Yosunlu taş havlusu,
Ortada yunusun ağzından fışkıran suyu,
Etrafında sardunyaları beganyoları,
Kuşlarınsuyunda yıkandığı havuzu.
Hizbe köşeleri,eskiden kalma harap,
Havuşlu sarmaşıklı,hanımeli kokularıyla,
Unutulmaya yüz tutmuş,
Terkedilmiş havuşlu bir konak;
Geceleri baykuşlar konar damlarına,
Duvarları dökülmüş tahtaları çürümeye,
Yüz tutmuş....
Deli sarmaşıkların örttüğü kırık camların,
Çocukluk, gençlik,yıllarının geçtiği,
O harap evin odalarında...
Kireci, badanası, dökülmüş duvarları,
Örümçekli köşeleri, kuş yuvaları,
Her köşesinde, duvarlarında unutulmuş,
Solmaya yüz tutmuş el yazmaları,
Anılarım:Tek tek dolaştım.
Her köşesinde geçmişin izleri hüzünleri,
Mutlulukları, ayrılıkları,vedalar,masallar,
Sandık, köşede haylidir, görülmeyen,
Eski bir dostun, bir yabancının,
Aşına bir yüzün arayışı gibi.
Kendimi arıyorum nemli sofalarda,
Ayakları kurt yeniği aslan bacaklı sehba,
Çekmeceleri kapanmayan eski konsul,
Tozlu aynasında buluyorum kendimi.
uzak bir hayal gibi.
Yıllar yıllar önce...
İlk içimde kanayan yaraların acısını hissettiğim.
Giderken asla dönmem dediğim.
Bir mezar gibi sustuğum gençliğim.
Ayrılığın ilk ateşinin yandığı akşam.
Görüyorum ki gözlerinde o günlerde bile,
Saklıyamadığım keder, acı var.
Gölgem gibi hep arkamda duran,
Baba evi benim evim.........
24.04.2010 GÜLSEREN AKDAŞ
Gülseren AkdaşKayıt Tarihi : 25.4.2010 01:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!