Hani bir an vardır,
İnsanı derinden bir düşünce alır.
Uzaktan gören ‘nedir bu düşünce’ diye merak eder ya,
İşte o an içinden bir ses BABAMI özledim der.
Onun kirli sakalını, kaşırken çıkardığı sesi.
Onun o acısıyla gülüşündeki sevinci,
Senin sevincine bir çocuk şenliği katışını.
Baba bir başka varlıktır;
Hiç kimseye benzemez öfkesi
Öfkesi de bir şefkat lekesi.
Hüzünlü bakışlarını çoğu zaman gizler,
Ve kuytu köşesinde hep bir yara vardır,
Kimse bilmez kimse görmez…
Hele birde öz babasını yitirmişse,
Bir başkadır şefkati yavrusuna.
Baba oldun dedikleri günden itibaren başlar
‘ya ölürsem’ evladım ne eder düşüncesine dalmaya,
o bir başka kuldur Tanrı’ya.
Aklı hep babasının öğütlerine takılır,
O da başlar öğüt vermeye yavrusuna.
Sonra benim cömert babam korkmaz, para mal mülk için
Merttir yemez yedirir.
Herkes iyi bilir onu ve beni onunla çağırılar.
Bir başkadır baba anlatılmaz…
Üç noktalar bile yetersiz kalır onu anlatmaya.
Bir seferinde sormuştum baba ben nasıl biriyim diye
Bana beni tanımladı ben bile şaşırdım.
Arsızlığım odlumu sana karşı dedim
Yok dedi,
Peki seni hiç üzdüm mü dedim
Yok dedi.
Neden bunu sordun dedi sonra,
Ben gözlerine baktım dolmuştu,
Acaba odamı sormuştu babasına…
Ah babam sen ne iyisin
Ben biliyorum beni üzmemek için söylediklerini
Ben biliyorum kendimin arsızlıklarımı
Sen gönlünü kırmışsam da söylemezsin ki.
Beni hastayken sarmaladığını düşünüp
Göz yaşı döküyordum,
Sessizce ağlayarak.
Sen kızarsın diye bir köşede kimsenin görmediği bir yerde…
Biliyorum görsen kızardın bana,
Ben, üzülmeyeyim diye.
Şimdi yaptıklarıma bakıyorum da
Ben ne kadar vefasızım sana karşı,
Üniversite yıllarımdan önce hep senden beslendim
Şimdide öyle.
Oysa! oysa benim bilge babam, ben sana bakmalıydım.
O yorgunluktan çökmüş gözlerin geceleri zorlanmadan gülebilmeliydi,
Ses tonun okşamalıydı kulaklarımı…
Hayatın eziyetlerini kaldıramadığını belli ettirmeden
yaşamayı beceriyordun eskiden ama şimdi
Şimdi benim yaşlı babam yorgunsun.
Ama halen çalışıyorsun,
Kusura bakma baba elimden geleni yapıyorum senin için,
Ben vazgeçmişim kendimden,
Getirisiyle götürüsü yok bu zalim dünyanın bana.
Senin gülmen yeter bana
Beni senin varlığın yaşatır,
Önemsiz benim için ne mal ne para…
Her halde en boş oğlun ben çıktım
Zamanımı şiirlere yazılara harcıyorum.
Haklısın;
Ama birilerinin de kahraman babasını yazmak
Onu destanlarla övgülere boğmak ve,
Unutturmamsı gerekir tarihe…
Bir şey beceremediğim için bende seni tarihe yazıyorum.
‘Baba’ anneme artık kızma,
sinirini belli etme ona;
sonra üzülüyor senin için o da yazık!
Seni benden çok hem de çok seviyor.
İkinizde yaşlandınız artık,
Haberlerde çevrede gördükçe
Anne babanın dramlarını içim kanıyor..
Siz ne zaman zıtlaşsanız yatağıma koşuyor kulaklarımın zarını patlatıyorum,
Siz ne zaman gülüşseniz hafızamı o an için boşaltıyorum.
