BERKAN KOLOĞLU 2008
Berkan KoloğluKayıt Tarihi : 15.1.2009 02:09:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şu anda aramızda olmayan bu güne kadar tanıdığım.. ve belki de; bir daha rastlamayacağım kadar güzel gönüllü.. hiç unutmadığım dostumun anısına... Ruh'u şad olsun Bu şiiri asıp asmama konusunda tereddütte kaldım.. Sonunda kararımı asmaktan yana kullandım. Merhumenin babası tarafından uğradığı haksızlığın, bu da yetmiyor gibi bir de satılarak.. bizim hayat kadını dediğimiz! .. Fakat, aslında gerçek hayatı bizlerden daha iyi bilen ve esas yaşama hakkının onlar gibi insanlara da hak olduğunu bilerek yaşayalım... Etiketlemek kolay... Bu etiketi kaldırmak için ne yapıyoruz? İşte... içimize dönüp sorulması gereken bu! Lütfen çevremize duyarlı olalım... lütfen...
![Berkan Koloğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/01/15/baba-n-olur-sizma.jpg)
TÜM YORUMLAR (2)