Babam bu sabah öldü. Yüklemi ağır geldi öznesine. Bir yüklem tarafından katledildiği için babam, küskün öldü. Aceleci bir adamdı daha dün hastalandı ve bu sabah erkenden göçtü. Son nefesini de daha en başından aldığından, ölürken yalnızca güldü. Hem de soluksuz güldü. Biraz aksi bir adamdı babam. Hay aksi, babam öldü.
Yakışıklı adamdı o öldüğünde bile. Onu gözlerini yumarken izledim. Usulca birleştirdi gözlerinin birbirine sevdalı kirpiklerini. Esmer teni beyaza keserken heyecanlıydı, babamı hiç bu kadar heyecanlı görmemiştim. Sıkarak yumruğunu kaldırdı havaya ve sonra düşüverdi yatağının üstüne. Ter boşalan derisi gergindi. Onu dua ederken izledim. Mora kesmiş dudakları ağır birer tren gibi hareket ediyordu ve dudaklarının birbirine çapması ile oluşan kazada bir düzüne günah ölüyordu. Saçları ilk kez taralı değildi. Onu ayakları ve dili ters dönerken izledim.
Hiçbir edebi değer barındırmayan bu yazı, ebedi bir değerin hikayesidir aslında. Aslına bakarsan baba, ki ölmeseydin biliyorum bakardın. Her şey boş dimi? Her şey, şu tırnaklarımızın arasına biriken pis dünyadan ibaret değil mi? Aslına bakarsan baba, boş ver hepsini ve hadi kaldır başını da bak bana. Siktir et ölme şimdi. Belki biraz daha güleriz. Belki biraz daha söveriz birilerine durduk yere. He olmaz mı? Bilirim inat edersin. Bilirim sırf inadından dirilmezsin. Ama ne olur bu kez etme baba.
O değil de baba, yüklemin de, öznenin de, hikayenin de ta anasını avratını be. Ben yalnızca sevmiştim seni baba, öldüğünde bile.
Birkan AkdoğanKayıt Tarihi : 15.3.2013 11:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!