Sen benle birlikte altı kardeşimi de büyüttün,
Boğazından kısıp bize yedirerek,
Bir kötü alışkanlığın sigara var
İç be sana yakışıyor derdinin dermanı o.
Hani hep diyorsun ya istesem bırakırım
Bırakma!
Sen bırakırsan bize anlatmadığın dertlerin birikir içinde..
Bırakma seni görmek istemiyorum çöküş içinde.
Baba ne çok isterdim o televizyonlardaki gibi
Canım babacığım diyebilmeyi.
Ama şimdi uzakta arkadaşlarıma diyorum içimdekilerini.
Baba ben gelince hep elini çekiyorsun ya bu sefer çekme,
Bırak doyasıya öpeyim sigarakeş ellerini.
Sonra benim mütevazi babam sarıl bana
Yeni kestiğin sakalının dertten filizlenmiş uçları,
batsın yüzüme, belki bir şeyler geçe bana.
Baba gurbette olmak çok zor be!
Çekilmiyor, gece uykuları arkadaş sohbetleri.
Evde senin karşında oturmak ve susmak efendice,
ne büyük erdemmiş yeni öğrendim.
Seninle konuşmak ne çok isterdim biliyormusun,
Senin öğütlerini dinlemek.
Baba birde bir şey söyleyeceğim sana,
Burada ki ailelerde kimse birbirini tanımıyor,
Saygı yok.
Baba eğer saygısızlık etmişse kusura bakma.
Askerlikte kolay mıdır baba,
Yardan ayrılmak,
Evden ayrılmak…
Bir dahaki sefere geldiğimde bana anlatır mısın?
Ben Erzurum dayım diye merak etmeyin,
Soğuk değil…
Televizyonlar yalan söylüyor
Hem soğuk olsa da işlemiyor bana biliyor musun?
İçim annemin ve senin hasretinle dolu
O yüzden Erzurum’un soğuğu işlemiyor bedenime.
Geçen sormuştun ya bende iyiyim
demiştim, bu yüzden hastalanmıyorum.
Baba birde arkadaşımın babası vefat etmiş
Öyle garip ki baba lafını duyunca içinin yandığını tüylerimde hissediyorum.
Beni bırakmazsın değil mi?
İnşallah bırakmazsın diye her gün Rabbime dua ediyorum.
Sen de bilirsin geldiğimde ona nasıl davranmam gerektiğini de anlat olur mu?
Hani baba dost derler ya, o zaman bir sır vereyim
ben aşık oldum baba
kim olduğu önemsiz, geldiğimde bana aşkıda anlat,
annemi tavlayışını…
işte bu yüzden baba bir arkadaştır aslında
bak nede güzel anlaşıyor yavrusuyla.
Oğlunu yitirmek ne garip der ya Ahmet kaya
Hiçbir baba oğlunu yitirtmez asla.
Baba vatandır, baba ocaktır, baba aştır,baba…
Baba gözlerim yoruldu,
Kusura bakma daha çok şey var yazılacak
ama kelimeler gelmiyor aklıma..
Gözlerim ağırlaştı sana sonra tekrar yazarım
Ben uzaktayım ama uzaklıklar yanılgıdır sadece.
Baba daha çok söylenecek şey var senin hakkında
Ahmêde xani nin tarihini,
Saidi Nur sinin tarihini yazan birileri ordan buradan çıktı..
Senin tarihini ben yazacağım
dilim sürçmüşse özrüm affola.
Dedem hep derdi baban gibisini
Allah her kuluna nasib etmez,
Sende bana dermisin bilmem
Ama ona layık olmaya çalışacağım
Bir daha ki elini öpmek için gelene kadar
hoşça kal selametle kal,
güleç yüzlü ol ve anneme selam eyle…
Hoşça kalın garip oğlun Hami …
Kayıt Tarihi : 27.3.2009 19:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!