Sarmaşık çicekleri, öyle mutlu, öyle güzel bir hayat sürüyorlamışki, dille tabir edilmez. Anne sarmaşık, bukle bukle sevgi dağıtırken, baba; ümitleri yarinlerle avuturken, çocukların keyfine diyecek yokmuş. Öyleki, Sümbül dahi, o güzelim kokusundan vazgeçip, sarmaşık olmaya, lale imrenerek,hasetinden yanmaya başlamış...Mutluluğun ömrüde sarmaşıklarki gibi uzun olmamış. Anne sarmaşık, aniden bir hastalığa yakalanır ve ateşlerde yanmaktadır. Lokman hekim, hastalığı kardelen çiceklerinin, kıştan kalma tohumlarındaki, enzimlerde olduğunu söyler. Karların içindeki kardelenlere yetişmek, oldukca zordur. Hatta imkansızdır.Eşinin ölüm acılarını görmektense, açiz açiz gülmektense, ulu dağ yolunda ölmeyi tercih eder.Gidiş o gidiştir, birdah da dönemez. Anne iyi leşmiştir, ama buruk bir seviç yaşanmaktadır ailede. Babalarının gelecegine inanan aile fertleri, uzaklara, daha uzaklara, baka bilmek için, bir yarıştır başlar. O günden sonra buldukları ağaç köklerine, yoldukları, bitki saplarına ve ulaştıkları bina kapılarına, sarılarak yüksekler yükseklere daha yükseklere çıkmaya çalışmışlardır.Babalarını görmek için.
BABA ACISI AĞAÇ YARASI GİBİDİR, NE SOYULUR, NE OYULUR.. Babalar gününüz kutlu olsun
Gaziantep'ten hepinize selam olsun
Yıldırım Öğretmen
M. Yıldırım Katrancı (Anadolu evsaneleri isimli çalışmamdan bir kesittir)
Kayıt Tarihi : 13.6.2010 08:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
NAZ:
TÜM YORUMLAR (3)