Baba Şiiri - Kemal Budak

Kemal Budak
169

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Baba

Babama,

Anlatırdın ya bazen,
nasıl okuduğunu, çoban kalmamak için köyünde…
Kimbilir, evden ırak, yediğin her öğünde
geçiştirdin açlığını gurbet elde simitle, çayla...
Başka ne alınırdı ki
babaannemin her ay eline güç bela tutuşturduğu iki buçuk lirayla…

Düşündüm de,
sendin benim ilk öğretmenim aslında
Yeni doğan kardeşimi kıskanmak suçuyla sürüldüğümde ana kucağımdan,
harfleri ilk senden öğrenmiştim dört buçuk yaşında,
üç sınıfı bir arada okuttuğun o küçücük köy sınıfında

Çocukluğumun ilk anılarında simsiyahtı saçların
albümdeki siyah beyaz resimlerdeki gibi siyah.
Net hatırladığım ilk anısıdır hayatımın
Kırda piknikteyken kırdığım termos, hani üç yaşında
Bir de bahçeye yaptığımız kocaman kardan adam
Generli köyümün bir kara kışında…

Tavşanlar ve tavuklar peşinde oynarken
eridi o kardan adam yıllar önce
ama erimedi hafızamda çocukluğuma dair hiçbir anım
O her akşam adımlarımızı kollayan
annemin yaptığı yemeği kendisine beraber götürdüğümüz kimsesiz nine,
keşke yaşasaydı hala, yanına gitseydik keşke şimdi yine...
Elektriğin ulaşmadığı köyümüzde, lüksle aydınlanan geceler
ve aküsü filmin en güzel yerinde biten televizyonumuz
Bahçenin sınırlarını çizen bir sürü gelincik çiçeğim
ve bir gün kötü köpeklerin boğduğu sevimli fino köpeğim...

Sonra, şehre tayininizden sonra,
hafta sonları limanda oltalarımızla tuttuğumuz balıklar
bolca istavrit, ispari ve zargana da olurdu biraz
bağdan topladığımız sepetlerle üzüm ve kiraz
maç seyretmeye gittiğimiz stadyum, toprak saha
ve daha nice hatıra…

Öğretmendin ya,
aldığın üç kuruş maaşla, iki çocukla,
bazen ay sonunda meteliksiz kalırdın
Bilirim, nadiren verdiğin
özel derslerin parasını bile utanarak alırdın
İşini düzgün yapmaktı sadece verdiğin önem
ya bir de çalışmasaydı annem
Ne olurdu biraz aç gözlü olsaydın
ama sen emeklerine karşılık
ellerinde para yerine nasır saydın

Benim de genlerime işlemiş
senin tokgözlülüğün ve kanaatkarlılığın
kıyamıyorum ben de senin gibi yoksula, yetime, düşküne
İsteyemiyorum para
iyi ki nasır saydın baba,
iyi ki para yerine nasır saydın
Nasırı şeref bilen bir oğul yetiştirdin! Gözünaydın

Ne diye ağlamıştın ki Harp okulunun kapısında
Ankara’da, uğursuz bir günde
Hatırlarım, çocuktum, öyle ağlamıştın sen hıçkıra hıçkıra yine
uzun yıllar önce, uzun yola giden Fatma halamın düğününde

Halbuki ben o gün, teraziyle değiştiriyordum elimdeki silahı
giyerken cübbeyi, çıkarıyordum postalı

Şimdi ülkenin dört bir yanındaki mahkeme salonlarında
hakim karşısında çınlayan benim sesim değil,
senin sesin baba
Olmadı verdiğin emeklerin hiçbiri heba

Hiç kimseye hiçbir şey borçlu değilim
senden ve annemden başka
Ne burs verdi devlet bana ne de başkaca bir yardım
Lisede kaşıkla verdiğini de
kepçeyle aldı sağolsun, yine senin maaşından
Hiç kimseden hiçbir şey görmedim karşılıksız, sizden başka, bir de Allah
başka kimseden olmadı hiçbir yardım.
Askeriyeden ayrılış tazminatım,
Dershane ücretim, harç kredim, ders kitaplarım
askerdeki sigaram
ve hatta düğünüm
kısacası doğumum, dünüm, bugünüm...

Herşeyimi, herşeyimi size borçluyum
Ben emekli öğretmen Ali Remzi’nin oğluyum

Üzdüğüm zamanlar olmuştur elbet
Babalık sende kalsın, bir kez daha affet

Sanma ki ağarttın saçlarının tümünü, astın eleği
İnşaallah torununun düğün yemeğini de yersin,
Son yılların tartışmasız en iyi meleği
Allah sana sağlıklı ve uzun ömürler versin

BABALAR GÜNÜN KUTLU OLSUN

16 Haziran 2006, İstanbul

Kemal Budak
Kayıt Tarihi : 21.6.2006 13:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Kemal Budak