Baba Şiiri - Musa Apuhan

Musa Apuhan
88

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Baba

BABA…

Görüşmeyeli, dertleşmeyeli, ben senin ellerinden,
Sen beni alnımdan öpmeyeli ne kadar zaman oldu?
Ben yüreğimi sana açmayalı,
Sen bana teselli vermeyeli çok oldu mu?
Gurbet beni tuttuğundan beri,
Sen beni sarmayalı ne kadar oldu baba?
İçimde dağ gibi büyüyen hasretimin, arzularımın, acılarımın kokusunu
Bir gömleğe sürüp, sana gönderdiğim hiç oldu mu?
Geçmişe dönüp baktığımızda seni bende unutturan,
Beni sende vefasız kılan bir günümüz oldu mu baba?
Ben acılarımı, ben mutsuzluğumu ve yalnızlığımı yüreğime gömüp,
Sen üzülmeyesin diye ne zamandan beri ağlayıp,
Gözyaşlarımı içime akıttığımı biliyor musun?
Elbet bir gün dönerim baba,
Sen önce saçlarımı yana atıp alnımdan koklaya koklaya öpeceksin,
Ben ellerini sımsıkı tutup yüzüme süre süre öpeceğimi söylerken,
"Allah can sağlığı versin, inşallah o günde gelir." derken,
Aslında bana hiç inanmamıştın değil mi baba?
Aslında sağında-solunda yaşıtların koca çınarlar gibi bir bir devrilirken,
Bir gün gideceğini sana hiç yakıştıramamıştım.
Bilseydim sana gelişimi erteler miydim baba?
Yaşadığım şehirde her şey senin anlattığın gibiydi.
Çileler, yalnızlıklar, ıstıraplar yığınlaydı,
Mutluluğun, sevincin başlangıcı ve sonu birdi baba…
Sana dönmeye karar verdiğimde yorulmuş ayaklarım kanatlandı,
Bütün yaşanmışlıkları ardımda bıraktım, sana geldim.
Beni bir sürü boynu bükük karşıladı, "hoş geldin baba ocağına"
Ben sana gelmiştim bana, senin ocağın kaldı dediler…
Oysa hayalini kurmuştum, sana dönecektim,
Hasretle, özlemle sana sarılacak, seni koklayacaktım.
Bana ocağı gösterdiler baba.
Ben şimdi senin toprağını kokluyorum ve senin mezar taşını öpüyorum baba…
Sensizlik harabeye çevirmiş haneyi.
Yokluğun karanlığa gömülen gece olmuş.
Bütün emek verdiklerine, bağrına bastıklarına,
Yemeyip yedirdiklerine, canından can kattıklarına,
Şimdi karanlıklarda kalanlara birde ben katıldım..
Şimdi tüttür diyorlar baba ocağını.
Gidişinle közler küle döndü, külü karıştırmakla tüter mi ocak?
Şimdi sensiz yüreğe har düştü, yürekler yanacak baba..
O toprağa, sen ocağa diyorlar...
Lal oluyorum.
Onlar bana toprağı gösterseler de, ben seni gönlümde arıyorum..
Gurbette seni özlüyordum.
Duvardaki yalnızlıklara seni anlatıyordum.
Şimdi senin ocağında duvarlar sensizliği,
Beni nasıl özlediğini anlatıyorlar gurbetin çürüttüğü yüreğime baba..
Acıların yalnızlıkların kanattığı yaramı babam sarar derdim,
Şimdi sensiz geceler yaramı daha fazla kanatıyor…
Yokluğunu, boşluğunu anlatıyor komşuların, sevenlerin, sevdiklerin...
Bazen üzülerek, bazen gülerek bahsediyorlar senden.
Ben susuyorum,
Ölen ben, acısını yaşayan senmişsin gibi oluyorum,
Benim ki ölüm sessizliği baba..
En kötüsü nedir biliyor musun?
İnsanlar yüzüme tuhaf tuhaf bakıyorlar,
Ama ben; "babasız kalan, ciğeri yanan benim,
Bana vefasız mışım gibi bakmayın öyle." diyemiyorum.
Ben gerçekten vefasız mıyım baba?
Duvarlara acılarımı anlatırken, bir gün bütün acıları yenerim,
Çünkü benim bir babam var, dağ gibi.
Sonra birden aklıma geldi, bir gün babasız kalırsam ne yaparım diye...
Dünyam duracak, kıyametim kopacak dedim.
Sonra sana gelirken bana ocağını gösterdiler ya,
O an dünya dursun, kıyamet kopsun dedim, ama olmadı...
Özlüyorum seni.
Sen bir kez öldün, ben her gün ölüyorum baba...

16 Haziran 2015
Musa APUHAN

Musa Apuhan
Kayıt Tarihi : 19.7.2020 12:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Musa Apuhan