...................................Muhammed ed-Durra’nın şehid ruhuna…
Ruhumu kemiren bir ıstırap,
Mazlum sayısıyla çarpılmakta
Yüreğimde dönen dertli dolap,
İnliyor, zaman adlı ırmakta…
İçimde Büyük Dedem’in hüznü:
Üst kattan alt kata indiriliş…
Akşamsızlıkta Kabil’in günü,
Beklenirken Habil’den diriliş
Ey Musa; asan yok elimizde,
Gözler bağlandı, kaç asırdır!
Kaptan’ım, takat kalmadı dizde
Hangi zaman kaynayacak tandır?
Dar oldu bin yıllık diyar bize,
Ülke ülke yakılan biz olduk!
Salya aktı, Miraç beldemize,
Baba kucağında biz vurulduk
Gözlerimin önünde insanlar;
Kapılan, ızdırap girdabına…
Son vedayı etmeye çeyrek var:
Sahte gerçegin mat serabına! ...
Kayıt Tarihi : 17.6.2006 20:31:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
CEMAL İLE RAMİ Bazen bir satır yazı, koca bir hayatı özetler. Birkaç saniyelik bir görüntü, kafanızdaki düğümü çözer. Geçen cumartesi gecesi hafızama kazınan 10 saniyelik o görüntüyü unutamıyorum bir türlü... Mutlaka siz de görmüşsünüzdür. 12 yaşındaki Muhammed Rami ile babası Cemal Aldurra'nın Gazze'de bir varilin ardında İsrail askerlerinin kurşunlarından sakınmaya çalışırlarken çekilen görüntüsü bu... İşin ayrıntılarını daha sonra öğrendik. 7 çocuklu yoksul bir ailenin yaramaz çocuğuymuş Rami.... Babası Cemal boyacıymış. O sabah 8'de kalkmış. Okullar kapalıymış çünkü... Babası boyamak üzere bir araba almaya gidiyormuş, Rami de peşine takılmış. Kapıdan çıkarken annesine, 'Ben babamla araba almaya gidiyorum' diye seslenmiş. 34 yaşındaki annesi Emel'in ondan duyduğu son söz, bu olmuş. Baba oğul, bir Filistin karakolunun duvarının yanından geçerken hemen yan sokakta Filistinlilerin gösterisi başlamış. O sırada karşı çaprazdaki İsrail ordusu karakolundan açılan ateşe hedef olmuşlar ve bir varilin ardına saklanmışlar. Rami, babasının koltuğunun altına gizlenirken, Cemal, İsrail askerlerine 'Durun' diye bağırmış. Gerisini gördük zaten... Durmadılar ve Rami'yi önce bacağından sonra karnından vurdular. Sonra 4 kurşun daha saplandı küçük vücuduna... Oğlu yerde boylu boyunca cansız yatarken, Cemal, yediği kurşunların ya da belki yitirdiği oğlunun acısından bilinçsizce çırpınıyordu. Ve bir Filistinli kameraman bu zulmü görüntülüyordu. Sonrasy daha da trajik... Birkaç saat içinde belli başlı dünya medya merkezlerine ulaşan görüntüler, oradan Aldurra ailesinin yoksul evindeki televizyonun ekranına yansımış. Rami'nin annesi Emel, o sırada evde televizyon seyrediyormuş. Şöyle bir göz attığı ekranda bir çatışma görüntüsü görmüş, ama yüzleri seçememiş. Can pazarındakilerin, eşiyle oğlu olduğunu anlamamış. Birkaç dakika içinde konu komşu kapısına yığılınca öğrenmiş felaketi... 'Merak etme, Rami yaşıyor' demiş komşuları... Hastaneye varınca dünyası kararmış Emel'in... 'Oğlumuz şehit oldu' demiş yaralı Cemal... '...Şimdi cennette...' O hafta dünya çocuk günü kutlanacakmış. Amerika devreye girebilir, ateşkes sağlanabilir, barış anlaşmaları imzalanabilir, ama Cemal'le Emeli barışa inandırmak mümkün olabilir mi artık...? Can Dündar- 07-10-2000 http://www.candundar.com.tr/index.php? Did=944

TÜM YORUMLAR (1)