Baba beni okula gönder.
Bak yollara; anneler babalar
Yanlarında çocuklar ellerinden tutmuşlar.
Baba beni okula gönder.
Daha çok küçük yaşım,
Bir bana mı yetmedi aşın?
Daha büyümedi saçlarım,duvağı taşımak için.
Baba beni okula gönder.
Yaşlılığında görmez olur iki gözün,
Sızılar başlar tutmaz olur dizlerin,
Dökülür dişlerin çiğnenmez olur yemeğin,
Belki çaresi olurum derdinin,
Baba beni okula gönder.
Barışı dağlara,
Sevgiyi yüreklere yazmak,
Karanlıklara ışık olmak için,
Baba beni okula gönder.
Daha küçük yaşım,
Henüz oyun çağındayım.
Ne anlarım evcilik oyunundan
Ayırma beni baba ocağından
Baba beni okula gönder.
“İçine tükürdüğümün hayatı “ derdin ya hani,
İşte bunun için beni okula gönder.
Tükürmeyelim biz de,yaşayalım bu tadı
Yaşayalım ki öğretelim hayatı.
Kalk baba tut elimden,götür beni okula,
Zil de çaldı, derse çağırıyor öğretmen çocukları,
Baba beni okula gönder.
Kayıt Tarihi : 7.9.2008 16:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Henüz oyun çağındayım.
Ne anlarım evcilik oyunundan
Ayırma beni baba ocağından
Baba beni okula gönder.
okurken gözlerim doldu bende çok söyledim baba beni okula götür diye ama olmadı kendim öğrenmek zorunda kaldım
böyle anlamlı bir şiire imza atan arkdaşımı kutluyorum sevgilerimle
Bir dolu
Mavi çizdi çocuk
Dağ mavi
Deniz mavi
Gök mavi
Ve
Beyaz bir martı uçurdu maviliklere
Ağzında mas mavi bir çiçek
Dedim:
Bu nedir küçük
Dedi:
Öğretmenim özgürlük
Yüzü yerde yerde
Ensesi göğde
Elleri kir
Yüreği kahır içinde
Bir çocuk Oya
Albenili ambalajlarında öğrendi
Bir çok yiyeceğin adını
Hiç Dondurma yalamadı
Kadınbudu köfte yemedi örneğin
Adını bile duymadı pizzanın
‘Çöplük’, diyorlar arkadaşları ona
Tekmeleri tokatları
Katık etti de yedi
Kuru ekmeğine hep
Oya garip
Oya yoksul
Oya öksüz
Oya suskun
Hayata insana
Ve de sana küskün
Nasıl küsmesin Oya
Bir çikilota bile yemedi
Şöyle ağız tadında doya doya
Oya yetim
Oya mazlum
Ama hayat zalim mi zalim
Sanırsın
Kaşlarında kanadını açmış kırlangıç
Göklere uçacak
Kırk kapandan
Seksen sapandan kurtulmuş
Serçe gibi atar yüreği
Bir soru sormaya gör
Ha çıktı ha çıkacak
Aman,
Tutun kalbini dışarı fırlayacak
Boynu keser sapı
Bileği kibrit çöpü
Ha kırıldı ha kırılacak
Aldı kalemi eline
Bir dolu yıldız çizdi karanlıklara
Çoban yıldızı
Zühre
Terazi İkiz
Yıldız yıldız yıldız..
Dolunay güzel mi güzel
Güleç mi güleç bir kız
Sanki sana göz kırpar gibi
Sanki umudun yitirme der gibi
Özenle yazdı altın
‘’Annemiz
Babamız
Köyümüz
Ne güzeldik üçümüz’’
Sıra sıra dağlar çizdi Mihriban
Uçuşan kuşlar
Koşuşan bulutlar
Kaçışan çocuklar bir de
Uçurtmalar uçurdu göklere
Kocaman bir güneş sonra
Yüzü güleç mi güleç
Gökyüzü ebemkuşağı renginde
Özene bezene yazdı altına
'Düşümüz! '
Ali bir papatya çizdi
Hani tek bir papatya
Belli ki
Çocuk hayallerindeki dünya
Ve altında koskoca bir sevda
‘’Gülüşümüz’’
Bir mısır koçanı çizdi birisi
Dedi: Eşitlik
Diğeri bir salkım üzüm
Her tanesi canlı
Her tanesi aydınlık
Dünyalar güzeli
Gülümseyen bir salkım çocuk
Altında: 'Kardeşlik'
Henüz Sevgi
Okumayı sökemedi
Dedim Sevgi
Nedir, Ne demek sevgi
‘’Bir tarla dolusu öğretmenim
Bir tarla dolusu
Güne bakan çiçeği! ’
Mavidir çocukların düşleri
Yürekleri
Kin tutmamaya yeminli
Bir kucak çiçek hani
Dünyaları
Milyonlarca milyonlarca öpücük
Mavidir çocukların düşleri
Gün gelir
Hoyrat ellerde solar
Umudu yarına taşıyan gülüşleri
Mahmut Nazik 2000 MERSİN
TÜM YORUMLAR (6)